Bütün edebiyat meraklıları gibi, en sevdiğimiz yazarların el yazıları bizim de aklımızı alıyor. Onların müsveddeleri ve günlük yazılarındaki yazım şekillerinden karakter analizi yapmak ise kimin aklına gelirdi?
Fuck Yeah, manuscripts! geçtiğimiz günlerde (http://fuckyeahmanuscripts.tumblr.com/), birçok yazarın el yazılarını yayınladı. 5 dakikalık online el yazısı analiziyle (http://www.handwritinginsights.com/terms.html) yazı sahiplerinin karakter analizine ulaşıldı.
Ortaya çıkan sonuçlar tıpkı burç yorumları gibi. Birçoğu için doğruluğu olduğu kadar yanılma payı da mevcut. Aşağıda 10 ünlü yazarın el yazıları hakkında yapılmış yorumlar var, bakalım neler söylenmiş...
Emily Dickinson’dan “Vahşi Geceler” :
Göreceli olarak sert bir yazı karakterinin olması, yazarın “duygusal ve çenebaz” bir kişiliği olduğunu, ancak satırların düzgünlüğü (çizgisiz kağıtta elbette), kontrollü ve amaca yönelik bir birey olduğunu gösteriyor, yani kesin bir karakter analizi yapılamıyor aslında. Yazı tipinin genişliği, dikkate ve “hareket alanı”na ihtiyacı olduğunu sezdiriyor. Ancak harflerin bağlantı yerleri, duygulu ve aç bir insan olduğunu da gösteriyor.
Jorge Luis Borges’un defteri:
Yazının yukarı dönüklüğü, onun “kendine güvenen, bağımsız”; küçük yazması da “akıllı, alçak gönüllü” ve “konsantre olma yeteneği olan”, hayattan tat almayı seven”, “sessiz” bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyor. Karakterlerin alt uzantılarının çubuk gibi olması, “acılara dayanıklı” ve “işini hemen halletmek isteyen” biri olduğunu sezdiriyor. Bastırarak yazması, “içine kapanık” ama “her an dökebilecek” biri olduğunun göstergesi olarak yorumlanabilir.
Ernest Hemingway'in “The Battler” müsveddesi:
Hemingway'in satır aralarında bıraktığı çift boşluk, temiz düşünmeyi sevdiğini ve işine kolaylıkla organize olabildiğini gösteriyor. Borges gibi onun da harflerin bitiş noktalarında küçük döngüler yapması, “hayattan küçük tatlar almayı seven” bir adam olduğunu gösteriyor.
Chuck Palahniuk'un defteri:
Palahniuk'un satırlarının kalabalık doğası, onun “karışık düşünen” ve “organizasyon yeteneği olmayan” biri olduğuna işaret ediyor. Yazılarına baktığımızda, kaynağımız bize “çok basit, yapılandırmacı ve pratik bir düşünceye sahip, mekanik ve materyallerle ilgili, hayatın dokunulabilir yanlarını keşfeden bir yazar” olduğunu söylüyor. Yazıları, onun duyguları hakkında toplam bir fikir edinmemizi sağlıyor... “Uyumsuz notları parçalanmış bir düşünce sistemine sahip olduğunu ve başkalarıyla ilişki kurmakta zorlandığını” gösteriyor. Palahniuk, sosyal ilişkilerinde keskin ve duygusuz biri olabilir.
Jane Austen'ın bir roman planı:
Hafif sağa eğilimli yazı tipi, yazarın “uysal” ve “açık yürekli” biri olduğunu gösteriyor. Harflerindeki uzun alt döngüler bize yazarın, “güçlü fiziksel sürücü” olduğunu, solda bıraktığı boşluk ise, “geleceğe bağlı” yaşadığını, “hırslı” ve “toplum odaklı” olduğunu söylüyor. Bütün zamanını toplumsal olaylarla ilgili roman yazmaya harcayan bir kadın.
David Foster Wallace'ın defteri:
Kendine has kısaltmaları ('t' ve 'd' gibi), yazarın pratik ve mekanik biri olduğunu, “kısa dönemli hedefleri” olduğunu gösteriyor. Palahniuk gibi Wallace yazılarının da ne kadar “ahenkli” olduğu tartışılır. Bu da “apartmanların içinde düşünmesinden kaynaklanan yazılarındaki birçok küçük ayrıntıyı ve bunların hepsini koordineli bir şekilde kombin edebilmesini sağlıyor.”
Edith Wharton’s “Keyif Evi” müsveddeleri:
Satır sonlarındaki iniş, “pesimizm” ve “yorgunluk” işareti, -belki de defterin kenarına yazarkenki kullanışsızlıktan kaynaklanıyor-. Harflerinin geniş olması, sağlıklı bir egoya sahip olduğu anlamına geliyor. Aralarına koyduğu boşluğun eşit olması ise, “cömertlik” ve “özgürlük”, hatta “girişimcilik” göstergesi bile olabilir. Elinin hafif olması, kültürlü biri olduğunu ve her durumda “entelektüel bir yaklaşım” içinde olduğunu gösterir.
Franz Kafka'nın Dava müsveddeleri:
Kafka'nın bazı karakterlerinin dikey ve hafif sola yaslı olması, “çekingen, soğuk” ve “içe kapanık” bir kişiliğinin olduğunu, iniş çıkışlı karakterler ise “dakikası dakikasına uymayan” ve “uykusuz” biri olduğunu ifade ediyor. Ancak, yumuşak geçişli bağlantılar kullanmak yerine üstten yapılan bağlantılar “yapılandırmacı düşünen yaratıcı bir kişilik”olduğunu gösteriyor.
F. Scott Fitzgerald’ın The Great Gatsby (Muhteşem Gatsby) müsveddeleri:
Bir sayfada, solda bıraktığı açık boşluklar “geleceğine bağlı, tutkulu ve toplum odaklı” olduğunu, sağda bıraktığı kesik heceler “geçmişine bağlı, iyi işlerin arkasında çalışan, içe kapalı” olduğunu gösteriyor, yani el yazısıyla yargılayacak olursak Fitzgerald bir şizofren olabilir. Uzun alt çizgileri ise güçlü bir fiziksel sürücü olduğunu fakat yazının dalgalı gidişatı yorgun olduğunu gösteriyor.
George Orwell'ın 1984 müsveddeleri
Orwell 1984'ü, optimizmi ifade eden büyük karakterlerle yazmış. “g” gibi kuyruklu harflerin kuyruğunu kısaltmış, “fiziksel aktivitelere tamamıyla kayıtsız”olduğunu gösteriyor. Belki tembeldi, belki de bir yere rahatça kurulup yazıyordu. Harflerin açısal doğası ve aralarındaki bağlantılar, yazarın “genellikle analitik, endişeli ve disiplinli” biri olduğunun göstergesi. Genellikle bir sorunun çözümünde birden fazla yaklaşımı oluyordu, bu da yönetici kabiliyetinin olduğunu gösteriyor. Eylemlerini kontrol etmek için iradesini sıkça kullanıyordu.
Çeviren: Ceren Kavak
Kaynak: Flavorwire.com
"El yazınız sizi anlatıyor" kitabımızı hazırladıktan sonra "İzmirli yazarların el yazılarından karakterlerini çıkarıp kitap yapacaktık. Ama olmadı, üzerine düşmedik. Demek ki birileri bizimle paralel düşünebiliyor.
Yeni yorum gönder