William Shakespeare’den sonra İngiliz edebiyatının herhalde en tanınmış yazarıdır Charles Dickens. “Oliver Twist”, “Bir Noel Şarkısı”, “Büyük Umutlar” ve “İki Şehrin Hikayesi” ile tanınır en çok. Çünkü 800 sayfadan az olan bir tek bu dört kitabıdır! Charles Dickens’ı Dünya edebiyat sahnesinin başköşesine oturtan ise ilk romanı Mister Pickwick’in Serüvenleri’dir. Türkçeye çevrilmesinin 173 yıl almasının sebebi romanın 800 sayfayı aşmasından mıdır bilemem ama, Dickens’ın yazar olmasında, sonraki hayatında bu romanın ilginç hikayesinin çok büyük etkisi olduğunu biliyorum.
Aslında edebiyat tarihine damgasını vuran yapıtlarından çok daha ilginç, çok daha büyüleyici bir yaşamı vardır Dickens’ın. Yazarlıktan 40 milyon paunt gibi görülmemiş bir servet kazanmasının da bu büyüleyici hayata katkısı vardır. Şöyle ki: Yirmili yaşlarında kısa öykülerden oluşan küçük bir kitabı yayımlanır Charles Dickens’ın, göze çarpmayacak, satmayacak bir ilk kitap. Ancak, dönemin ünlü bir illüstratörü çizimlerini yapacağı yeni kitabına eşlik edecek genç ve tanınmamış bir yazar aradığında hatırlanmasına yol açacak bir ilk kitap… Yayınevinin sahipleri teklifi Dickens’a götürdüklerinde Dickens beklenmedik şartlar ileri sürer: Bir; yazacağı kitabı aylık fasiküller halinde yayımlayacaklar, iki; fasiküllerin kapağı da içi gibi ucuz hamur kağıttan olacak(bu kapak şekline paperback adının verilmesini de öneren Dickens, bu şekilde kağıt ciltli kapağı da icat etmiş oluyordu) ve üç; Dickens hikayeyi iki yıl boyunca uzatabileceği kadar uzatacak.
Her şeye tamam demişti yayınevi sahipleri ama okurlar her ay bu fasikülleri niye alsındı ki? Bu soruya da cevabı hazırdı yazarın, her ay üçüncü fasikülün sonunda hikayeyi öyle bir noktada bırakacaktı, okurlar bir sonraki ayı iple çekeceklerdi. Öyle de oldu. İlk fasiküller basılır basılmaz, İngiltere’de binlerce okur hikayesin devamını okumayı iple çekmeye başladı.
Charles Dickens’ın burada bir icadı daha kendini göstermişti; yazar hikayeyi bu şekilde işlemeye “ertelenmiş gerilim” adını veriyordu. Böylelikle iki yıl boyunca “Mister Pickwick’in Serüvenleri” peynir ekmek gibi satıldı.
İki yılın sonunda okurlar romanın son üç fasikülünü almaya geldiklerinde kitapçılarda romanın bütün halinde ciltli basımını gördüler, dolayısıyla son üç fasikülü almak yerine kitabın tamamını satın aldı pek çoğu.
Devamında, yayımcılar çok ucuza basılmış olan ve çoğu henüz okunurken elde kalan eski fasikülleri kapı kapı dolaşıp topladılar. Topladıkları fasiküllerden de çok satan kitabın ilk basımı olarak bir koleksiyon kitabı yaptılar. Kenarları altın sırmalı, ciltli, çok pahalı bir basım. Sonuç ne oldu? Elbette ki koleksiyon basımı da kapış kapış gitti. Dickens’ın dehası bir romanı tek okura üç kez aldırmış oluyordu. Eminim bu hikayenin üzerine, Dickens’ın 40 milyon paundluk servetinin şaşılacak bir yanı kalmamıştır sizin için. Tabii, onu okumak da nasıl zengin olduğu hakkında bir fikir verebilir size, zira ticari zekasının yanında müthiş yazarlık yeteneğini es geçmek mümkün değildir.
Sonsuza kadar yaşayan “yaşamamış” kahramanlar Gelelim romanın içeriğine, “Mister Pickwick’in Serüvenleri”, Pickwick Kulübü’nün kurucusu Samuel Pickwick ile üç arkadaşının İngiltere’nin çeşitli yerlerine yaptıkları sözde bilimsel gezilerini anlatır. Naif bir budala kıvamındaki kahramanımız Pickwick ve arkadaşları gezileri boyunca İngiltere’den gülünç insan manzaraları çıkarırlar karşımıza. Onların anlamsızlıkları yaşadıkları dönemi aynalar. Pikaresk bir romandır “Mister Pickwick’in Serüvenleri”. 16. yüzyılda ortaya çıkan bu türde, maceracı, serseri, vasıfsız bir kahraman çeşitli kişilerin buyruğuna girer, olmadık yerlerde gezer. Dickens da Pickwick aracılığıyla dönem İngilteresi’ni eleştirmiştir. Karakter bolluğu, ayrıntılar denizi içinde tam bir karnaval havası yaratır yazar ve bu karmaşanın içinden “ertelenmiş gerilim” formülünün de etkisiyle son derece sürükleyici bir hikaye çıkarır.
Dickens’ın tüm diğer kahramanları gibi Samuel Pickwick de kesinlikle gerçekçi bir kahraman değildir. Normal hayatta olamayacak tuhaflıklara sahiptir. Ancak bu Dickens’ın bir yazar olarak bilinçli tercihidir. O, gerçekleri gerçekdışı olanla, absürt olanla göstermeyi tercih etmiştir hep. Ünlü edebiyat eleştirmeni, Charles Dickens uzmanı Elliot Engel’ın da dediği gibi: Dickens’ın yarattığı karakterler sonsuza kadar yaşayacaklardır çünkü aslında hiç yaşamamışlardır…
Fotoğraf: Mister Pickwick kulübe seslenirken (Resimleyen: Harold Copping)
Yeni yorum gönder