Resmi internet sayfasındaki biyografisinde de yazdığı gibi, Buket Uzuner, hem bir romancı hem de bir hikayeci ama aynı zamanda bir gezi yazarı.
Böylesine çok seyahat eden bir yazarın çalışma masasında da bunun izlerini görecektik elbette!
(Fotoğrafı büyütmek için tıklayınız.)
Ve işte bu masadan çıkmış bir metin; Buket Uzuner’in sonbaharda yayımlanacak ve 7 yaş üstü tüm kediseverler için yazdığı Ah Bir Kedi Olsam! kitabından tadımlık bir alıntı:
Hayatımda ilk kez bir kedi gördüğüm günü hiç unutmam. Aklımda sadece bir avuç siyah-beyaz tüy yumağı, esnemek için açılmış minik bir ağız ve pembe bir dil kalmıştı. O sırada ben küçüktüm, kediyse bebek. O günden sonra hep bir kedim olsun istedim. Evimizde yaşayan, yatağımda bana sarılıp uyuyan, kucağımda pırlayan, biz yokken evi ejderha ve kötü adamlardan koruyan, eve girdiğimizde bizi kapıda özlemle karşılayan, en yüksek raflara uçan bir kahraman gibi tırmanıp, uzun bir ipin peşinde benimle beraber çölleri, dağları ve ormanları aşıp, koridorda koşup oynayan bir kedi!
Hayatımda ilk kez dayımın evinde bir kediyi yakından gördüğümde büyülenmiştim. Ona yakından bakınca nefesim kesilmiş, ağzım açık kalmıştı. İlk önce onu tüylü minicik bir oyuncak, bir Fürbi (Furby) sanmış, uzanıp elime alacakken o, minik ağzını açıp pembe dilini göstererek esnemeye başlamış, ben de korkup geri çekilmiştim. Bebek kedinin henüz gözleri açılmamıştı ve göremediği için her şeyi koklayıp, ağlayarak annesini arıyordu. Onu sokakta yapayalnız ve ölmek üzereyken bulup eve getiren dayım, biberonla süt içirip, yün kazağına sararak hayatta kalmasını sağlamıştı. Benim o sırada bu olayı hatırlayamayacak kadar küçük olduğumu sık sık söyleyen annem, belki bebeklerin bile hafızası olduğunu unutacak kadar büyümüştü. O zamanlar dayım henüz üniversitede öğrenciydi ve kendi çocuğu yoktu.
“Ah bir kedim olsa!” diye inledim.
“Elbette ben de hayvanları seviyorum, ama...” dedi annem.
Fotoğraflar: Pelin Ulca
Yeni yorum gönder