Geçtiğimiz eylül, dünyanın belki de en ünlü yazarlarına ve şairlerine okul olmuş olan Shakespeare & Co’nun merakla beklenen biyografisi raflardaki yerini aldı. Shakespeare & Company, Paris: A History of the Rag and Bone Shop of the Heart, okurları, kapılarını 1919’da açan bu sıra dışı kitabevinin büyülü dünyasıyla tanıştırıyor.
Yüzlerce fotoğraf ve çizimden, denemelerden, günlük yazıları ve şiirlerden mürekkep bu kitapta kimlerin satırları yer almıyor ki: Allen Ginsberg, Anais Nin, Gertrude Stein, Zadie Smith, Henry Miller, Jeanette Winterson, William S. Burroughs, T. S. Eliot… Sanki dünyanın tüm edipleri bu kitabı bastırmak için el ele vermiş! Tabii Shakespeare & Co’nun, yazarlar için yaptıklarını düşününce buna şaşırmamak gerek. Ernest Hemingway’in kitap alacak parası yokken ona istediği kadar kitap ödünç vermesi gibi mesela. Ya da James Joyce’un Ulysses’ini bizzat bastırması için yardım etmesi ve kalacak yerleri olmayan yazarlara geceleri rafların altında yatak kurması gibi…
Shakespeare & Co, Paris bir yandan kitabevinin kayıp jenerasyonla, Soğuk Savaş'la ve feminizmin doğuşuyla içli dışlı tarihini gözler önüne seren, bir yandan da Paris’in bohem ve entelektüel hayatını anlatan bulunmaz bir cevher; tıpkı kitabevinin kendisi gibi...
Elbette Shakespeare & Co son derece özel ve tarihi bir kitabevi. Ancak türünün tek örneği değil. Peki, buna benzer başka hangi kitabevleri vardır; dünyanın en güzel, tarihi kitabevleri nerelerdir?
1. City Lights - San Francisco, ABD
Edebiyat tarihinde önemli bir yer tutan bir başka kitabevi de City Lights. Şair Lawrence Ferlinghetti ve Dr. Peter D. Martin tarafından 1953’te kurulan ve Amerika’nın ilk ciltsiz kitapçısı olan City Lights, açılışını takiben pek çok Amerikalı yazarın buluşma ve tartışma noktası haline geldi. Kitabevinin müdavimi olanların başında Beat yazarları geliyordu. Yani Jack Kerouac, William S. Burroughs ve Allen Ginsberg.
Beat yazarlarının, City Lights’a akın etmesiyle de kitabevi, edebiyat dünyasında çığır açan bir hamle yaptı: City Lights Kitabevi’ne bağlı bir de yayınevi kurdu. City Lights Yayınevi’nin ilk yayımladığı eser, son derece radikal bir kitaptı: Allen Ginsberg’in Uluma ve Öteki Şiirleri.
Uluma’nın 1956’da basılmasıyla Amerika’da yer yerinden oynadı. Haziran 1957’de polis kitabevine baskın yaptı ve kitabevinin müdürü Shigeyoshi Murco tutuklandı. Kısa süre sonra Murco’ya, Ferlinghetti’ye ve Ginsberg’e müstehcenlik davası açıldı. Ancak Ferlinghetti ve Ginsberg hazırlıklıydı. Böyle bir şeyin olabileceğini düşünmüş ve gerekli yasal hazırlıkları yapmışlardı. Mahkemelerde uzun çatışmaların neticesinde Murco, Ferlinghetti ve Ginsberg davalardan aklandı. Uluma artık her kitabevinde, serbestçe satılabilecekti.
Uluma’nın davayı kazanması, Amerika’da müstehcenlikle suçlanan pek çok başka eserin de sansürden kurtulmasını sağladı. Örneğin, D. H. Lawrence’ın Leydi Chatterley’nin Sevgilisi ve Henry Miller’ın Yengeç Dönencesi, Uluma davasının sonucu sayesinde raflarındaki yerlerini alabilirler.
City Lights bugünlerde hâlâ hem yayınevi hem de kitapçı olarak hizmet vermeye devam ediyor. Kitabevi, 2007’de tarihi anıt ilan edildiği için, çoğu gün içerisi hem müdavimleriyle hem de turistlerle tıklım tıkış olabiliyor. Bir gün yolunuz San Francisco’ya düşecek olursa City Lights’a mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.
2. Munro’s Bookstore – Victoria, Kanada
Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Alice Munro ve kocası Jim Munro’nun kurduğu Munro’s Bookstore, “Kanada’nın en güzel kitabevi” olarak bilinir. İlginç bir şekilde Munro’s Bookstore, Alice Munro’nun yazarlığa başlamasından "sorumludur." Rivayete göre Alice Munro, kitabevlerine gelen kitaplardan bazılarını okumuş, sonra da sinirlenip “Bu ne böyle? Ben bundan daha iyi yazabilirim,” diyerek kalemine sarılmıştır. Eh, Munro’nun bugüne dek aldığı ödülleri ve ortaya koyduğu eserleri göz önünde bulundurursak, pek de haksız olduğunu söyleyemeyiz.
Munro’s Bookstore 1909’dan kalma bir binada yer alıyor. Tertemiz beyaz sütunları ve akla Antik Yunanistan’ı getiren suretiyle, insanları içeri davet ediyor. Kaset döşemeli tavanıyla, ünlü sanatçı Carole Sabiston’ın tasarımlarıyla süslü duvarları ve yüz binlerce kitabıyla Munro’s Bookstore, adeta tüm gününüzü geçirebileceğiniz bir mabettir.
3. Hatchards – Londra, İngiltere
İngiltere’nin en eski kitabevine hoş geldiniz! 1797’de kapılarını halka açan Hatchards, önümüzdeki sene 220. yıldönümünü kutlayacak! Hatchards, Londra’nın en ünlü sokaklarından birinde, Picadilly’de yer alıyor. Kapısının üstünde asılı aile armasıyla, antika vitrinleriyle Hatchards, önünden geçen herkeste geçmişe adım attıkları hissini uyandırıyor.
İki katlı bu kitabevinin içinde, kasanın arkasında tam üç tane Kraliyet Ruhsatı asılı. Bu ruhsatlar, Hatchards’a kraliyet ailesine sıklıkla kitap temin ettiklerinin reklamını yapmalarına izin veriyor. Bu da demek oluyor ki Hatchards, İngiltere’nin son üç yöneticisinin ve ailelerinin müdavimi oldukları bir kitabevi!
Hacthards’da raflar antika ve birinci basım kitaplarla dolu. Hatchards’ın sıklıkla düzenlediği kitap imza günleriyle de bu koleksiyon günden güne genişliyor. Hem modern eserleri hem de birinci basım koleksiyonuyla Hatchards, edebiyat âşıkları için mutlaka görülmesi gereken bir hazine!
4. Livraria Lello – Porto, Portekiz
1906’da açılan Livraria Lello, günümüzün pek çok yazarına ilham kaynağı olmuş. Mimar Francisco Xavier Esteves’in yaptığı Livraria Lello binası bir kiliseye benzemektedir. Ancak binanın dikkati celbeden yanı gri taştan suretinden ziyade, pencerelerin yanındaki iki kadın figürüdür. Ressam Jose Bielman’ın yaptığı bu figürlerden sağdaki, elinde tuttuğu heykel ile sanatı temsil ederken; soldaki, avuçlarındaki antropolojik sembollerle bilimi sembolize eder.
İçeri girdiğinizde tavana kadar uzanan kitapların sıklığından, rengarenk, mozaik cam kubbesinden ve balkon katına kıvrıla kıvrıla tırmanan kızıl merdivenlerden dolayı bir an afallarsınız. Jose ve Antonio Lello’nun kurduğu Livraria Lello günümüzde Porto’nun önemli bir sembolü haline gelmiştir. Bu yüzden Livraria’nın, Portekizli yazarların sık sık uğradığı bir durak olmasına şaşmamak gerek. Ama Livraria Lello’yu ziyaret edenler sırf Portekizli yazarlar değil. Aslına bakarsanız bu kitabevi hem turistlerin hem de yabancı yazarların da en sevdikleri mekanlardan biri. Örneğin, Harry Potter kitaplarının yazarı J. K. Rowling, Porto’da İngilizce dersleri verirken sıklıkla bu kitabevine uğrarmış. Söylentiye göre Rowling, Harry Potter’ın okulu Hogwarts için Livraria Lello’dan ilham almış.
5. El Ataneo – Buenos Aires, Arjantin
Fresklerle bezeli tavanı, içlerine kurulup kitap keyfi yapabileceğiniz locaları ve dev kadife perdeleriyle El Ataneo karşınıza çıkmasını asla tasavvur edemeyeceğiniz bir kitabevi. 1919’da açılan El Ataneo, aslında bir tiyatro ve opera sanatları binası olarak açılmıştı. O zamanlar El Ataneo türlü gösterileri sahneye koyar, bilhassa da tangoya önem verirdi. 1929’da sinemaya dönüştürüldü. Gösterdiği sessiz filmlere tango orkestraları muhakkak eşlik ederdi. Buenos Aires halkını, sesli filmle ilk defa El Ataneo buluşturmuştu. Ancak ülke çapında hissedilen ekonomik kriz sebebiyle El Ataneo kapanma ve yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Neyse ki Grupo Ihsan, El Ataneo’yu satın aldı. 2000 yılında da tiyatro, gösterişli bir kitabevine çevrildi.
Tiyatronun, kitapçıya dönüştürülmesi elbette bir hayli zaman aldı. Ne de olsa, giriş katındaki 1050 koltuğun sökülmesi, yerlerine onlarca raf konması gerekiyordu. Localar, keyifli okuma odalarına çevrilirken, bir zamanlar sanatçıların dans ettiği sahneye ufak bir kafe, masalar ve sandalyeler, hatta bir de piyano kondu. Bugün, El Ataneo’yu ziyarete gelenler, buradaki 700 binden fazla kitap arasından istediklerini seçiyor, okumak istedikleri birkaç yüz kitabı aldıktan sonra koltuklardan birine yerleşiyor, canlı piyano konserlerinin eşliğinde kahvelerini yudumluyorlar.
6. Singer House/House of Books – St. Petersburg, Rusya
İşte size tarihi anıt olarak kabul edilen bir kitabevi daha! St. Petersburg’da yer alan Singer House, ilk bakışta eski zamanlardan kalma bir gökdeleni andırıyor. Aslında binanın mimarı Pavel Suzor burayı gökdelen olarak tasarlamıştı. Ancak Rusya’daki binaların Kış Sarayı’ndan uzun olması yasaktır. Bu yüzden bina yüksek olduğu izlenimini, ön yüzüne takılı dev bir kuleyle verir.
Singer House’un, kitabevine dönüştürülmesi 1928’de oldu. Böylece Singer House, Sovyet Rusya’nın ilk kitabevi haline geldi. Tüm baskıcı devirlerde açık kalan Singer House, Leningrad Kuşatması'nda, şehir sakinleri açlıktan ve soğuktan ölürken bile açık kaldı, şehir için bir nevi direniş sembolü haline geldi. Bugün Singer House’ta on binlerce kitap var. Bu kitaplar Rusçadan İngilizceye, Fransızcadan İspanyolcaya dek pek çok dilde olduklarından, Singer House yalnızca Rusya vatandaşları için değil, dünya vatandaşları için de bir sığınaktır.
7. The Strand, New York, ABD
1927 yılında açılan Strand’in, New York sanatçıları arasında ayrı bir yeri vardır. Zira neredeyse her biri ya Stand’de çalışmıştır ya da oradan sıklıkla kitap almaktadır. Bu yüzden de Strand yazarların sohbet ettikleri, kitaplarını sattıkları ve gizli hazineler keşfettikleri bir yuvaya dönüşmüştür.
Strand, ismini Londra’da, Thackaray, Dickens ve Mill gibi yazarların eserlerinin basıldığı ünlü Strand Sokağı’ndan alır. 2.5 milyon kitaptan oluşan koleksiyonunun arasında antika ve değerli kitaplar yer alır. Bu nadir eserler dört katlı kitabevinin en üst katında satılır.
Strand neredeyse gün aşırı Junot Diaz, Hilton Als ve Patti Smith gibi yazarlarla etkinlikler düzenlemektedir. Strand’in bir özelliği de kapılarının dışına dizdikleri 1 dolarlık kitap sırasıdır. Yüzlerce kitaptan oluşan bu sıra, pek çok New Yorklu’nun yaşam kaynağı haline gelmiştir.
8. Libreria Acqua Alta – Venedik, İtalya
Venedik’teki bu sempatik kitapçının girişinde “Dünya’nın en güzel kitapçısına hoş geldiniz!” yazısı karşılar sizi. Hakikaten özgün bir atmosfer bekliyordur sizi içeride. Zira Libreria’nın tüm raf ve masaları teknelerden ve gondollardan yapılmıştır. Kitaplar bu su taşıtlarının içinde dizilmiştir. Duvarlarda deniz kürekleri asılıdır.
Kimi eski kitaplar mobilyaya çevrilmiştir. Örneğin kitabevinin ikinci katına çıkan merdiven eski ansiklopedilerden yapılmıştır. Eski kitapların sararan sayfaları, duvar kağıtlarına dönüştürülmüştür ve siz, bunları okumamak için zor tutarsınız kendinizi.
St. Marks Meydanı’nın yakında olan Libreria hem turistler hem de Venedikliler için bir uğrak yeridir. Gondollardan bir kitap çeken arka odaya geçer ve orada, kanala bakan manzaraya karşı çevirmeye başlar sayfaları. Venedik’in ruhu içine işlemiştir Libreria’nın.
9. Cuestas de Moyano – Madrid, İspanya
Cuestas de Moyano kitap tezgahlarından mürekkep upuzun bir yoldur. Aslında bunlara tezgah demek de tam doğru değil. Bir dizi soluk renkli evcik konmuştur yol kenarına. Her bir evciğin açık vitrinlerinden kitaplar taşar. Renkli renkli kepenkler çekilmiştir kitapların üzerine.
Cuestas de Moyano’yu özel kılan, bu kitap tezgahı geleneğinin neredeyse 100 yıldır, yani 1925’ten beri devam etmesi. Çoğunlukla İspanyolca kitaplar satan evciklerin başlattığı bu gelenek daha bir yüz yıl daha devam edecek havasını vermektedir.
Ellerinize sağlık Zeynep Hanım, harika bir yazı olmuş. Teşekkür ederim
Yeni yorum gönder