Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

KuşBakışı // Merih Akoğul'un masasından




Toplam oy: 542

Yazar, şair, fotoğrafçı, akademisyen, koleksiyoner... Merkezde her daim fotoğraf yer almasına karşın, “çok kimlikli” bir isim Merih Akoğul. Çeşitli yayınlarda fotoğraf kuramı, plastik sanatlar ve müzik üzerine yazılarını da okuduğumuz bir eleştirmen aynı zamanda örneğin. Dolayısıyla masasının ve genel olarak çalışma odasının, tüm bu ilgi alanlarından “nesnelerle” çevrili olduğunu görmek şaşırtıcı olmadı bizim için. Üzerinde eşzamanlı olarak çalıştığı birçok projesiyle ilgili konuşurken, henüz gün ışığı görmemiş bir metnini de paylaştı.

 

 

(Fotoğrafı büyütmek için tıklayınız.)

 

 

İşte bu masadan çıkmış ve henüz gün ışığı görmemiş bir metin:


Çoğumuz dağlara bakar, dağ belgeselleri izler, dağlara gitmeye özenir, dağların dibinde çadır kurma hayalleriyle yaşar ve son nefeslerinde önlerinden geçen dağ imgesiyle ahir ömürlerindeki dağ konusunu kapatırlar. Dağı, gelişmiş makinelerden önce Ferhat’ın deldiğini bilirler. Aşktır insanı doğayla yarıştıran, tutkudur doruklarına çıkmayı ve aşıp diğer tarafa geçmeyi isteten, cesaret veren, gözünü karartan, olmazı bile oldurmaya çalışan... Dağ özenilen, bakılan, arzu edilen, hedef gösterilen, saklanılan, yükseklerinde kaybolunan bir oluşumdur ve hayatımızdaki yeri çok önemlidir.


Yıldız Moran

 

(Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi)

 

 

 


 

 

 


Fotoğraf: Pelin Ulca




Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.