Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Yüzüklerin Efendisi hakkında bilmediğiniz 5 şey




Toplam oy: 1328

Eğer siz de Yüzüklerin Efendisi serisinin sıkı bir hayranıysanız ve Orta Dünya’yı ikinci eviniz sayıyorsanız muhtemelen J.R.R. Tolkien’in o muhteşem eseri hakkında epey kapsamlı bir bilgiye sahipsinizdir. Önce 1937’de Hobbit’in, 17 yıl sonra 1954’te Yüzüklerin Efendisi’nin yayınlanmasıyla Tolkien de hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip oldu ve kitapları yüz milyonlarca sattı. Hatta muhtemelen sizin kütüphanenizde de bu kitaplardan en az biri mevcut! Fakat seriyle ilgili öyle detaylar var ki Tolkien’in en sadık hayranları bile bilmiyor olabilir. İşte, bu detaylardan beşini sizler için Huffington Post’tan derledik:

 

1. J.R.R. Tolkien, Samwise Gamgee’yi serinin ana kahramanı olarak düşünmüştü. 

 

 

Tolkien muhtelif vesilelerle Samwise Gamgee’nin kahramanlık potansiyelinden bahsetmişti aslında. Söz gelimi Tolkien kutlu bir tesadüf eseri kendisinin de adı Sam Gamgee olan bir hayranının mektubunu yanıtlarken, “İçinizi rahatlatmak adına şunu söyleyebilirim ki; benim hikayemdeki Sam Gamgee hikayenin en kahraman karakteridir,” diyordu.

 

2. J.R.R Tolkien’in oğlu ve ölümünden sonra eserlerinin editörlüğünü üstlenen Christopher Tolkien, Peter Jackson’ın filmlerinden nefret ediyor!

 


 

Christopher Tolkien 2012 yılında Fransız yayın organı Le Monde’a yaptığı açıklamada “Kitapları 15-25 yıllığına aksiyon filmlerine çevirerek hayal kırıklığı yarattılar. Görünen o ki Hobbit de aynı sonu paylaşacak,” diyor. Yine aynı açıklamada Christopher Tolkien babasının eserlerine bu denli ticari bir yaklaşımda bulunulmasının kendisini ne denli rahatsız ettiğinden bahsediyor. 

 

Bir diğer dedikodu da Tolkien’in Hobbit’i kendi çocukları için yazdığı yönünde. Fakat The New York Times’ın 1967 yılına ait bir sayısında Tolkien bu konuya bir açıklık geterek, Hobbit’in çocuklar için yazılmadığını belirtiyor. Genel kanının aksine Tolkien’in üç oğlu ve bir kızını eğlendirmek için de yazılmıyor bu kitap:

 

“Bu göz yaşartıcı bir durum. Hayır, elbette onu kendi çocuklarım için yazmadım. Eğer genç bir adamsanız ve alay konusu olmak istemiyorsanız çocuklar için yazdığınızı söylersiniz. Ne olursa olsun çocuklar sizin yakın izleyicinizdir ve siz de onları yataklarına biraz olsun memnun göndermek için uzun ve başıboş öyküler yazar ya da anlatırsınız.” 

 

3. Saruman’ı canlandıran Christopher Lee oyuncu kadrosunda yer alıp da J.R.R Tolkien ile tanışmış tek kişi.

 

 

Çok zaman evvel, kendisi de daha genç bir adam iken oyuncu Christopher Lee rastlantısal bir biçimde J.R.R. Tolkien ile tanışma şansına erişmiş. Lee aynı zamanda Tolkien’in eserlerinin büyük bir hayranı. Hatta kendisi muhtemelen kadrodaki en büyük Tolkien hayranı olabilir. Öyle ki, ekibin geri kalanı onun Tolkien’in kitapları hakkındaki engin bilgisinden faydalanmaya çalışmış. Christopher Lee bu durumu Cinefantastique’e verdiği röportajda şöyle ifade ediyor: “Oyuncular ve set ekibi mütemadiyen beni yakalamaya çalışıyordu. Bana ‘Frodo’nun babasının adı neydi?’ ya da ‘Şu ya da bu kılıcın adı neydi?’ gibi sorular sormak istiyorlardı. Bunun gibi şeyler. Tabii beni hiç yakalayamadılar, bir kere bile! Denediler, ama başaramadılar!”

 

4. J.R.R. Tolkien aslında bütün kitapları Elf dilinde yazmak istemişti!

 


 

The New York Times’ın 1967’deki bir sayısına göre Elf Dili Tolkien’in seriye ilişkin en temel tutkusuydu. The New York Times’tan Philip Norman konuyu şöyle açıklıyor:

 

“Dil konusunda bir yenilik inşa etmişti. Hikayeler, genel yönelimlerin aksine, dil için bir dünya sunuyordu. Onun için isim hikayeden önce geliyordu. Fakat Yüzüklerin Efendisi gibi bir eser elbette defalarca elden geçirilmiş ve bana sorarsanız bu dil okurların tahammül sınırları içinde bırakılmış.”

 

5. Aslında her şey Tolkien’in bir sınav kağıdını okurken, öğrencinin boş bıraktığı alana Hobbit yazmasıyla başladı.

 

 

Hobbit’i yazma düşüncesi J.R.R. Tolkien’in aklına bir sınav kağıdını okurken geldi. Nedenini bilmeden, yazarın içinden şöyle yazmak gelmişti: “Topraktaki bir oyukta bir Hobbit yaşardı.”

 

The Tolkien Society’ye göre Tolkien’in içindeki bu yazma dürtüsü öğrencisinin sınav kağıdında kocaman bir boşluk bırakmasıyla doğmuştu. Tolkien bir şeyler yazmak konusunda pek o kadar da emin değildi fakat şu Hobbit’in yaşadığı deliğin derinliklerine dalmaya karar verdi ve ortaya tüm zamanların en çok sevilen kitaplarından biri çıktı. 

 

 


 

 

>>> Üniversitenin birinde, bir Tolkien yaşardı

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.