Tatil. Yerleşik hayatımızın, gündemimizin hırgüründen uzaklaştığımız, paranteze aldığımız zaman. Ekseriyetle yaza tekabül ediyor, ama alışılmış olanın dışında da yaratılmış olanları var. Okurlar için tatil fark etmiyor aslında, meraklarını hiç azaltmadan faaliyetlerine devam ediyorlar. Ama yine de normal şartlardan ciddi farkları var tatil okurluğunun: Genellikle mekân değiştirildiği, yola çıkıldığı için kısıtlanır kişi, yanına bir, bilemedin iki (oburlar için sayısız) kitap alır, bilinmeyene ya da kanıksanmışa yolculukta eşlik etmek için özenle seçilir. Tatil kitabı hiç beklenmedik bile olabilir: Gençliğimde ailemle gitmek durumunda kaldığım bir tatil köyünde sıkıntıdan yanımda taşıdığım tüm kitapları bitirmiş, gazete bayiinde satılan onlarca kitaptan en kalını diye 600 sayfalık, Türkçeye Kuş Uçuşu diye çevrilmiş, Jeffrey Archer’ın manavlıktan alışveriş merkezi işletmeciliğine yükselen bir aileyi anlattığı As The Crow Flies adlı romanını almış, ilk aile sagamı okumuştum.
Yaz başlangıcında medyanın yer ayırmayı sevdiği listeler, yaz okumalarıdır. İşte Haziran ayında The Guardian oldukça kapsamlı ve ilginç bir tatil kitapları dosyası hazırlayarak, sırasını savmış oldu. Ben de, hem listedeki bazı ilginç yazarları, hem de önemli tatil seçimlerini vurgulamak için, bu listeyi ele almaya karar verdim. İngilizce yazan çağdaş yazarların tatil kitabı olarak anlattıklarından hareketle, bir yazarın yazar olmaya başlamadan çok önce, bir okurken nasıl yol aldıklarını anlamak da mümkün olacak. Yirmi yedi yazarlık bu kapsamlı listeden ben birkaç tanesini büyütece alacağım.
Tatilde peşine düşülen Kayıp Zamanın İzinde
Bir zaman diliminde okuyabileceğiniz en kapsamlı yapıtlardan biri, hiç şüphesiz, Marcel Proust’un ömrü boyunca kaleme aldığı, yedi ciltlik Kayıp Zamanın İzinde olacaktır. 1936 doğumlu, Booker ödüllü, Times’ın 1945’den bu yana en iyi elli Britanyalı yazar listesinde gösterdiği, romanları, öykü derlemeleri, Iris Murdoch da dahil olmak üzere çeşitli isimler üzerine biyografileri, edebiyat incelemeleriyle etkili olmuş, ama ne yazık ki ülkemizde sadece baskısı tükenmiş üç yapıtıyla pek bilinmeyen Antonia Susan Drabble, kalem adıyla AS Byatt, 1959 yılında, evlendiği yaz, akademik danışmanının okuduğunu gördüğü Proust’un yapıtının Fransızca orijinalini büyük bir hırsla edinmiş ve başlarda sözlüğün de yardımıyla, ama bir süre sonra Proust’un diline kendini bırakarak, aslında akademisyen değil yazar olduğunu idrak etmiş. Yıllar sonra, Keşmir kökenli olmasına rağmen 1969’da Londra’da doğmuş olan, 2003 yılında Granta dergisi tarafından en iyi genç 20 Britanyalı romancı listesinde yer alan, beş kitabından sadece Somerset Maugham ödüllü The Impressionist’in Gölgenin Gölgesi adıyla dilimize kazandırıldığı, ancak ülkemizdeki edebiyat gaddarlıklarıyla ilgili haberler yapacak kadar ülkemizi takip eden Hari Kunzru, 1997 yılında Meksika’da, Chiapas’a yaptığı bir seyahatte, sabahları ordunun akşam uçakla atılan kokain paketlerini aramaya geldiği ıssız bir plajda yaptığı tatilde bu yapıtı okuyacaktır.
Yazarların tatilde okumayı en sevdiği yazar, elimizdeki listeye göre, John Fowles. Ülkemizde de sevilen, hem akademisyen hem de ağırlıklı olarak akademik dünya üzerine yazan bir romancı olan David Lodge, 1971 yazında ailesiyle birlikte bir balıkçı kasabasında geçirdiği tatilinde, Fowles’un yine bir deniz kasabasında Viktorya çağı romanı olarak kurguladığı, ancak anlatısına modern yazarın yaklaşımlarını yedirdiği için önem kazanan Fransız Teğmenin Karısı’nı okumuş mesela. Yakın dönemde daha fazla ismini duymaya başladığımız, günümüz İngiliz hayatını edebiyata en etkili aktaranlardan biri olan Will Self ise, 18 yaşındayken Lizbon’a çıktığı otobüs yolculuğunda yanına aldığı kitabın, bir Yunan adasında öğretmenlik yapmaya başlayan toy bir İngilizin, adadaki zengin ve gizemli armatör tarafından içine dahil edildiği psikolojik oyunların okuru sürüklediği, müthiş bir okuma macerası sunan Büyücü (The Magus) adlı romanı olduğunu söylüyor. Aynı roman Türkçeye de kazandırılmış Viktorya dönemiyle ilgili romanlarıyla ün kazanmış, Galli romancı Sarah Waters tarafından, 1987’deki bir Dubrovnik gezisinde de okunmuş olduğuna bakınca, Fowles’un Akdeniz’in labirent kentlerinde ve verimli coğrafyasında dolaşan yazarların tercihi olduğunu idrak ediyoruz.
Çocukluğun Uzun Tatilinde Bir Gönülçelen
Listedeki kitaplardan biri, okuduklarım içinde benim tatil kitabı olarak en çok önereceğim kitap olacaktır: İrlandalı ünlü şarkıcı Sinead O’Connor’un ağabeyi, romanları ülkemizde pek bilinmeyen Joseph O’Connor tarafından 17 yaşında okunduğunda, kahramanı Holden’in okurla arkadaşlık kurduğuna inandığı, J. D. Salinger tarafından yazılmış ve pek çok okur için özel bir yer taşıyan, Catcher in the Rye (Çavdar Tarlasında Çocuklar ya da eski adıyla Gönülçelen). O’Connor’un ifadesiyle bu kitabı okumak, ilk defa Bob Dylan ya da Sex Pistols dinlemek gibiymiş.
Tatiller sadece romanlara ayrılmaz tabii. İngiliz kültür eleştirmeni, gezgin ve romancı, son dönemde Jeff in Venice, Death in Veranasi ile adını duyuran, parlak yazar Geoff Dyer, 1986 yazında, henüz Görme Biçimleri çalışmasına atıfla Ways of Telling adlı John Berger incelemesini yazmaktayken, radikal sosyalistlerin işlettiği bir kitapçıdan satın aldığı Theodor Adorno’nun Minima Moralia’sını okumaya başlar. Pek fazla anlamadığını itiraf eden Dyer, yine de kültür eleştirmeni Adorno’dan yeterince etkilenmiş olmalıdır ki, cazdan yogaya, D. H. Lawrence’dan Venedik Bienali’ne çok farklı konuya yer verdiği nitelikli yapıtlarıyla, Alain de Botton’dan bile daha cazip bir yazar haline gelmiştir.
Peki ya sevgili okur, siz neyi alacaksınız yanınıza?
Sevgililer ve dostlar için kullanılan gündelik bir deyişi bozarak yazıyı sonlandırayım: Okur tatilde ideal yazarını daha iyi tanır. Şimdi tatile çıkan bir genç olsaydım ve çantamda tek bir kitaba yer olsaydı, bunca zamandır okuduklarımdan hareketle, sanırım Haruki Murakami’nin Kafka Sahilde’sini alırdım yanıma. Peki ya sevgili okur, siz neyi alacaksınız yanınıza?
The Guardian’dan yazarların tatil kitapları listesi:
John Banville: Henry James’ten Yürek Burgusu
William Boyd: Barry Spacks’ten The Sophomore
AS Byatt: Marcel Proust’tan Kayıp Zamanın İzinde
Jonathan Coe: Herman Hesse’den Narziss ve Goldmund
Jilly Cooper: A.E. Housmann’ın şiirleri
Margaret Drabble: Angus Wilson’dan Late Call
Geoff Dyer: Theodor Adorno’dan Minima Moralia
Jennifer Egan: Dana Tortt’tan The Secret History
Jonathan Franzen: Halldor Laxness’den Bağımsız İnsanlar
Antonia Fraser: Anthony Powell’dan A Dance to the Music
Michael Frayn: Amos Oz’dan Aşk ve Karanlık
Esther Freud: Tolstoy’dan Anna Karenina
William Gibson: Cormac McCarthy’den Blood Meridian
John Gray: John Cowper Powys’den Wolf Solent
David Hare: Jonathan Franzen’dan The Corrections
Michael Holroyd: Sylvia Townsend Warner’dan Mr. Fortune’s Maggot
Hari Kunzru: Marcel Proust’tan Kayıp Zamanın İzinde
David Lodge: John Fowles’dan Fransız Teğmenin Karısı
Andrew Motion: Homeros’tan Odysseia
Joseph O’Connor: J.D. Salinger’dan Çavdar Tarlasında Çocuklar
Jonathan Raban: Thomas Mann’dan Venedik’te Ölüm
Ian Rankin: Tolstoy’dan Savaş ve Barış
Will Self: John Fowles’dan Büyücü
Tom Stoppard: Edmund Wilson’un yapıtları
Colm Tóibin: Ernest Hemingway’den Güneş de Doğar
Rose Tremain: Patrick White’tan Voss
Sarah Waters: John Fowles’dan Büyücü
Yeni yorum gönder