Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Yeats'in Nobel konuşması: "Bir hayali gerçekleştirdim"




Toplam oy: 748

İsveçli kimyacı Alfred Nobel anısına 10 Aralık 1901'den beri ödül dağıtan İsveç Akademisi, Leo Tolstoy, James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Joseph Conrad, Anton Chekhov, Marcel Proust, Henry James, Henrik Ibsen, Emile Zola, Robert Frost, W.H. Auden, F. Scott Fitzgerald, Jorge Luis Borges ve Vladimir Nabokov'u atladığı için eleştirildi. Fakat Akademi, ödülü en az bu isimler kadar hak eden William Faulkner, Ernest Hemingway, John Steinbeck, V.S. Naipaul, Doris Lessing gibi birçok edebiyatçıyı ödüllendirdi.

 

Ödüle layık görülen edebiyatçılar da yazarın sorumluluklarına ilişkin konuştular. Peki, neler söylediler?

 

Bu soruya cevap olsun diye her hafta bir edebiyatçının, ödül töreni sırasında yaptığı konuşmayı yayınlamaya devam ediyoruz.

 

İşte, William Butler Yeats'in ödül aldığı 1923 yılında yaptığı banket konuşması:

 

 

Çalışma hayatım boyunca İskandinav ulusuna minnettardım. Henüz genç bir adamken, bir arkadaşımla işbirliği yapıp, birkaç yılımı İngiliz şair (William) Blake'in felsefesini yorumlamaya harcadım. Blake başlangıçta sizin yüce (Emanuel) Swedenborg'unuzun öğrencisiydi, sonrasında ona öfkeyle karşı çıktı, bunu bir miktar karşı çıkıp bir miktar müritlik ettiği dönem izledi. Arkadaşım ve ben, anlaşılması güç paragrafları yorumlamak için sık sık Swedenborg'a başvuruyorduk. Paragrafları anlamak güçtü çünkü Blake yazarken savurgan, paradoksal ve muğlaktır. Buna rağmen İngilizce temelinde yükselen yaratıcı düşünce dünyasının son kırk yılında, (Samuel Taylor) Coleridge'in bundan önceki kırk yılda bıraktığına benzer bir iz bıraktı. Şiirlerinin tümünde ve resme dair teorilerinin bazılarında Swedenborg'a tercüman oldu veya ona muhalefet etti. Son yıllarda benim de Swendenborg'a başvurduğum oldu fakat bunların hepsi onun iyiliği içindi. Stockholm'e davetiniz gelince de bilgi almak için başvurduğum kaynak yine onun biyografisiydi. Öte yandan (Henrik) Ibsen ve (Björnstjerne Martinius) Björnson olmasaydı, İrlanda tiyatrosu da olmazdı.

 

Ve şimdi bana bu büyük onuru bahşettiniz. Otuz yıl evvel birkaç İrlandalı yazar derneklerde bir araya geldiler ve ülkelerinin edebiyatını acımasızca eleştirdiler. Edebiyatlarını taşralılıktan kurtarıp, onun Avrupa tarafından tanınmasını sağlamak bu yazarların hayaliydi. Bu adamlara da, bu akıma birkaç yıl sonra dahil olan diğerlerine de çok şey borçluyum işte. İrlanda'ya döndüğümde, tıpkı benim gibi yaşlanan bu adam ve kadınları görmeye, bir hayali gerçekleştirmenin gururuyla gideceğim. Eğer onlar olmasaydı, bu ödülü ne kadar az hak edeceğimi kalbimin derinliklerinden biliyorum.

 

 


 

 

GG

 

Görsel: Tim Townsley

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.