Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Zor Zamanlar İçin Bir Nefes Molası: İnsaniyet Namına




Toplam oy: 153
İnsaniyet Namına bütün bir bakışla değerlendirildiğinde şu yaşadığımız karmaşık zaman diliminde insana bir soluk aldırıyor ve yön gösteriyor. Gösterdiği yön ise insanın ta kendisi, sıradan ve gerçek insanın…

Gökhan Ergür bir şair ve psikolog. İlk şiir kitabı Üzüntüden çıktıktan (2016) 3 sene sonra, genel itibariyle İtibar, Lacivert ve Kültür Gündemi’nde neşrettiği düzyazılarını da topladı. Profil Kitap’tan çıkan kitabın ismi İnsaniyet Namına. Tam da ismiyle müsemma bir kitap. İnsanın hem sosyal hem kişisel hem de psikolojik hayatına dair ne varsa psikolog birikimi ve şair nezaketiyle kaleme almış Gökhan. Hâlihazırda Lacivert Dergi’de yayınladığı yazılarının ilk okuru ve editörü olarak kitabı tahlil etmek benim için zor olmadı. Her yazısında yeni bir ışık yakıyor insanda. Bu ışığı kitabı iki bölüme ayırmış olmasından da anlıyoruz. İlk bölümün adı “Yara”, ikinci bö­lümün adı “Şifa.” Önce çağımız insanını neyin yaraladığını, ne gibi sorunlar yaşadığını, ne gibi sebeplerle bu sorunları yaşadığını tespit ve tahlil ediyor. Psikoloji bilimine ne denli hâkim olduğunu bu yazılarda görüyoruz.


Gökhan Ergür’ün bu zamana kadar yazılarında tespit etti­ğim kritik noktalar; sokak, çocukluk, sıradan insanın hayatı gibi kavramların aslında insanın ruhunda ne denli büyük yer ettiğini göstermesi. Özellikle çocukluğuna dair anlattığı hikâyelerden birini gözyaşlarıyla okuduğumu hatırlıyorum. “Yorgun Çocukluk: Tatilya ve Abdülkadir Geylani” yazısı. Yazıdan bir pasaj şöyleydi: “O perşembe akşamı babam koltukta, önündeki sehpada Uyanış Yayınevi’nin 1987 yılında bastığı Abdulkadir Geylânî’nin Sohbetleri isimli kitabı. Aile üyeleri halının üzerine dizilmişiz, ellerim dizlerimde. Başlıyor babam okumaya: ‘Elli ikinci sohbet; Ey ahâli! Allah’a koşu­nuz. Allah’a ilticâ ediniz. İnsanlardan, dünyadan, kısacası Allah’tan gayrı ne varsa hepsinden kaçınız. Allah’a sığınınız. Zahiren onlarla olunuz fakat kalplerinizle Allah’a yöneliniz. O’na bağlanınız.’ Gözlerimden pıtır pıtır yaşlar dökülüyor o an yorgun ellerime, sanıyorlar ki babamın ağzından çıkan sözlere ağlıyorum, aslında bütün yaz Tatilya’ya gitme haya­liyle gece gündüz çalışıp o hayali babası tarafından elinden alınmış birçocuğun kırık kalbine ağlıyorum, hepsi bu...”Yazının tamamını okuduğunuzda bir çocuğun bütün kırgın­lıklarını bulabiliyorsunuz ve sizi tutup en hassas noktanızdan yakalıyor. Kalakalıyorsunuz. Kırıklıklarla dolu bir çocukluk geçirmişseniz mutlaka anlayacaksınız. 


Yara ve şifa 

Sadece çocukluğa dair değil, yetişkin insanlara dair de birçok tespit var Ergür’ün yazılarında. Teknoloji ile sınanan insan, ailelerin yaşadığımız çağda karşılaştığı problemler, şehirleşme, kişiler arası ilişki vs. Bununla birlikte kitabın “Şifa” adlı ikinci bölümünde, ilk bölümde tespit edilen sorunlara dair bütüncül bir bakışla yazılmış, ayağı yere basan tespitler ve çözüm önerileri var. Yine “Şeyhim bana Prozac Verdi” adlı yazısında son yıllarda sıkça karşılaştığımız kişisel gelişim uzmanları ve kişisel gelişim dalına karşı yine geleneksel tasavvufun ne denli önemli olduğunu yerinde ve ciddi tespitlerle anlatıyor.

 

İnsaniyet Namına kitabını ciddi kılan en önemli unsur başta söylediğim gibi hem psikolog hem şair kimliğiyle birlikte alıntı yaptığı bilim adamları, şairler, yazarlar, mısralar, filmler, müzikler gibi birçok unsur. Bütün bir bakışla değerlendiril­diğinde şu yaşadığımız karmaşık zaman diliminde İnsaniyet Namına insana bir soluk aldırıyor ve yön gösteriyor. Gösterdi­ği yön ise insanın ta kendisi, sıradan ve gerçek insanın… 

 

 

İNSANIYET NAMINA
Gökhan Ergür

PROFIL KITAP 2019

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.