Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Kurt Vonnegut: "Sanatçının görevi zamanı durdurmaktır"




Toplam oy: 1173

ABD'li Kurt Vonnegut öyle bir yazar ki insanlar onu ya çok sever ya da yok farz eder (Zira bir insanın ondan nefret edeceğine ihtimal vermek zor). Ama onun için ne hissederseniz, hissedin, insana ilham veren cümleler kaleme aldığını yadsıyamazsınız muhtemelen. İşte, onun hayat ve edebiyat hakkında yazdığı 10 güzel şey:

 

http://oi40.tinypic.com/2dshcev.jpg

 

Kimmiş gibi davrandığımıza dikkat etmeliyiz çünkü biz, sonunda o kişi oluruz.

 

Bir romanı öfke ve nefretle karşılayan eleştirmende mantık aranamaz. Bunun üzerine bir zırh geçirip, bir tabak dondurmaya saldırmaktan farkı yok.

 

Benim sevdiğim Amerika, Beyaz Saray'da, Yüksek Mahkeme'de, Senato Binası'nda, Temsilciler Meclisi'nde veya medyada değil belki ama hâlâ yaşıyor. Benim sevdiğim Amerika, halk kütüphanelerinin resepsiyonlarında hâlâ yaşıyor.

 

Sevgili gelecek kuşaklar: Lütfen özrümüzü kabul edin. Petrolle sarhoş olduk.

 

Gerçek terör, bir sabah uyanıp lise sınıfınızın ülkeyi yönettiğini keşfetmektir.

 

Sanatçının misyonu nedir?

 

Her neyse -hepimiz birer okur olduğumuzdan, bir iletişim uzmanının bundan sonra ne düşüneceğimizi söylemesine gerek duymuyoruz, nasıl düşüneceğimizi söylemesine de... Zihnimizi yerdomuzlarından, dolmalık kabağa kadar, istediğimiz her şeyle doldurabiliriz biz, üstelik gecenin ya da günün istediğimiz saatinde...

 

Yaptığım konuşmalarda, sanatçıların zamanı durdurma misyonundan bahsederim. Onlar zamanı durdurunca insanlar hayatta olmanın güzelliğini biraz bile olsa takdir edebilirler. Bunu kimin başardığı sorulduğundaysa cevabım şu olur: The Beatles.

 

Uyanın sizi ahmaklar! Size paranın çok değerli olduğunu düşündüren uykunuzdan...

 

Eğer ebeveynlerinizin canını gerçekten yakmak istiyorsanız, eşcinselliğe cüret etmeniz şart değil, sanata yönelerek de aynı etkiyi yaratabilirsiniz. Şaka yapmıyorum. Sanat, para kazanmak için girilecek bir yol değildir. Sanat, hayatı daha çekilir kılmanın insani bir yoludur. Bir sanat dalına kendinizi adadığınızda, başarılı olun ya da olmayın, ruhunuz cennet aşkıyla yücelecektir. Banyoda şarkı söyleyin. Radyoyu açıp dans edin. Hikayeler anlatın. Bir arkadaşınıza kötü bile olsa, bir şiir yazın. Elinizden gelenin en iyisini yapın. Karşılığında muazzam bir ödül alacak, bir şey yaratmış olacaksınız.

 

 

Birçok insan umutsuzca şu mesajın gönderilmesini bekler: "Ben de senin kadar hissediyor ve düşünüyorum; çoğunluğun aksine, senin umursadıklarının birçoğunu ben de umursuyorum. Yalnız değilsin."

 

Kaynak: Book Riot

Görsel: Sean McCabe 

 

GG

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.