“Eski pilot, ex-kaptan” Remzi Ünal karakterinin ortaya çıktığı masanın yakınlarında eski uçak göstergelerine rastlamamız şaşırtıcı değildi ama Remzi Ünal’ın aynı zamanda “bir özel dedektif” olduğunu hatırlatan bir tabancayla karşılaşmak bizi korkutmadı değil... Elbette oyuncaktı! Ne de olsa Remzi Ünal da pek sevmez tabancaları...
(Fotoğrafı büyütmek için tıklayınız.)
Ve işte bu masadan çıkmış bir metin; Celil Oker’in halen üzerinde çalışmakta olduğu kitabında yer alacak “Kader Sitesi” hikayesinden tadımlık bir alıntı:
Adım Remzi Ünal. Bedelini ödemiştim bir saat kadar önce.
Hırdavatçı tezgâhın üzerinde bilmem hangi gecekonducunun almaktan vazgeçip bıraktığı çekici avuçlayıp kafama doğru savurdu. Asabının bozulmasını bekliyordum sorumu üsteleyince, eğildim. Değmedi. Değse beynim açığa çıkardı. İçimden küfrettim.
İkinci kez savurmasına izin veremezdim. Kolunun altında, böbreğinin olduğunu tahmin ettiğim bölgeye sıkı bir yumruk çıkardım. Galiba inledi. Evet, inledi.
Çekiç elinden düştü. Almak için eğildi. Hataydı bu. Trabzonspor formasının içinden uzanan boynuna elimin kenarıyla vurdum. Yeri öptü. Kalkmasına fırsat vermeden sırtına çöktüm. Ağır çöktüm. Ciğerlerindeki nefesin “hoh” sesiyle dışarıya çıktığını duydum. Saçlarını yakaladım. Kafasını havaya kaldırdım saçlarından çekerek. Yüksek sesle küfür etti. Yeniden çektim. Boynu kütürdedi hafifçe. Bir küfür daha. Suratını hızla yere vurdum. Sustu.
“Bekir hangi deliğe girdi?” dedim.
Cevap gelmedi. Bir kez daha vurdum suratını yere. Dükkânın zeminindeki bembeyaz karoların üzerinde iki damla kan gördüm kafasını yukarı çektiğimde. İçim hiç acımadı. Yeniden sordum. “Bekir diyorum, nerde?”
“Vurma abi” dedi kafasını izin verdiğim kadar yana çevirirken. “Ayağının altını öpeyim, vurma…”
Cevap vermedim. Kafasını bir daha çarptım yere. Kulağının üstüne.
“Son kez soruyorum” dedim. “Efendi gibi cevap vermedin. Ötmezsen akşam eve gittiğinde annen bile yüzünü tanıyamayacak… Hani bırakırlarsa hastaneden.”
Fotoğraflar: Pelin Ulca
Yeni yorum gönder