Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

KuşBakışı // Ahmet Ümit'in masasından...




Toplam oy: 872
SabitFikir 2016 yılını yepyeni bir köşeyle karşılıyor; KuşBakışı sayfaları her sayıda, bir yazarın çalışma masasının fotoğrafını ve aynı yazarın daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış bir metnini ağırlayacak. İşte ilk konuğumuz...

Ahmet Ümit'in "yazı ofisi"ni tam da yeni romanını tamamladığı bir zamanda ziyaret ettik. Masasının üstü ve çevresi halen, yeni romanı Elveda Güzel Vatanım için kaynak olarak yararlandığı çok sayıda kitapla doluydu. 

 

(Büyütmek için tıklayınız.)

 

 

İşte bu masadan çıkmış bir metin; bugün itibariyle kitapçılardaki yerini alan Elveda Güzel Vatanım romanından tadımlık bir alıntı:

 

Peşimdeler Ester... Eski ittihatçıların hiçbirine hayat hakkı tanımayacaklar. İzmir Suikasti bir bahane. Nihai hesaplaşma başladı. İzmir’de kurulan darağaçları yetmedi, Ankara’da da astılar bizimkileri. Suçlu suçsuz ayırt etmiyorlar. Kara Kemal ki, asla bulaşmamıştır bu suikaste, onu bile ortadan kaldırdılar. Güya intihar etmiş, hem de bir kümeste. Olacak iş mi bu? Kendini öldürdüğü yetmiyormuş gibi bu işi bir de kümeste yapıyor. Düpedüz itibarsızlaştırma. Tek tek ortadan kaldırıyorlar herkesi. Artık eminim, sıra bana geliyor. Bu kadar ittihatçıyı zindana atan, sürgüne yollayan, öldüren irade, beni sağ bırakır mı? O sebepten taşındım Beşiktaş’taki evden. Pera Palas’a bu sebepten geldim. Ev sahibem Madam Melina da ölünce, beni dert edecek kimse kalmadı şu koca dünyada. Tutuklanırsam birileri beni görsün, öldürülürsem birileri fark etsin diye. Ölmeyi göze aldım ama onursuzca olmasın istiyorum bu iş. Kara Kemal’in başına gelen benim başıma da gelmesin. Hayır, paranoya yapmıyorum, bundan adım gibi eminim. Halbuki hiçbir tehlike arz etmiyorum onlar için. Ama fark etmez, belli ki kalemimiz kırılmış, belli ki dönüş yok bu karardan.


Peşimdeler Ester… Kendimi acındırmaya çalışmıyorum, merhamet dilenmiyorum. Fakat sana yazmak mecburiyetindeyim. Lütfen beni affet, lütfen bana kızma… Evet, biliyorum kırgınsın… Belki de bana inanmayacaksın. Hala siyasi maksatlar peşinde olduğumu düşüneceksin. Hayır, şerefimle temin ederim ki böyle bir niyetim yok. Bunu, bir dertleşme sanma, günah çıkarma olarak da görme, bir tür kendi kendine hesaplaşma diyebilirsin. “Kendinle hesaplaşıyorsan niye beni karıştırıyorsun?” diye sorabilirsin. “Bunca yıldan sonra nerden geldim aklına?” diye sitem edebilirsin. Aslında hiçbir zaman çıkmamıştın ki aklımdan. Hiçbir zaman senden ayrı bir ben olmamıştı ki...

 

 


 

 

 



 

* Fotoğraflar: Pelin Ulca

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.