Neil Gaiman… Bir e-kitap taraftarı, ilk twit öykülerden birinin yazarı ve yine twitter üzerinden yürütülen “bir kitap, bir şehir” projesinin seçtiği isimlerden biri. Öyle ki bu proje kapsamında geçtiğimiz nisan ayında “Amerikan Tanrıları” adlı kitabını aynı anda milyonlarca kişi okudu. Gaiman hangi zamanda yaşadığını bilen, diğer yandan da zamanın ve gerçekliğin sınırında dolaşmayı seven bir yazar. Çizgi roman (dünyaca ünlü Sandman serisi), fantezi ve bilim kurgu türünde eserler veren Gaiman’ın son romanı Mezarlık Kitabı da bunun göstergelerinden biri. En son Hugo Ödülü’nü alan roman bir büyüme öyküsü; ancak bu defa fantastik kahramanımızın rotası yaşamdan ölüme değil ölümden yaşama doğru uzanıyor…Mezarlık Kitabı beşikten mezara, aradaki hayatı atlayarak geçen bir çocuğun hikayesini anlatıyor.
Adı Nobody Owens. Onu henüz minik bir bebekken tüm ailesinin katledildiği gece tanıyoruz… Ailesini öldüren ‘Jack denen adam”ın elinden mucize eseri kaçarak şehrin eski mezarlığına geldiği gece... Mezarlık onu bir şekilde korumayı başarıyor ve mezarlığın en eski sakinlerinden olan Owens ailesi, henüz yeni ölmüş annesinin hayaletine, bebeklerine bakacaklarına dair söz veriyor. Owenslar, Slaughter Ana, mezarlığın en eskisi Caius Pompeius, mezarlıkta kendine ait bir dikilitaşa sahip olan Josiah Worthington, cadı Liza Hempstock ve daha niceleri, Nobody Owens adını verdikleri bebeğe bakmaya başlıyorlar. Tabii olağanüstü bir koruma eşliğinde: Silas… Ne canlılar ne de ölüler dünyasına ait olan bu gizemli adamın koruması altında büyümeye başlıyor kahramanımız. Ona öncelikle mezarlık ayrıcalığı veriliyor. Böylelikle mezarlık sakinlerini görebilen, mezarlık sınırları içindeki duvarlardan geçebilen, yer altına inebilen bu ciddi gri gözleri, soluk kahverengi saçları olan sakin tabiatlı canlı çocuk, ölümün süzgecinden geçerek yaşama hazırlanıyor. Hazırlık sürecinde neler mi var: Rüya yürüyüşleri, musallat olma incelikleri, görünmezlik, kendini unutturma, cadılarla nasıl iletişim kurulacağı, gulyabani geçitlerini açma tecrübesi ve daha pek çok diğer tarafa ait beceri. Hepsi Nobody Owens için, hepsi Jack denen adamla hesaplaşma günü için…
Yıllar hızla geçiyor, hesap günü yaklaşıyor. Bu arada ister istemez canlılarla da çeşitli iletişim denemeleri oluyor Nobody’nin. Bu denemelerin pek çoğu hüsranla sonuçlansa ve başını belalara soksa da içlerinden birisi onun için özel. Onu çoğu zaman hayalinde yarattığı bir dost zanneden çocukluk arkadaşı Scarlet’le pek çok şey paylaşabiliyor Nobody. Ancak kaderde, iyi niyetle de olsa Nobody’nin Jack denen adamla karşılaşmasına neden olan kişinin Scalet olması yazılı. Bundan sonrası ise yeryüzünü saran gizli bir örgütün kaderine, bu örgüte karşı savaşanların çabalarına kalıyor. Ve tabii bir de Nobody Owens’ın yeteneğine…
Her çocuğun büyümesi için bir mezarlığa ihtiyacı vardır. En azından ruhen. Gaiman bunun farkında olmalı ki bu fantastik büyüme öyküsünün mekanı olarak bir mezarlığı tercih etmiş. Bu mezarlık Nobody gibi bizim de içimizi üşütmüyor, ruhumuzu karartmıyor, aklımızı korkuyla bulandırmıyor. Biz de onun gibi ölümü bilip hissederek ve korkularımızı aşarak yaşama kavuşacağımızı biliyoruz ne de olsa.
Gaiman, yetişkinlere dehşet veren belletilmiş korkuların çocuk bilincine zarar vermediğinin, onu etkilemediğinin, hatta bilakis onu besleyebilme potansiyelinin farkında. Bu büyüme öyküsünün içine bebek yaşta bir çocuğu yerleştirmesi boşuna değil. Bu seçimi ona hikayesinin inandırıcılığının hiçbir noktada sarsılmaması gibi bir kolaylık getiriyor. Temeli Hıristiyan Batı’nın mitlerine, hurafelerine ve batıl inançlarına oturmuş romanın bölümlerinin çoğunun kendi içinde bütünlüğü olan ayrı öyküler gibi okunabilirliğini de söylemeden geçmeyeyim.
Bütün bunlara başarılı kurgusu, yazarın atmosfer yaratmadaki becerisi, kıvrak dili eklenince ortaya son yıllarda yazılmış en eli yüzü düzgün fantastik çalışmalardan biri çıkmış. Fantastik kurgu sevenler, çocuk/gençlik romanı gibi görünüyor demeyip, “Mezarlık Kitabı”na kütüphanelerinde yer açsınlar derim.
Yazar yenilikleri ve teknolojiyi takip ediyor da yayıncısını e-kitap yapan yayınevleri arasında göremiyoruz nedense.
Yeni yorum gönder