Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Yeni bir yıl, yeni bir yol




Toplam oy: 819

Hiç aklımıza düşmemiş olması imkansız zaten ama sanki şu sıralar daha sık duyar/dillendirir olduk. “Gün olur, alır başımı giderim...” Yakın çevremizden ya da daha geniş anlamda çevremizden sıkıldığımızda; yaşadıklarımız, tanıklık ettiklerimiz bunalttığında, üzdüğünde, kızdırdığında aklımızın bir köşesinde bu “seçenek” de beliriverir ister istemez; ilkel bir dürtü gibi, “Git,” der sanki içimizdeki bir mekanizma... 

 

En ince ayrıntısına dek planlı da olsa, bir kez yola çıktıktan sonra, ne yönde nasıl ilerleyeceğimiz de artık pek elimizde değildir. Üstelik dönüşsüz de olabilir çıkılan yol ama bir geri dönüş olacaksa bile, başlangıç noktasına hep farklı bir şekilde varırız. 

 

Romanlarda da böyle olmuyor mu? İlk yazılı metinlere, masallara, destanlara, efsanelere kadar uzanan kadim yol anlatılarında... Ve tüm bu anlatıların ortak paydasında, çıkılan yolun bir süre sonra bir araç olmaktan çıkıp amacın kendisine, bir sembole dönüşmesi yok mudur? İşte SabitFikir’in yeni sayısında A. Ömer Türkeş, “bir arayış, özgürlük ve kaçış metaforu olarak” yol kavramını irdeliyor; geçmişten günümüze yol romanlarını mercek altına alıyor ve şu soruyu soruyor: “Peki, yolların kısaldığı günümüzde, yol metaforunun sonuna gelmiş olabilir miyiz?”

 

Bu konuyu aralık sayısında ele almamız bir tesadüf değil elbette; ne de olsa her yeni yıl, aynı zamanda girilen yeni bir yol olarak kabul edilir. Yeni yılla birlikte SabitFikir’de de birtakım yenilikler yapmayı düşünüyoruz; yeni “köşeler” açmak mesela. Ve bunun ilk örneğini, bu sayının son sayfasında görebilirsiniz... Her sayıda, “KuşBakışı” sayfalarında bir yazar masası fotoğrafıyla birlikte o masadan çıkmış ama henüz gün ışığı görmemiş bir metin yayımlamayı planlıyoruz. İlk fotoğraf Ahmet Ümit’in masasına ait ve fotoğrafın hemen altında da, Ahmet Ümit’in 1 Aralık itibariyle kitapçı raflarındaki yerini alan yeni romanından tadımlık bir alıntı yer alıyor.

 

2015 yılının bu son sayısında bir “hatırlatma” da var. Artık geleneksel hale geldiğini söyleyebileceğimiz “yılın öne çıkan romanları” listesini, bu yıl da 56 ismin katkılarıyla belirledik; romanlar özelinde, bu yıla dair bir bellek oluşturmak niyetiyle.

 

Her zaman için daha "iyi" bir yıl dileklerimizle...

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.