A. Ömer Türkeş: “Korkma, içindeki o yüz bin yıllık ağının, korkunun üstüne yürü, ona başkaldır. (...) Getirdiğin iyilikler de, belki bir gün insanlar için kötülük olur, kendi iyiliğine de başkaldır. (İnce Memed, YKY, 2007)
Ali Bulunmaz: “Bir şehirde ne varsa bir şehrin çöplüğünde de o vardır. Çöplükten çıkanları, değerli olsun değersiz olsun, çöpçüler kendi aralarında kardeşçe pay ederlerdi. Yalnız bir şeyi paylaşamazlardı, o da kalemleri...” ("Kalemler", Sarı Sıcak, YKY, 2015)
Ayşe Çavdar: “Diller ikiyüzlü değildir. Dillerin karanlık duvarları yoktur. Kimi diller sonradan taşlaşmış, katılaşmış, sıcaklığını yitirmiştir.” (Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana: Bir Ada Hikayesi 1, YKY, 2013)
Bila Perva: - İnsanlık öldü mü? dedim; - Yok, dedi, ölmedi, ölmedi ama bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde; - Nerede kaldı acaba? (Kuşlar da Gitti, YKY, 2014)
Burcu Arman: "Onlar, yaşadıkları sürece, bir kuytuda bitmiş som mavi bir çiçeğe dokunmaya kıyamadan, gözleriyle olsun bir kezcik hiç okşamışlar mıdır, iliklerine kadar sevinçten titreyip, iliklerine kadar bir mavi sevince kesmişler midir?" (Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana: Bir Ada Hikayesi 1, YKY, 2013)
Burcu Bayer: “Çoluk çocuğa, belekteki bebelere, Çukurova’nın ak pamuğuna da eyvallah!” (Ortadirek, Ant Yayınları, 1968)
Egem Atik: "Eğer insanın bir mit, bir düş dünyası yaratma niteliği olmamış olsaydı belki de yaşaması mümkün olmazdı. Yaşamasını sürdürebilse bile belki de insanoğlu bu insanoğlu olmazdı. Bu düşünceden yola çıkarak insanı şöyle de tanımlayabiliriz: İnsan, mit yaratan bir mahluktur." (Ortadirek, “Önsöz”, Tekin Yayınevi, 1980)
F. Cihan Akkartal: "Herkes ona kutsal, bir tuhaf, korkulu, lanetli, ürkütücü bir yaratığa bakar gibi bakıyordu." (Yılanı Öldürseler, YKY, 2012)
Fisun Yalçınkaya: "Uzun yıllar önce yaşadığı büyülü düşü yeniden yaşayabilmek için durmadan söylüyordu: 'O iyi insanlar, o iyi insanlar...’" (Demirciler Çarşısı Cinayeti: Akçasazın Ağaları 1, Tekin Yayınevi, 1980)
Gizem Koçak: "Erciyeste bir çiçek var. Erciyesin doruğunun ucunda açar. Bu koskocaman bir çiçektir. Bu çiçeğin saatten saate, andan ana, günden geceye rengi değişir. Çoğunlukla aka çalan bir bal rengi. Arkasından ışıklandırılmış." (Yer Demir Gök Bakır: Dağın Öteki Yüzü 2, Tekin Yayınevi, 1980)
Hasan Cömert: Canım sıkılıyor. Otur, otur, otur... Ucu yok, arkası yok. Halbuki biz kaçakçı olmaya gelmişiz buraya. Kaçakçı nerede? Kaçakçılar nerde? Bekleyelim, diyorum. Nasıl olsa bir gün biri çıkar da, ''Nerelisin? Ne iş görürüsün?'' diye sorar. Bekleyelim bakalım, devran ne gösterecek?'' (“Kaçaklar Arasında 25 Gün”, Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, YKY, 2011)
Hayati Roman: “İnsanoğlunun mayası korkuyla yoğrulmuş. Çok ölüm gördüm, çok yaralanma, çok donma, çok savaş... Bir şey gördüm yalnız, bir şey vardır insanlıkta, bir tek şey o da korku.” (Kale Kapısı, YKY, 2003)
Hilmi Tezgör: “Akşam üstleri köyün içi yıldız yıldızdır.” (Yer Demir Gök Bakır: Dağın Öte Yüzü 2, YKY, 2007)
Melisa Kesmez: "Belki kuşlar çok derin, eski bir içgüdüyle buraya, o zaman kesilmiş olacak olan şu ulu çınarın üstüne, göğüne uğrayacaklar..." (Kuşlar da Gitti, YKY, 2015)
Mert Tanaydın: "Böyle bir savaştan sonra, bu kadar can çekişme, bu kadar çürümüş, ulmuş insan gördükten sonra dünyanın böylesine tadına varma, mutluluğun ne olduğunu anlamak... İyi ki, iyi ki ölmemişim, iyi ki bu günü de, bu dünyayı da gördüm, diye sevinçten titredi Vasili." (Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana: Bir Ada Hikâyesi 1, YKY, 2007)
Nazan Maksudyan: “Ben çocuklara çocuk gibi davranmam. Bir çocukla ilişkim, dostluğum, arkadaşlığım varsa, o benim arkadaşımdır, çocuk değildir. Çocuk gibi bakmam. Ayrı bir insan türü gibi bakmam. Niye bu böyle? İnanmadım hiçbir zaman çocukların, insanların çocuklara davrandığı gibi çocuk olduklarına. Basbayağı insandır onlar.” (Çocuklar İnsandır, YKY, 2013)
Nilay Kaya: "Zilo bilseydi ki uçurtma da çocukların oyuncağıdır, bir değil, beş tane alırdı." (Çocuklar İnsandır, YKY, 2014)
Oylum Yılmaz: "Görüş sahası ne kadar dar olursa olsun, insan muhayyilesi geniştir. Değirmenoluk köyünden başka hiçbir yere çıkmamış bir insanın bile geniş bir hayal dünyası mevcuttur. Yıldızların ötelerine kadar uzanabilir. Hiçbir yer bulamazsa Kaf dağının arkasına kadar gider. O da olmazsa, düşlerinde yaşadığı yer başkalaşır.Cennetleşir. " (İnce Memed 1, YKY, 2007)
Yankı Enki: "Bir gün köye bir çerçi geldi. Köylü kadınlara istediklerini borca veriyor, bir deftere de yazıyordu. Sanırsam sekiz yaşındaydım. Çerçiye sordum, bu yaptığın ne, diye. Yazı olduğunu, sonra okuyup unutmayacağını söyledi... Artık okula yazılacak, üç ayda okur yazar olacak, bir daha da söylediklerimi unutmayacaktım." (Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor: Alain Bosquet ile Görüşmeler, YKY, 2011)
* Görsel: Ethem Onur Bilgiç
Yeni yorum gönder