Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Zombilikte Kusursuz Biçim Arayışı




Toplam oy: 142
Black Summer sinematografik biçim denemeleri açısından son derece yenilikçi ve gerilimi ön planda tutan bir yapım. İzleyicisine olabildiğince gerçekçi bir kıyamet deneyimi yaşatmaya çalışan dizi sarsıcı ama bir parça da yavan.

Zombilik müessesesine merakım The Walking Dead’in aylaklarının ekranlara hükmetmesinden çok öncelere, Romero’nun öncü filmlerine kadar uzanır ve içinde zombi olan hemen her şeyi izlerim. Haliyle Game Of Thrones final sezonu ve Avengers: End Game’in işgal ettiği gündemde gözden kaçması muhtemel Black Summer’ı es geçemezdim.

 

Netflix’in Kingdom’dan sonra göze çarpan ikinci zombi dizisi olan Black Summer’ın yapımcılığını SyFy’ın kısa süre önce iptal ettiği Z Nation’dan tanıdığımız John Hyams ile Karl Schaefer paylaşıyorlar. Black Summer, Z Nation’ın öncülü gibi görünse de iki yapımın zombiler dışında ortak noktaları yok denebilir. Zira kendine has bir mizah anlayışı olan Z Nation’ın aksine Black Summer tüm 26planını gerilim üzerine kurmuş. Elbette konu mezarlarında kalmayı reddeden ölüler olduğunda dizinin TWD ile kıyaslanması kaçınılmaz olsa da alışılmadık üslubuyla Black Summer, fonda zombilerin yürüdüğü bir melodrama dönüşen TWD’den de oldukça farklı bir yerde duruyor.

 

İşin aslı Black Summer’ın daha önce dinlemediğimiz bir zombi hikayesi anlatması pek mümkün değil. Dizinin yaratıcıları da böyle düşünmüş olmalı ki karakter derinliği, sağlam kurgu elemanları hatta elle tutulur bir hikaye gibi unsurları boş verip sadece gerilime odaklanmışlar. Dizinin sinematografik biçim denemelerinin tür açısından son derece yenilikçi ve önemli olduğu inkar edilemez. Yönetmenin ısrarla kullandığı plan sekansların, saniyeler içinde dönüşen, hızlı ve çevik zombilerle birlikte ele alındığında gerilimi yükselttiği kesin. Yine de bu kesintisiz çekimlerin bir noktadan sonra tersine çalışıp izleyiciyi karakterlerin paniğine ortak etmektense sıkıcı ve monoton bir hal aldığını söylemek gerek. Zaten dizinin izleyiciye dayattığı ham karmaşa karakter gelişimine izin vermediğinden hikayenin merkezine oturtup kendisi için endişeleneceğimiz bir karakter de yok.

 

Elbette bunlar diziyi benzerlerinden ayırıp izleyiciye olabildiğince gerçekçi bir kıyamet deneyimi yaşatmak için yapılmış tercihler. Dolayısıyla belli bir perspektiften bakıldığında dizinin elini zayıflatan her şeyin aslında izleyicisinde yaratmak istediği kaos hissine hizmet ettiği düşünülebilir. Nihayetinde Black Summer’ın anlattığı ancak yeterince sert olanların hayatta kalmayı başardığı zamanlar değil. Salgınının hemen sonrasında yaşananlar. Bir anda usta zombi katillerine dönüşmeyen, durup savaşmak yerine kaçıp saklanmayı tercih eden ve her an herhangi birinin ölebildiği bir grup banliyö insanının şehir merkezindeki tahliye noktasına ulaşmalarının hikayesi. Tam da bu noktada ne tür hikayeler dinlemekten hoşlandığınız önem kazanıyor. Kendi adıma Black Summer’ı tahkiyeden çok biçime önem veren bir öyküye benzettiğimi söyleyebilirim. Sarsıcı fakat bir parça yavan.

 

 

Hugo Ödülleri Aday Listesi Açıklandı

 

Bilimkurgu ve fantazyanın en önemli ödülleri arasında yer alan Hugo Ödülleri’nin 2019 aday listesi geçtiğimiz günlerde açıklandı. Listede pek çok tanıdık ismin yer alıyor oluşu, son yıllarda Türk okurun türün iyi örnekleri ve yetkin yazarlarıyla tanışma imkanı bulduğunu göstermesi açısından mutluluk verici. En İyi Roman kategorisinde göze çarpan ilk isimler müzmin adaylıkta birbirlerini aratmayan Temeraire serisinin yazarı Naomi Novik ile daha önce en iyi roman, novella ve kısa novella (novelette) dallarında ödüle aday gösterilen Catherynne M. Valente. Valente’yi Monokl etiketi ile Türk okurun beğenisine sunulan Ölümsüz’den hatırlayanlar olacaktır. Eserleri kısa süre önce Türkçeye kazandırılmış diğer adaylar ise Becky Chambers ve Yoon Ha Lee.

 

En İyi Novella kategorisinde ise bu yılın başında Kim Korkar Ölümden isimli eseri dilimize çevrilen Nnedi Okorafor ile Hugo, Nebula ve Locus ödüllü Tüm Sistemler Çöktü romanı geçtiğimiz ay raflardaki yerini alan Martha Wells dikkat çeken isimler. Hugo Ödülleri 15-19 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek Dublin Worldcon’da sahiplerini bulacak.

 

 


 

 

 

KISA KISA:

 

• Stream servislerinin daha uzun süre izleme alışkanlıklarımızı şekillendireceği tartışmasız bir gerçek. Aylardır parça parça haberler aldığımız Disney+ için de sona bir adım daha yaklaşıldı. Disney CEO’su Bob Iger platformun üye alımına 2019 Kasım itibariyle başlayacağını duyurdu. Öncelikle Kuzey Amerika için yayına başlayan Disney+’ın kademeli olarak dünyaya açılması bekleniyor. Marvel ve Star Wars evrenlerine ilişkin dizi ve filmleri içereceği bilinen platformun bilimkurgu ve fantazya severlerden büyük ilgi göreceği kesin.

 

• Yerli bilimkurgu ve fantazyanın öncü isimlerinden Sadık Yemni’nin yapay zekaya ilişkin alışılmamış sorulara yanıt aradığı romanı Çağrılan, Ketebe Yayınları etiketi ile raflardaki yerini aldı. AP4 isimli gelişmiş yapay zekanın seyri sülukuna tanık olduğumuz roman polisiye unsurları ile heyecanı her daim zirvede tutmayı başarıyor.

 

 

• Geçtiğimiz ay okurlarını sevindiren bir diğer yazar da Barış Müstecaplıoğlu oldu. Türün en önemli temsilcileri arasında yer alan Müstecaplıoğlu, Doğan Kitap tarafından yayınlanan öykü kitabı Gerçekler Kırıldı ile okuru distopik bir İstanbul’dan, gizemli gezegenlere uzanan düşsel bir yolculuğa davet ediyor.

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.