Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

KuşBakışı // Sevim Ak'ın masasından




Toplam oy: 724

Türkiye’de çocuk edebiyatından söz ederken, hiç tartışmasız, ismini ilk sıralarda anacağımız bir isim Sevim Ak; ve bu yıl, edebiyattaki 30. yılı! Biz de Sevim Ak’ın kapısını hem 30. yılını kutlamak hem de yeni bir kitap müjdesi alabiliriz düşüncesiyle çaldık.

 

 

(Fotoğrafı büyütmek için tıklayınız)

 

İşte bu masadan çıkmış bir metin. Sevim Ak’ın halen üzerinde çalıştığı, adı şimdilik “Ada ve Adam” olan kitabından tadımlık bir bölüm:


Ada’nın 7 yıldır sürdürdüğü konforlu yaşamın dibine darı ekildi. Babası geçen hafta sonu alışverişinde çok istediği çizgi romanı almadı. Hint sirkinin gösterisine ne zaman gidebileceklerini soramıyor bile.


“Artık eskisi kadar özgür değiliz. Düşünmemiz gereken birisi daha var,” sözünü işitmekten bıktı.


Babası bütçeyi kısarken annesi yeni bir uğraş edindi. Bebeği karnında taşırken başladı değişim. Gebeliğin 5. ayından sonra ağlamaklı bir kadın olmuştu. Sokak hayvanlarının soğukta kalmasına dayanamıyor, her gün eve kedi köpek yavruları taşıyordu. Bir, iki, beş, sekiz yavru… derken ev barınağa dönüşecekti ki… anne hemen bir acil durum planına geçti. Kolilerden soğuğa dayanıklı evler yapmaya başladı. Bir, iki, üç ev… derken dur duraksız çalışma temposuna girdi. Her kediye bir ev edindirme düşüncesinden kendini alamıyordu. Dükkanlar alışkanlık edinmişti, boşalan kolileri kapının önüne çıkarıyorlardı. Her yavruya kendi boyutlarından biraz büyük, içi yumuşak minderli evlerin yanında anne ve küçük yavruları barındıran büyük evler yapıyordu. Tek odalı evlerden iki odalı evlere, hatta yiyecek depolularına geçişi evde şaşkınlıkla izleniyordu. Hayvanlar komşulukları gelişsin, yiyeceklerini paylaşsınlar diye evleri iki katlı, ortak kilerli olarak tasarlamaya geçti sonra. İhtiyaca göre yeni bölümler, detaylar ekliyordu. Pembe-yeşil panjurlu, kiremit rengi çatılı, duvarları resimlerle süslü evler gitgide köşe başlarını tuttu.


Şimdi yaz. Ama anne kartondan ev tasarımını öyle ilerletti ki. Açıkta neyi görse bir evin içine hapsetmeden rahat etmiyor. Kuş evleri, köpek kulübeleri, duvar süsleri yapıyor, boyuyor. Arkadaş evlerine giderken hediyelik eşya dükkanlarından süslü püslü biblolar almıyor artık. Kendi elinden çıkma, kartondan olduğu pek anlaşılmayan süslerden götürüyor.
Kimse bilmiyor, Ada büyük sıkıntıda. Birkaç haftadan beri kendine yeni bir yer arıyor. Annesi kardeşinin gece bağrışlarından uyuyamadığını öğrendiğinde sözde onu rahata erdirmek için çılgın bir buluş yaptı. Ada’nın yatağının üstüne kartondan bir ev kondurdu. Bebeğin beşiğine bile açık çatılı bir ev inşasına başladı.


Anne, oğlu şimdi kendi özel evinde mışıl mışıl uyuyor diye huzurlu. Oysa yatağına karton ev kurulduğundan beri Ada sabaha karşı yastığını kapıp evlerinin baktığı parka kaçıyor. Yaşlı ağaçlar, gül fidanları ve şimşirler arasında sessiz bir yer arıyor.

 

 

 

 


 


Fotoğraflar: Pelin Ulca

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.