Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Mo Yan'ın Nobel konuşması: "Edebiyat yokken hayat kabadır"




Toplam oy: 1130

İsveçli kimyacı Alfred Nobel anısına 10 Aralık 1901'den beri ödül dağıtan İsveç Akademisi, Leo Tolstoy, James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Joseph Conrad, Anton Çehov, Marcel Proust, Henry James, Henrik Ibsen, Emile Zola, Robert Frost, W.H. Auden, F. Scott Fitzgerald, Jorge Luis Borges ve Vladimir Nabokov'u atladığı için eleştirildi. Fakat Akademi, ödülü en az bu isimler kadar hak eden William Faulkner, Ernest Hemingway, John Steinbeck, V.S. Naipaul, Doris Lessing gibi birçok edebiyatçıyı ödüllendirdi.

 

Ödüle layık görülen edebiyatçılar da yazarın sorumluluklarına ilişkin konuştular. Peki, neler söylediler?

 

Bu soruya cevap olsun diye her hafta bir edebiyatçının, ödül töreni sırasında yaptığı konuşmayı yayınlamaya devam ediyoruz.

 

İşte, Mo Yan'ın ödül aldığı 2012 yılında yaptığı konuşma:

 

"Çevirmenler olmasa dünya edebiyatı da olmazdı"

 

 

Majesteleri, Prens Hazretleri, Bayanlar ve Baylar, Sevgili Dostlar,

 

Çin'in Gaomi şehrinin Kuzeydoğu Kasabası'ndan gelen bir çiftçi çocuk olarak, şu anda bu dünyaca ünlü salonda Nobel Edebiyat Ödülü'nü almak için bulunmak benim açımdan bir peri masalı gibi ancak elbette bu gerçek.

 

Sonuç açıklandığından beri yaşadığım deneyimler, Nobel Ödülü'nün etkisinin büyüklüğünün ve tartışılmaz saygınlığının farkına varmamı sağladı. Bu süreçte olanları sakin ve tarafsız bir şekilde gözlemlemeye çalıştım. Dünya hakkında ve dahası, kendime dair bilgi toplamak için altından bir fırsatım oldu.

 

Bu ödülü benden daha çok hak eden birçok yazar bulunduğunun farkındayım. Eğer yazmaya devam ederler, edebiyatın insanlığın bir ziynet eşyası ve en doğal hakkı olduğuna inanırlarsa, "O, başına çiçekten bir çelenk koyarak seni kutsayacak ve sana görkemli bir taç giydirecektir." (Proverbs 4:9)

 

Edebiyatın, dünyadaki siyasi anlaşmazlıklar ya da ekonomik krizler üzerinde çok az bir etkisi olduğunu da biliyorum ancak insanlık için önemi eski çağlara dayanıyor. Edebiyatın varlığında ne kadar önem taşıdığını anlamıyoruz belki de. Ancak yokluğunda, hayatlarımız kaba ve acımasız bir hal alıyor. Bu yüzden, yaptığım işle gurur duyuyorum ve öneminin de farkındayım.

 

Bu fırsatla, ilkelerine her zaman sımsıkı bağlı kalan İsveç Akademisi'nin üyelerine olan takdirimi sunmak istiyorum. Edebiyat dışında hiçbir şeyin sizi etkilemesine izin vermeyeceğinizden eminim.

 

Ayrıca eserlerimi çeviren, çok sayıda farklı ülkeden çevirmene de saygılarımı sunuyorum. Siz olmasaydın, dünya edebiyatı diye bir şey olmazdı. Çalışmalarınız, insanların birbirini anlamasını ve birbirine saygı duymasını sağlayan bir köprü niteliğinde.

 

Bana her zaman destek olan ve yardım eden ailemi ve dostlarımı da unutmamalıyım. Bilgelikleri ve arkadaşlıklarının etkisi eserlerimde kendini gösteriyor.

 

Son olarak Gaomi, Shandong, Çin'deki yaşlı akrabalarıma ve hemşerilerime özel olarak teşekkür etmek istiyorum. İçinizden biriyim ve her zaman öyle kalacağım. Ayrıca bana hayat veren ve besleyen verimli topraklara teşekkür ederim. Büyüdükleri yerlerin insanları şekillendirdiği söylenir. Ben sizin nemli topraklarınızda besin bulan bir hikâye anlatıcısıyım. Yaptığım her şey size teşekkür etmek içindi!

 

Hepinize en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

 

 


 

 

* Çeviren: Elif İlik

 

* Diğer Nobel konuşmaları için tıklayınız.

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.