“Başkalarının parka ya da ormana koştuğu gibi ben hep kahveye koşardım”
Thomas Bernhard / Odun Kesmek
Kesintisiz bir nefret etme uzmanı, eşsiz bir hakaret virtüözü ve takıntılı bir kötümser olarak Thomas Bernhard’ın yeri hep başka olmuştur benim için. Bernhard, Viyana şehriyle özdeşleşmiş yazarlardandır. Ancak klasik bir yazar-kent ilişkisinin ötesinde, ağırlıklı olarak nefretle karışık bir ilişkidir bu. Viyana, yazdıklarının doğrudan konusu olduğu gibi, ring sistemine göre dairesel olarak düzenlenmiş bu şehrin, Bernhard’ın tekrarlar üzerine kurulu döngüsel anlatım tekniğinde de payı vardır bana kalırsa. Yaşadığı şehri ve bu şehrin insanlarını çoğunlukla abartılı bir nefretle yerden yere vurur Bernhard. Sanki koskoca Viyana’da sevdiği tek yer evi ve şehrin birkaç kafesidir.
Bu fotoğraftaki Café Bräunerhof da, Bernhard’ın müdavimi olduğu bu birkaç kafenin en ünlüsü kabul ediliyor. Bernhard, Odun Kesmek romanında sevimsiz insanlarla sosyalleşmek, akşam yemeği davetlerinde çürümek yerine kendini Bräunerhof’a atıp gazetelere gömülmeyi tercih ettiğini söyler. Bu kafede, Bernhard’ın bizzat oturmuş olduğu sıralardan birinde turist olarak otururken, bambaşka bir konumda ve ruh halinde olmama rağmen içten içe onu çok iyi anladığımı hissediyorum. Sevimsiz insanların ve çürütücü davetlerin evrenselliğiyle ilgili bir durum sanki bu.
NOT:
Ben böyle kafelerde oturup saygınlığı onaylanmış, ilginç bir yazar üzerine ahkam kesip poz verirken bu fotoğrafı çeken, bu kafeyi bulan ve hepsinden önemlisi Thomas Bernhard çevirmeni olan eşim Esen Tezel’e de teşekkür etmem gerekir.
Hakan Bıçakcı
Yeni yorum gönder