Jane Austen ölümünün 200. yılında da günümüz okuruna seslenmeyi sürdürüyor. Peki 18 Temmuz 1817’de hayata gözlerini kapayan Jane Austen’ı hâlâ okumak için sebebimiz var mı? Romanlarını “Bir Lady” olarak imzalayan, kafasındaki beyaz bonesi ve temiz suratıyla hatırladığımız, oldukça mütevazı, hatta taşralı ve dışarıdan hanım hanımcık görünen bu kadının 21. yüzyılda bize söyleyecek neyi olabilir?
İşte Özgür Çiçek ve Irmak Ertuna Howison da SabitFikir’in Temmuz 2017 tarihli 77. sayısında bu sorunun peşine düştükleri bir dosyaya imza atıyorlar.
SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi KararsızOkur infografiği de, her zamanki gibi kapak konusunu destekliyor. Murat Can Aşlak’ın hazırladığı ve Onur Atay’ın resimlediği KararsızOkur da popüler kültürün budamaya kalkıştığı Jane Austen’i etkilediği ve etkilendiği kitaplarla beraber ele alıyor. Söyleşi sayfalarında ise Ece Karaağaç, zarafet uzmanı Gökhan Dumanlı’yı konuk ediyor.
Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…
Dünyadan sayfalarında Mert Tanaydın gittikçe yaygınlaşan eş zamanlı yayıncılık konusunu ele alırken, Sinema sayfalarında Abbas Bozkurt yerli edebiyat uyarlamalarının unutulmaz karakterleri arasında dolanıyor. Cihan Akkartal Televizyon sayfalarında dünya çapında ses getiren Damızlık Kızın Öyküsü’nü masaya yatırırken, Müzik sayfalarında Hilmi Tezgör “çizgili” müzik tarihinde bir yolculuğa davet ediyor okurlarını. Levent Cantek GrafikRoman sayfalarında gizemli bir katilin peşine düşerken, DündenYarına sayfalarında Seval Şahin tefrika romanların dünyasına götürüyor bizleri. Irmak Şahinoğlu Değini sayfalarında insan ruhunun sınırlarında dolaşırken, BaşkaDünyalar’da sonsuz uzayın derinliklerinde bir yolculuğa çıkıyor Yankı Enki.
SabitFikir’in bu sayısında ayrıca Haruki Murakami,Adrian Barnes, Jeanette Winterson, Hülya Dündar Şahin, Tuncer Erdem, Jo Cotterill, Enrique Vila-Matas, Karl Ove Knausgaard ve Gözde Kurt’un eserlerini güvenilir eleştirmenler A. Ömer Türkeş, Burcu Bayer, Gökçe Gündüç, Aysu Önen, Tuğçe Isıyel, Ali Bulunmaz, Seda Ateş, Melisa Kesmez, Can Semercioğlu ve Adalet Çavdar yorumluyor.
KuşBakışı bölümünün bu ayki konuğu ise bu yıl edebiyattaki 30. yılını kutlayan ve çocuk edebiyatından söz ederken ilk akla gelen isimlerden biri olan Sevim Ak.
SabitFikir'in kapak illüstrasyonu Fırat Bilal’e ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil; iç sayfalarda dikkatli gözler, çok sayıda yetenekli ve genç çizerle de karşılaşıyor.
Editörden
Ceyhan Usanmaz
Özgür Çiçek ve Irmak Ertuna Howison, 2013’te Açık Radyo’da, Gurur ve Önyargı’nın yıldönümünü kutladıkları bir program hazırlayıp sundular; mayıs ayında başlayıp ağustos sonuna kadar hiç bitmeyen bir enerjiyle Jane Austen konuştular... Sonrasında da, doğrudan bu radyo programının basılı hali olarak değil belki ama, ondan yola çıkarak, Jane Austen ve Adab-ı Muaşeret isimli kitabı hazırladılar. (“Söz uçar yazı kalır” ne de olsa!) Bu yıl başında Doğan Kitap tarafından yayımlanan kitap da bir yıldönümüne denk getirilmiş oldu böylelikle; Jane Austen’ın ölümünün 200. yıldönümü.
(Yazının tamamı için tıklayınız.)
Dosya yazısından
Özgür Çiçek, Irmak Ertuna Howison
18 Temmuz 1817 tarihinde Jane Austen, o zamanlar bilinmeyen ama şimdi Addison hastalığı ya da Hodgkin Lenfoma olduğu iddia edilen bir hastalıktan dolayı hayata gözlerini kapadı. Arkasında yayımlanmış dört roman (Akıl ve Tutku, Gurur ve Önyargı, Mansfield Parkı ve Emma) bırakan Austen, yaşarken belli bir okuyucu kitlesi tarafından takdir edilse de asıl şöhretine öldükten sonra kavuştu. Yaşarken yayımlanmamış romanları İkna ve Northanger Manastırı da dahil olmak üzere, altı büyük romanı, 19. yüzyılın başından beri basımda ve neredeyse tüm dünya dillerine çevrildi. Daha az bilinen romanları Lady Susan, Love and Friendship (Aşk ve Dostluk) gibi daha gençken yazdığı hikayeler ve bitmemiş iki romanı (The Watsons ve Sanditon) son senelerde hem akademisyenler hem de yönetmenler tarafından ilgi görmeye başladı. Neredeyse her sene bir romanı filme ya da diziye uyarlanıyor. Austen bu kadar popülerken elbette bunun sebeplerini merak etmeden duramıyor insan. Başka bir deyişle, nedir bu taşralı kadın yazarı edebiyat tarihinde bu kadar önemli yapan?
(...)
Gökhan Dumanlı ile söyleşi
Ece Karaağaç
"Her zaman tavrın en büyük güzellik olduğu fikrinin arkasında durdum. Bu benim içselleştirdiğim bir şey. Ben tavra bakıyorum, dünyanın da tavra baktığını düşünüyorum. Bizim ilk etkilendiğimiz şey fiziksel güzellikten ziyade tavır, tavırda odaklanıyoruz. Zarafetin de önce hissetmekten, sonra öğrenmekten geçtiğini düşünüyorum. Hissetmeden öğrenmemiz mümkün değil, o hissiyatı taşıyor olmak lazım. İtalyanlar zarafet için “samimi ve içten çabayla ortaya çıkan sonuç,” derler. Zarafet tam olarak bu. Biraz çaba, biraz da içtenlik."
(...)
Yeni yorum gönder