BİZİ BİRLEŞTİREN YALANLAR
Kimlik tartışmaları günümüz dünyasında bir hayli revaçta. Din, mezhep, ırk, milliyet, dil, coğrafya, tarih, kültür, soy, cinsiyet, renk, sosyal sınıf ve aklınıza daha ne gelirse… İnsanlara ait, çoğu kaçınılmaz ve doğuştan gelen bu nitelikler sosyal bilimlerin ve toplumsal hareketlerin yıldızlaştığı günümüzde artık salt birer özellik olarak kabul edilmiyor, hepsi birer kimlik olarak algılanıyor. Çoğu zaman kimlik adı verilen bu niteliklerin bireysel olduğunu düşünürüz oysa her biri çok sayıda birey tarafından paylaşılan ortak sosyal kimlikleri teşkil ediyor ve bu hâlleriyle dünyayı şekillendiren başlıca etkenler arasında yer alıyor. Birey olarak “ben” ve topluluk olarak “biz” şuuru ailede başlayarak “ben, biz, milliyetimiz, kültürümüz, ırkımız, dinimiz vs.” şeklinde gelişiyor ve şekilleniyor. Ancak sorunumuz bu değil; sorunumuz bu kimliklerin ne kadar gerçek ve ne kadar kurgusal olduğu, bir başka deyişle “yalan” olduğu. New York Üniversitesi’nde felsefe ve hukuk profesörü olan Ganalı-Amerikalı Kwame Anthony Appiah’ın geçen ay çıkan kitabı işte hepimizi etkileyen bu meseleyi konu ediniyor: The Lies That Bind: Rethinking Identity (Bizi Bağlayan Yalanlar: Kimliği Yeniden Düşünmek).
Kozmopolitanizm düşüncesinin babalarından biri sayılan felsefeci Appiah, hayli ses getiren bu yeni kitabında insanları kısıtlayan ve bölünmelerinin de ana kaynaklarından olan kimlik kavramını yeniden düşünmeye çağırıyor: “Kimliklerden vazgeçemeyiz ancak onları yeniden şekillendirmek ve yüzlerce yıldır süren arızalarından kurtulabilmek için daha iyi anlamalıyız.” Tabii kitabın başlığındaki “yalan” ibaresini kimlik mefhumumuzu belirleyen “mitler” olarak okumak gerekiyor zira her ne kadar kolay kolay vazgeçilmez olsalar da kimi kimlikler gerçek durumlara kimileri ise –özellikle modern zamanlarda kavramsallaştırılanlar- muğlak unsurlara hatta tamamen illüzyonlara dayanıyor. Appiah kendimizi nasıl etiketlediğimizi gösterirken bu etiketlerin bizi nasıl tanımladığını ve politikalarımızı belirleyen çatışmaları nasıl alevlendirdiğini de ortaya çıkarıyor. Kısacası Appiah’a göre kimlik olarak benimsediğimiz kavramlar aslında bizim için vazgeçilmez yalanlardan, yanlış algılardan ve kurgulardan ibaret. Ancak şurası da var ki insanları kimliklerini yeniden düşünerek çatışma unsuru olmaktan çıkarmaya çağırırken işi aslında kozmopolitanlık altında birleştirmeye getiriyor. Ancak şöyle bir ihtimal söz konusu: Kozmopolitanlık da ideologların, siyasetçilerin, düşünürlerin kurguladığı şekliyle modern zaman şemsiye kimliklerinden birine yani neticede kurgusal bir kimliğe dönüşmüş olamaz mı? Appiah’ın ağzıyla söylersek, bu da bizi daha geniş bir çatıda birleştirmeye yönelik başka bir yalan olamaz mı?
BÜYÜK BİR YATIRIM: MICHELLE OBAMA "OLMAK"
ABD’nin ilk siyahi first lady’si yani başkadınefendisi Michel Obama’nın Becoming (Olmak) adını taşıyan otobiyografisi aslından bir kitaptan ziyade hayli çaplı bir yatırım. Michelle Robinson olduğu çocukluk günlerinden Barack Obama ile yakınlaşmasına, genç bir kızken erkek arkadaşları ile kırlarda koşuşturmasına kadar pek çok şeyi açık açık yazan Obama’nın “Becoming”ine getirilen ilk yorumlar kitabında oldukça samimi ve açık sözlü olduğu yolunda ama kitabın pazarlanması konusundaki faaliyetlerin yoğunluğuna, tanıtım trafiğine bakılınca “Ne denli samimi olabilir ki?” diye sormamak da mümkün değil. Zira bu bir kitabın ötesinde oldukça büyük ve riskli bir yatırım. Her şeyden önce Obama çiftinin anılarının satın alındığı 20 ila 45 milyon dolarlardan başlayan bir açık artırma sürecinden geçilmesi gerekiyordu. Nitekim bu artırma 65 milyon dolara kadar çıkan Penguin Random House’a bağlı Crown Publishing’in oldu. Hem Michelle hem Barack Obama ile iki ayrı kitap sözleşmesi imzalayan yayınevinin çifte yaptığı 65 milyon dolarlık yatırımın geri dönüşünü sağlama almak için Michelle Obama’nın ABD, Londra, Paris gibi yerlerde düzenlenen yoğun trafikli bir lansman seyahatine çıkması gerekti. Obama’nın yüksek nüfuzlu şahsiyetlerle birlikte göründüğü bu organizasyonlar 30 ila 150 pound arasındaki bilet fiyatlarına rağmen hayli ilgi görüyor. Obama’nın gelişi ve kitabı Avrupa medyasında da kendisinden fazlasıyla söz ettirdi. Şatafatlı PR çalışmalarına da bakılırsa kitabın reklam-tanıtımına ayrılan bütçe de hayli kabarık olmalı. İlk rakamlar yatırımın geleceği açısından hayli ümit vericiydi. Daha çıktığı ilk hafta sadece ABD ve Kanada’da 725 bin satışa ulaşan Becoming, yayınlandığı 13 Kasım’dan 31 Aralık’a kadar geçen 1,5 aylık sürede 4 milyon nüshaya yakın satışa uzanarak ABD’de yılın en çok satan kitabı olmayı başardı. Bu başarı Obama’nın dünya turnesini 2019’a uzatmasına da yol açtı. Sabık first lady’nin bizzat katıldığı tanıtım gezileriyle İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, Hollanda, Danimarka ve Finlandiya’da da kitap liste başlarına oturunca yayıncısı yatırımın getirisi konusunda iyiden iyiye rahat bir nefes almış oldu. Açıkçası Penguin Random House’un böylesine bir yatırımda hata yapma lüksü yoktu ve çok sıkı pazarlama, PR çalışmasıyla satışları garanti altına almayı başardı. ABD’de Michelle Obama’yı gelecek seçimde başkan adayı olarak görmek isteyenler hiç de az değil. Her ne kadar Obama böyle bir adaylığa sıcak bakmıyor görünse de bu kitap ileride böyle bir adaylığın ön hazırlığına bile dönüşebilir.
Yeni yorum gönder