Aslında öykü yazarı olarak tanıdığımız Başar Başarır’ın bir romanı yayımlandı yakın zaman önce: Sibop. “Türkçenin tadına vara vara okuyacağınız Orhan’ın hikayesi” şeklinde tanıtılan romanın tadı gerçekten de damağımızda kalmışken, yeni bir kitap haberi de alabiliriz düşüncesiyle, çalışma masasının fotoğrafını çekmek üzere kapısını çaldık!
(Fotoğrafı büyütmek için tıklayınız.)
İşte bu masadan çıkmış bir metin. Başarır’ın ifadesiyle; yeni başlanan, henüz bitmeyen, bitip bitmeyeceği de bilinemeyen yeni “şey”den bir tadımlık:
2001 Feza Maceramız
Herkes kenara çekildi, memleketin önü açıldı, bir ferahlık oldu. Dükkânlar boşaldı, şirketler kapandı, her taraf kiralık-satılık ilanlarıyla doldu. Sokaktaki kalabalıklar azaldı, insanlar dağıldı. Kısacası 2001, artık başka bir ülkeydi. Yeni milenyum iyi gelmemişti memlekete. Ülkede yaşayanlar Çincede "kriz" kelimesinin aynı zamanda "fırsat" anlamına geldiğini ilk kez o yıl öğrendi ve bu bilgiden nefret etti.
2001 gerçekten berbat bir yıldı. Yurtta ve cihanda, istisnasız. Aksi gibi Akın'ın üniversiteden mezuniyeti de 2001'e tesadüf etti. O kasvetli, depresif, bitmek bilmeyen yıla. Film olsa 2001'i Tarantino yönetirdi herhalde. Siz hatırlamıyor olabilirsiniz ama Akın, ohohooo, Akın'ın hiç aklından çıkmaz o yıl.
Aslında Akın dövizle, ekonomiyle, vadeli piyasalarla filan ilgilenmezdi. Parayla bir işi yoktu. Ama bitmekte olan üniversite, muhtemelen olağanüstü hal bölgesine doğru uzanan on sekiz aylık bir askerlik, ülkenin üzerine üzerine gelen siyasi krizlerin gölgesi… Bütün bunların üstüne bir de babası İhsan Sami Bey’in asap bozan, insanı iyiden iyiye delirten kötümserliği, “Dolar çıktıkça insanlık düşer” söylevleri. Yeri gelmişken eklemekte fayda var. İhsan Sami Bey yirminci yüzyılın ikinci yarısının tamamına yakını, yani yaklaşık elli yıllık bir süreyi, aynı şeyi yaparak geçirmişti: Hiçbir şey.
Fotoğraf: Pelin Ulca
Yeni yorum gönder