Toplum mu kötüdür, birey mi? Laclos’nun bu soruya cevabı oldukça nettir: Toplum. Yazarın elinde bir de kanıtı vardır: “Tehlikeli İlişkiler”. Üzerine çok konuşulmuş, çok düşünülmüş bu klasik yapıt için, söz konusu sav üzerine yazılmıştır denilemez elbette. Ama Choderlos De Laclos için Tehlikeli İlişkiler’de insan doğasını, onu hiç mi hiç kayırmadan, esirgemeden incelemiş ve en mühimi de toplumun birey üzerinde gerçekleştirdiği ikiyüzlü, kötücül ve faydacı çalışmayı gözler önüne sermiştir denilebilir. “Tehlikeli İlişkiler”i okudukça görürsünüz, roman dönemin sosyal ilişkilerinin ipliğini pazara çıkarır, insan doğasını, onun kötülüğe, entrikaya yatkınlığını, toplumun bu yatkınlığı nasıl beslediğini gösterir. Cinsel arzular ise bu beslenmede katalizör rolü üstlenir. Yine de dayatmacı değildir Laclos, didaktik değil, mitolojik bir evren yaratmıştır. Bu yüzden klasiktir Tehlikeli İlişkiler; yazarı, çatık kaşlı ahlakçı okur tahayyülünün karşısında utanması olmayan arsız bir kahkaha patlatmıştır…
“Tehlikeli İlişkiler” bir mektup romandır. Batıda 17. yüzyıl sonlarına doğru gelişen ve kendini kabul ettiren bu türde, okuru inandırmaya çalışan bir yazar yoktur. Birden fazla kişinin kendi sesleriyle, duyguları ve düşünceleriyle, bakış açılarıyla yazılmış mektuplar vardır. Okur bu çokseslilikten yararlanır, keyfini çıkarır. İşte Tehlikeli İlişkiler’in efsanevi mitolojik kahramanlarını kendi elleriyle yazdıkları bu mektuplardan tanırız biz: Zamanını ayartılması zor kadınları ayartmaya çalışarak, bu çalışmasıyla kendini sosyal çevrede türlü rezaletler, dedikodular yaratmaya vermiş Vikont de Valmont; onun eski sevgilisi yeni sırdaşı-entrikadaşı, insan doğasını entrikalar ekseninde anlamaya çalışan kötülükler prensesi Markiz de Merteuil; Valmont’un aşık olsa da kurban edeceği dindar Madam de Volanges ve diğer kurban aşıklar Cécile ve Şövalye Danceny…
Merteuil ve Vikont, çeşitli intikam arzuları ile tutku, şehvet ve eğlenme isteğinin peşinde yeni kurbanlar bulmuşlardır kendilerine. Vikont, kendini Merteuil’e beğendirmek için dindar güzel Madam de Volanges’i baştan çıkarırken bir yandan da Merteuil’in eski bir hesabını kapatmak adına evlilik arifesindeki 15’lik bakire Cécile’i ayartacak ve hakkında çıkacak dedikodulardan yararlanacaktır. Merteuil ise bu iyilikleri karşılığında Valmont’un düşmanlarından birinin toplumdan dışlanmasını hatta hapse girmesini sağlayacak diğer yandan da Vikont’la yeni bir beraberliğin iznini çıkaracaktır. Valmont ve Mertuil mektuplarla birbirlerini cesaretlendirir, haince akıllar verirler. Markiz de Merteuil’in bu bağlamda insan doğası üzerine sosyal hayatta yaptığı çalışmalar tüyler ürperticidir. Yaptıkları eylemlerin yalnızca sonuçları önemlidir onlar için, yarattıkları etkiler, toplum ve birey üzerindeki yansımaları... Böylelikle kahramanlarımızın kendilerinin de yalanlardan ibaret bir dünyanın mahkumu olduklarını görürüz. Ve güç gösterisi uğruna nasıl birbirlerini, aşklarını ve kendilerini kaybettiklerini…
Sonuç tam bir felakettir elbette. Kötülüklerin kaynağı ve cezalandırıcısı toplum nasıl ki hiç kimseyi esirgemiyorsa Laclos da hiçbir kahramanını esirgememiştir. Vikont de Valmont Danceny ile yaptığı düelloda ölür; Merteuil saygınlığını, güzelliğini ve parasını kaybederek ülkeden kaçmak zorunda kalır; Cécile dost bildikleri tarafından aldatıldığını anlayarak manastıra kapanır; Danceny hem hayallerini hem masumiyetini hem de aşkını yitirmiştir; hikayenin bir numaralı kurbanı Madam de Volanges ise aşk oyununda yenilmesinin üzüntüsüyle büyük bir travma geçirerek hayatını kaybeder…
Roman üzerine düşüncelerini kaleme alan André Malraux’nun da belirttiği gibi,“Tehlikeli İlişkiler bir irade mitolojisidir; ve burada irade ve cinselliğin sürekli karışması en güçlü eylem araçlarıdır.(…) İrade ve cinsellik birbirine karışır, çoğalır, tek bir alan oluşturur çünkü Laclos cinselliği bir baskıya bağlı olmanın çok ötesinde, çok daha şiddetli bir biçimde hisseder, ona göre irade cinsellikten ayrılmaz, tersine erotik alanının temellerinden birini oluşturur. Oyunun son elebaşısının bir kadın olması rastlantı değildir belki de…”
Bu gizli başyapıtı yıllar sonra yeniden keşfetmek, sanırım her okur için büyük bir keyif olacaktır…
Yeni yorum gönder