Derin bir adaletsizlik duygusunun harekete geçirdiği, o adaletsizlik duygusundan kurtulmak isteyen kadınlar…
Radikal, aşırı, konformizm karşıtı, özgür düşünen kadınlar…
Kuralların var olduğunu bilen ve o kuralların dışında yaşamayı seçmiş kadınlar…
Sadece sıradışı olan, sadece var olan isyankar kadınlar…
Hikayeleri bozup kendi hikayesini yazan kadınlar…
Malalai Joya, Phoolan Devi, Qiu Jin, Vandana Shiva, Emma Goldman, Lucy Parsons, Vera Zasulich, Dame Whina Cooper, Rosa Luxemburg, Sylvia Rivera, Assata Shakur, Anna Mae Aquash, Ani Pachen,…vd.
Devrimci Kadınlar, bir fanzin olarak ortaya çıkmış ve daha sonra kitaplaşmış bir çalışma. Basit bir soru yatıyor bu kitabın temelinde: Bizim kadın ikonlarımız kimler ve neredeler? İşte bu sorunun ekseninde son 150 yılın ana akım ve sol medyasında en çok bilinen 30 kadın devrimcinin imgesini “Che büyüsüyle bezemeyi” amaçlamış. Peki onları, popülerlik batağına saplanmış bir Che büyüsüyle bezemeye çalışmak, kadını erkeğin karşısına koymak iyi bir şey mi, diye soruyoruz kendi kendimize ister istemez. Yanıtı ise çalışmayı hazırlayan Tui Gordon’dan alıyoruz:
“Artık biliyoruz ki, kadınları erkeklerin karşısına koymak verimli hatta mantıklı bir şey değildir. Eğer feminizm tüm cinsler arasında eşitliği savunuyorsa, pek çoğu erkek emsallerinkine benzer felsefeye sahipken, kadın devrimcileri (trans-kadınlar da dahil olmak üzere) seçip ayırmak doğru olabilir mi? Bu, gender imtiyazlarının var olduğuna inanmayan maço anarşistlere bir tepki mi yoksa gerçek bir sohbet konusu mu? Pek çok kamusal durumda hala maskülenin egemen bir konumda olduğu ve feminizm hafife alındığı, görmezden gelindiği ve hor görüldüğü için, bu kitabın sesleri çıkan kadınları değerlendirişi, cinsiyet politikasının mevcut iklimine hala bir meydan okumayı ifade etmektedir.”
Devrimci erkek ikonların karşısına/yanına konmak üzere hazırlanmış gibi görünen Devrimci Kadınlar bir meydan okuma, evet. Çünkü her şeyden önce kadının basit bir şekilde erkekle eşit konum almasından öte, feminizmin daha derin devrimci biçimini savunan kadınları bir araya getiriyor. Peki bir şeyi devrimci kılan nedir? Yeni bir yöneliş, bir altüstlük ve bir şeyleri görme ve yapma tarzımızdaki dönüştürücü, ayaklandırıcı, kışkırtıcı radikal değişim… Çalışmada yer alan kadın aktivistler, eko-feministler, anarşistler, düşünürler bizzat yaşamlarıyla radikal değişimin ve devrimci düşüncenin/hareketin ta kendisi oluyorlar. Dünyanın ve eril düşüncenin kendileri için yazdıkları hikayeyi önce beğenmeyip sonra onu bozup kendilerine yeni bir yaşam hikayesi yazıyorlar. Okumak ve hatırlamak da bu hikayelere dahil olmak gibi, bu etkileyici hikayelerin bir parçası olmak, hikayeyi devam ettirmek gibi. Derin, temiz ve yaşamgücü veren bir nefes almak gibi. Nice 8 Martlara…
* Görsel: Ethem Onur Bilgiç
Yeni yorum gönder