Jules Verne söz konusu olduğunda, öyle ya da böyle, herkesin onunla ilişkili kişisel bir hikayesi vardır. Kansu Şarman’ın Jules Verne odaklı hikayesi de, yakın bir gelecekte, bir sergi ve ona eşlik eden bir kitap olarak karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Ama öncesinde, hatta “en baştan” başlayarak, Jules Verne’in Türkçedeki macerasını anlatıyor SabitFikir’in Mayıs 2017 tarihli 75. sayısında.
“Jules Verne, bizden önceki kuşaklardan milyonlarca insanı etkisi altına aldığı gibi bizim kuşağımızı da büyülemişti. Aslında hayal ettiği seyahatler, ulaşım araçları çoktan gerçek olmuş, keşfedilmemiş yer kalmamıştı. Yayımlandığı dönemde tartışmalar yaratan Ay’a Seyahat, 1960’ların sonunda hayata geçirilmişti. 1970'lerde 80 Günde Devriâlem’in sinema filmi televizyonda oynamıştı bile. Görüntü siyah beyazdı ama olsun, renklisi de yoldaydı. Artık biliyorduk ki Jules Verne, romanlarında çağının ötesinde bir ulaşım ya da iletişim aracından bahsediyorsa, bu mutlaka gerçekleşecekti. Türkçeye ilk baskıları daha 1870'lerde yapılmaya başlanan Jules Verne'in romanlarının çevirmenleri de, matbaacıları da Osmanlı'nın ünlü aydınlarıydı. Cumhuriyet yıllarında ise yazdığını hiç bilmediğimiz maceraları yayımlanmıştı. Gerçi dili bize göre biraz eskiydi ama olsun. Yoksa Amazon nehrinin üzerinde seyahat edip, Sibirya steplerini at üzerinde geçip, denizin altında dev ahtapotları görüp, balonla Afrika'yı nasıl keşfedecektik?”
SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi KararsızOkur infografiği de, her zamanki gibi kapak konusunu destekliyor. Murat Can Aşlak’ın hazırladığı ve Onur Atay’ın resimlediği KararsızOkur da edebiyatın bilim ve teknolojiye “hediye ettiği” romanlar arasında dolaşıyor. Söyleşi sayfalarında ise Ece Karaağaç hem bir bilim insanı hem de bir bilimkurgu yazarı olan Tevfik Uyar’ı konuk ediyor.
Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…
Güncel sayfalarında Zeynep Şen, yazarlar için düzenlenen sergilerde gezinirken; Dünyadan sayfalarında Mert Tanaydın Ben Lerner’in 22:04 romanını “sad flâneur” kavramı üzerinden yorumluyor. ÇizgiRoman sayfalarında Levent Cantek, Albert Camus imzalı Yabancı’nın çizgiroman uyarlamasını incelerken; Yankı Enki, BaşkaDünyalar sayfalarında ünlü manga Uzumaki ile tanıştırıyor bizleri. Müzik sayfalarında Burcu Uğuz Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmasıyla adından epey söz ettiren Bob Dylan’ın Kayıtlar’ını ele alırken; Sinema sayfalarında Abbas Bozkurt ise, James Baldwin’in ödünç alınan sesine kulak veriyor. SabitFikir’in sayfalarında ilk kez yerini alan ve bundan böyle her ay farklı bir ismin konuk olacağı OnunPeşinde sayfalarına ilk imzayı Hakan Bıçakcı atıyor. SabitFikir’in diğer “yenileri” DündenYarına sayfalarında Seval Şahin, Karamanlıca bir hikayeye kulak kabartırken; Ceyhan Usanmaz ise İkisiBirArada sayfalarında John Steinbeck’in yol haritasını takip ediyor.
SabitFikir’in bu sayısında ayrıca H. P. Lovecraft, Louis-Jean Calvet, Ursula K. Le Guin, Mihail Şişkin, Alper Canıgüz, Behçet Çelik, René Belletto, Georges Perec ve Jonathan Safran Foer’in eserlerini güvenilir eleştirmenler Kahraman Çayırlı, Irmak Zileli, Hikmet Hükümenoğlu, Ali Bulunmaz, Burcu Bayer, Melisa Kesmez, A. Ömer Türkeş, Gökçe Gündüç ve Can Semercioğlu yorumluyor.
KuşBakışı bölümünün bu ayki konuğu ise ilk olarak öyküleriyle tanıdığımız, yakın geçmişte ise Sibop adlı romanıyla okurların karşısına çıkan Başar Başarır.
SabitFikir'in kapak illüstrasyonu Gökçe İrten’e ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil; iç sayfalarda dikkatli gözler, çok sayıda yetenekli ve genç çizerle de karşılaşıyor.
Editörden
Ceyhan Usanmaz
"Ancak bu uzun yolculuklar sürekli aynı iki nokta arasında gerçekleşiyorsa, kanıksanan manzaranın da tadı bir noktadan sonra kaçıyordu hiç kuşkusuz. Üstelik o dönemde telefonlarımız akıllı değildi, hatta yanımızda taşıyabileceğimiz telefonlar yoktu. Başka bir meşgale bulmak gerekiyordu! Sıklıkla gidip geldiğimiz iki nokta olsa da, unutamadığım o Bursa-Ankara yolculuğu, bir başlangıçtı aynı zamanda. Yaklaşık altı saat boyunca, Eskişehir’deki çay molası da dahil olmak üzere, bambaşka bir “seyahat” yapmıştım; Jules Verne’in Arzın Merkezine Seyahat’i ile birlikte... Çeşitli seyahatlere Jules Verne’le çıkmaya devam ettim, sonrasında elbette başka yol arkadaşları da katıldı!"
(Yazının tamamı için tıklayınız.)
Dosya yazısından
Kansu Şarman
"Denizler Altında 20 Bin Fersah, Ay’a Seyahat, 80 Günde Devriâlem gibi en popüler olanlarından Define Peşinde, Denizler Hâkimi, Bir Piyango Bileti gibi daha az bilinen Jules Verne eserlerinin çizgi romanları, arkadaşlarımın pek çoğunda olduğu gibi beni de çabucak bu büyük yazarın meraklısı haline getirdi. Artık Milliyet Çocuk’ta yer alan çizgi romanlar yetmiyor, her hafta yeni bir Jules Verne kitabı alıyorduk. Birkaç yıl içinde birçoğumuzun yeni favori çizgi roman kahramanları olmuştu. Çelik Bilek, Mister No, Yüzbaşı Tommiks, Kaptan Swing ve diğerleri… Ama Jules Verne farklıydı. Çizgi roman ya da değil, artık her hafta dünyanın başka bir yerine yolculuk etme fırsatı çıkmıştı. Bir hafta kutuplarda mahsur kalıyor, hemen ardından Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında maceraya atılıyorduk."
Tevfik Uyar ile söyleşi
Ece Karaağaç
"Günümüz bilimkurgusu, klasik bilimkurgular gibi “mevcudu sündürmek,” yani bugünün teknolojilerini alıp daha da büyütmek şeklinde bir içeriğe sahip değil. Nasıl ki hemen her alanda disiplinlerarası olmanın önemi artıyorsa, bilimkurguda da öyle bir eğilim var. 1980’lerden beri doğabilimsel spekülasyonların yanı sıra karmaşık toplumsal ilişkiler de derinlemesine ele alınıyor. Eskiden daha çok ütopya da distopya şeklinde olurdu bu. Şimdilerde daha gerçekçi. Daha gerçekçi olduğu için de “Aman haaa!” diye parmağını sallıyor aslında bize. “Küresel iklim değişikliğini engelleyemezsek böyle olur,” diyor. “Teknoloji insanlığı şu şekilde değiştirir,” diyor. Bu açıdan ele alırsak “kaygı” temelli bir uyarma eyleminden rahatlıkla bahsedebiliriz."
Yeni yorum gönder