Tiyatro ve edebiyatın dostluğu Antik Yunan medeniyetlerine kadar uzansa da bu iki dostun ilişkisine tek bir pencereden bakmak mümkün değil. Anlatının dünyasına iki farklı yöntemle dalan bu iki tür aynı gövdeden uzanan iki kol gibi adeta.
“Hem birbirlerine kardeş kadar yakın hem de uzak akrabalar kadar ayrık olan bu iki sanat türünün ilişkilerinin kaynağı aslında ilk akla geleceği gibi 'yazı' değil, 'anlatıcı olma' özellikleridir daha çok. Ne de olsa her ikisi de, kendine has soyut ya da somut biçimler kullanarak, daima anlatının peşindedir. Her ikisi de zaman zaman anlatının içindeki anlamı parçalamaya, çizgisel zamanı kırmaya, somut olanı soyutlamaya dönük arayışlara girer. Ancak yine de öz, hiç değişmez.”
Tiyatro sahnelerinde yalnızca oyuncu olarak değil, aynı zamanda oyun yazarı ve yönetmen olarak da karşımıza çıkan Firuze Engin, yeni tiyatro sezonunun açılması vesilesiyle, SabitFikir’in Ekim 2016 tarihli 68. sayısında, tiyatro ile edebiyatın derin ilişkisinin ve edebiyat eserlerinden sahneye uyarlanan oyunların peşine düşüyor.
SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi Kararsız Okur infografiği de, her zamanki gibi kapak konusunu destekliyor. Murat Can Aşlak’ın hazırladığı ve Sedat Girgin’in resimlediği Kararsız Okur bu ay, tiyatro ile edebiyat arasındaki besenme kanallarında dolaşıyor.
Ece Karaağaç ise bu sayıda Söyleşi sayfalarına, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun sahne gerisindeki gizli kahramanlarından Selen Korad Birkiye’yi konuk ediyor.
Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…
Sinema sayfalarında Abbas Bozkurt, yolu Alice Munro ile kesişen usta sinemacı Pedro Almodóvar’ın son filmi Julieta’yı değerlendiriyor. Dünyadan sayfalarında Mert Tanaydın da John Le Carré’nin romanlarının ardında yatan ilginç yaşamına göz gezdiriyor. ÇizgiRoman sayfalarında ise Levent Cantek, modern hayatın varoluşsal problemleriyle boğuşan yeni neslin hikayesini anlatan, Michael Cho imzalı Arakçı’yı inceliyor.
SabitFikir’in bu sayısında ayrıca Elizabeth Harrower, Michel Schnelder, Frei Betto, Paulo Coelho, Han Kang, Yiyun Li, Ingvar Ambjornsen, Sergey Dovlatov, Ercan Kesal, Enrique Vila-Matas ve Armağan Tunaboylu’nun eserlerini güvenilir eleştirmenler Irmak Zileli, Tuğçe Isıyel, A. Ömer Türkeş, Nazan Maksudyan, Şima İmşir Parker, Melisa Kesmez, Ali Bulunmaz, Aydın Baran Gürpınar, Burcu Bayer, Seda Ateş ve Seval Şahin yorumluyor.
Merve Ünsal, Sergi sayfalarında Deniz Gül’ün 22 Eylül’de The Pill’de açılan sergisi Loyelow üzerinden plastik sanatlara bir pencere açarken; Aysu Önen dünyanın iki farklı ucundan iki kadının, İstanbul’dan Sevim Burak ile Rio’dan Clarice Lispector’un ortak hikayesini anlatıyor. Değini sayfasında da Ceyhan Usanmaz geçen yılın Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Svetlana Aleksiyeviç’in İkinci El Zaman kitabını değerlendirirken; Müzik sayfalarında Hilmi Tezgör Metallica’nın yeni albümünden yola çıkarak heavy metal müziğin yolunu edebiyatla kesiştiriyor. Yankı Enki ise, BaşkaDünyalar’da gölgede kalmış bir bilimkurgu klasiğini, David Lindsay’nin Arcturus’a Yolculuk kitabını ele alıyor.
KuşBakışı sayfaları da bu ay Tuncer Erdem’i ağırlıyor. Yazarın çalışma masasının fotoğrafına, halen üzerinde çalışmakta olduğu kitabından tadımlık bir alıntı eşlik ediyor.
SabitFikir'in kapak illüstrasyonu Türksen Kızıl’a ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil; iç sayfalarda dikkatli gözler, çok sayıda yetenekli ve genç çizerle de karşılaşıyor.
Türksen Kızıl
SabitFikir'i nereden bulacağız?
Yayın yönetmenliğini Ceyhan Usanmaz'ın yaptığı SabitFikir’i tüm D&R’lardan satın alabilirsiniz; idefix paketleriyle ise ücretsiz. SabitFikir’in içeriğini ve daha fazlasını www.sabitfikir.com adresinde bulmak mümkün.
Editörden
Ceyhan Usanmaz
Ekim ayıyla birlikte tiyatrolarda perdelerin yeniden açılmasını heyecanla beklerken, Devlet Tiyatroları’nda 2016-2017 sezonu boyunca yalnızca yerli oyunların sahneleneceğine dair tartışmalarla karşılaştık. Resmi internet sitesinden yapılan basın duyurusunda da Devlet Tiyatroları’nın, “tüm sahnelerde yeni sezona, ‘Türkiye'nin Perdeleri Türk Tiyatrosuyla Açılıyor’ sloganıyla yerli oyunlarla” merhaba diyeceği belirtiliyordu. Tartışmaların sürdüğü günlerde gelen bir başka açıklamayla, bu kararın yalnızca başlangıç dönemi için alındığı dile getirildi. (Nitekim, şimdilerde genel programa baktığımızda, Patrick Süskind’in aynı adlı eserinden uyarlanan Kontrabas ya da Dostoyevski’nin aynı adlı eserinden uyarlanan Yeraltından Notlar gibi oyunları görüyoruz.) Özel tiyatroların bir kısmı ise, Eylül sonu itibariyle oyunlarını sahnelemeye başlamıştı bile...
(Yazının tamamı için tıklayınız.)
Dosya yazısından
Firuze Engin
Belki en önce şunu sormalı: Her edebiyat eseri tiyatroya uyarlanabilir mi? Edebiyat eserlerini, tiyatroya uyarlanabilir olan ya da olmayan diye ikiye ayırabilir miyiz? Burada bir kısıtlamadan, özel bir çerçeveden, bir bütünlük ihtiyacından söz etmek pek mümkün değil tabii ki ancak bir uyarlamayı teatral açıdan iyi ya da başarılı yapan kimi kriterler elbette vardır. Peki, izlediğimiz uyarlamanın teatral başarısını neyle ölçeceğiz o halde? Tabii ki edebi eserde, uyarlamacı tarafından bulunmuş olan “oyun” olanağı ile!
(...)
Selen Korad Birkiye ile söyleşi
Ece Karaağaç
"Son yıllarda yazılan eserler dışındaki her şey bizim için saf haliyle okunmak için yazılmış eserler konumuna düşmüş durumda. Çünkü onları sahneleyebilmeniz için bir sahne metni haline getirmeniz gerekiyor. Racine ve Shakespeare de dahil olmak üzere hiçbirini olduğu gibi sahneleyemiyorsunuz. Çünkü oradaki referanslar, oradaki anlatılan dünya, oradaki konuşma dili, orada kurgulanan durum artık sahneyi izleyen seyirci için yeterince tatmin edici bir şey değil. O yüzden ben artık hemen hemen tüm metinlere öncelikle okunmak için yazılmış, sonrasında sahneleme çalışması yapılması gereken metinler olarak bakıyorum."
(...)
Görsel: Türksen Kızıl
Yeni yorum gönder