Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

   

Şahane Bir Kitap


Şahane Bir Kitap

Bireyde vicdan, toplumda değer, ne gezer…




Toplam oy: 1426
İyi Yürekli Yaşlı Adamla Güzel Kızın Öyküsü'nde kahramanın yolculuğunu, dönüşümünü anlatmıyor bize Italo Svevo. Oldukça sade bir dille, etkileyici bir ruh kazısı yapıyor.

İyi yürekli yaşlı adam, çok genç ve güzel bir kızı sever, isterse ne olur? Toplumsal kurallara uymayan bir şey yapan herkes gibi, rezil olur… Modern İtalyan edebiyatının en önemli isimlerinden Italo Svevo’nun İyi Yürekli Yaşlı Adamla Güzel Kızın Öyküsü kısacık ama demir leblebi gibi bir roman. Cinsellik ile toplumsal cinsiyet kalıpları arasındaki gerginliği; ahlak ile vicdanın ikiyüzlülüğünü; ve doğanın insana verdiği o hain geçicilik, beyhudelik duygusunu küçücük bir öyküye sığdıran etkileyici bir roman.


Hikayemiz savaş zamanında geçiyor. Ülke yoksulluktan kırılırken, iyi yürekli yaşlı adamımız savaştan nemalananlardan... Cepleri dolu, sağlığı yerinde. Güzel kızla karşılaşıyor ve onun yoksulluğundan faydalanarak hayatına giriyor. Daha doğrusu kızı hayatına alıyor. “Yaşlı dostumuzun kendisini, hiç beklemediği anda, lezzetli bir şekilde genç hissettiğinde aklını kaplayan üçüncü duygu, ‘gençliğim geri dönüyor,’ idi. Yaşlı bir adam öylesine bencildir ki düşüncelerini, benliğini katmadan, kendi tasarımlarını bulaştırmadan, bir anlığına sadece aşka odaklayamaz. Bir kadını istediğinde, körpe kızlar tarafından gençliğinin geri getirilmesini isteyen Kral Davut’a dönüşür.” Evet, öyle de oluyor. Ta ki, yaşlı âşığımızın kalbi tekleyene kadar. Doktoru elbette ki kızla görüşmesini yasaklıyor. O da bu öğüde neredeyse harfiyen uyuyor. Yaşlı adam öylesine bencil, öylesine ikiyüzlü ve öylesine yaşama düşkün ki, herkes gibi, zaten aslında ne gerçekten âşık olabiliyor ne de kendisine yeten o sığ hazdan vazgeçmek istiyor. 

 

Arzu nesnesinden vazgeçmek

 

 

Kahramanımızın içindeki bu gerginlik zamanla duygularının da, aklının da yönünü değiştiriyor. Kendi yararına, kendi çıkarına da olsa arzu nesnesinden vazgeçmek zor tabii. Yaşlı adam da bu zorluğu aşmanın yolunu arzu nesnesini dönüştürmeye, değiştirmeye çalışmakla buluyor. Madem kızla sevişemiyor, öyleyse kız da başkalarıyla sevişmesin istiyor. Kızı ahlaklı bir yaşama çağırmak, para karşılığı ilişkide bulunmasını önlemek için kolları sıvıyor. Ona vaazlar veriyor, malını mülkünü üzerine geçiriyor. Bu kutlu misyondan öylesine etkileniyor ki, gençlere ahlaki öğütler yazmaya kadar vardırıyor işi. Ta ki, evet ta ki ve neyse ki ölene kadar… Gençlik-yaşlılık, hastalık-sağlık, iyilik-kötülük üzerine yazıyor hep. Yazdıkları hazcı, bencil, ikiyüzlü ve hayattan sadece kendi paçasını kurtarmaya çalışan bir zavallının sayıklamaları elbette. O sayıklamaları kuvvetli yapan şey ise, bizim sayıklamalarımıza fena halde benzemesi. “Bütününe bakacak olursak, gençlik sağlıklı ve ahlaklı olsa, yaşlıların günah işleme imkanı olmazdı. Yaşlılara kıyasla daha fazla olan fiziksel güçleri gençleri, kaba kuvvete başvurmaktan koruyordu. Bir sürü felsefe barındıran kağıdın en sonunda, ‘Ahlak kimden başlamalı?’ yazıyordu. (…) Bir kez daha, cevabını bulamadığı soruları not ettiği eski ve yeni kağıtlarını rulo haline getirdi. Sonra üzerine bıkkın bir şekilde ‘Hiçbir şey’ diye yazdı.” 

 

İyi Yürekli Yaşlı Adamla Güzel Kızın Öyküsü'nde kahramanın yolculuğunu, dönüşümünü anlatmıyor bize Italo Svevo. Oldukça sade bir dille etkileyici bir ruh kazısı yapıyor. Bu ruh kazısından da ciddi, sarsıcı bir modernizm eleştirisi çıkarıp koyuyor önümüze. Hikaye işte biraz da bu yüzden demir leblebi gibi. Yazarın daha önce Türkçeleşen Zeno’nun Bilinci adlı çalışmasını atlayanlar için de şahane bir fırsat. 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Şahane Bir Kitap Yazıları

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.

Ölmek ve gülmek kelimeleri yan yana çok da gelmez. Belki fonetik olarak ya da bir şiirin kafiyesi olduğunda yakalanan uyum kulağa hoş gelse de ölüm ne olursa olsun acı verir insana. Gülecek yanını bulmak zordur ölümün. “Sen adamı öldürürsün” diyerek kahkaha atarken bile güldürmek ve öldürmek aynı cümlede geçti diye kısa süreli bir sarsıntı geçirdiğimiz olur.

Mehmet Akif’in seciyesini en çok şu üç şey inşa etti der Mithat Cemal Kuntay: Kur’anlı ev, pehlivanlı mahalle, müspet ilimli mektep. Bu üç dayanağı anlamak, Türkiye’nin ve şiirin zeminine dair iyi bir fikir verecektir. Akif’te tarih kültürel bir miras değil. O bunu çok erken zamanda anlıyor ve Namık Kemal’in korktuğu varoluş krizinin ortasında kendisini buluyor.

Reenkarnasyon, tarih boyunca birçok coğrafyada bazı farklılaşmalarla olsa da kendisine yer buldu. Dilimize de ruh göçü adıyla aktarılan bu kavram, ruhun bir bedenden diğerine geçerek varlığını sürdürdüğüne dair bir inanç.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.