1. yıla, 5. yıla, 10. yıla, 50. sayıya ya da 100. sayıya ulaşıldığında, böylesi duraklar –biraz soluklanıp– gelinen ve gidilecek tarafa yeniden bir göz atmanın bahanesi oluyor çoğunlukla. SabitFikir de şu anda 5. yıl durağında...
Geldiğimiz tarafta, ardımızda neler bıraktığımızın değerlendirmesini yapmak (şu kadar çok kitaptan bahsettik, şöyle boşlukları doldurduk, böylesi dosyalar hazırladık vb) pek bize düşmez gibi geliyor açıkçası. Dolayısıyla o tarafa doğru baktığımızda, bize doğrudan ya da dolaylı olarak destek vermiş isimleri görüyoruz yalnızca. Gerçekten de burada tek tek sayamayacağımız kadar çok ismin katkısı var SabitFikir’in 5. yaşına ulaşmasında. Dergilerin, kolektif bir çalışmanın ürünü oldukları bir kez daha kanıtlanmış oluyor böylelikle; teşekkür ederiz... Ayrıca böylesi duraklar, birtakım yeniliklere başlangıç bahanesi de yaratıyor. En yakın zamanda gerçekleşmesini umduğumuz yenilikse, SabitFikir’in internet sitesinde gerçekleşecek.
Kendimize bu kadar baktığımız yeter sanırım!
Yakın bir zaman önce, eserlerini de yakından takip ettiğim Fatih Balkış şöyle bir tweet attı: “Dünyanın edebiyat gündemi o kadar farklı bir yoldan gidiyor ki, ne yazık hiçbir yazarımız bunun bir parçası olamıyor.” Bunun önemli bir sebebi de, sürekli kendimize bakıyor olmamız belki de. Dolayısıyla şimdi aynayı yavaşça yere bırakıp elimize bir mercek alma zamanı!
“Dünyada neler yazılıyor, neler okunuyor?” Bu sorudan yola çıkıyor Mert Tanaydın, SabitFikir’in yeni sayısındaki dosya yazısında. Daha doğrusu, bu soruyu soran bir okurun izleyebileceği rota konusunda -yayın piyasasına kimi zaman tam zamanlı kimi zaman serbest editörlük yaparak dahil olan birinin hazırladığı- bir rehber olarak nitelendirebiliriz. Elbette her yolculuk kişisel bir deneyimdir ve her zaman keşiflere açıktır; ama en azından başlangıç noktasında bir rehbere göz atmak kuşkusuz faydalı olacaktır...
* Görsel: Sedat Girgin
Yeni yorum gönder