Nurdan Gürbilek, son çalışması “Benden Önce Bir Başkası”nda, Kafka’nın böceğinin izini sürer. Onu önce, Kafka’nın da okuduğunu bildiği, Dostoyevski’de arar, bulur. Dostoyevski’nin romanlarında kımıldayan böcek imgesini, özellikle de “Budala”da en belirgin haliyle tespit eder: “ …mecaz burada hem insanın bir böcek gibi ezilebilirliğini hem onu ezen örümcek görünümlü talihi, hem böcek ezikliğini hem dev örümcek hunharlığını aynı anda kendinde toplamış gibidir”. Dostoyevski’de böcek: Rüya mecazlarını andıran daha kararsız, buna rağmen daha tekinsiz bir imgedir... Kafka’ya gelindiğindeyse böcekliğin artık bir yazgıya dönüştüğünü tespit eder Gürbilek. Kafka, ‘Dostoyevski’nin lanet yağdırırken bile oyunu sürdüren böceksi kahramanlarının geride kaldığı an’ demektir. Peki Kafka’nın böceği ilk ne vakit ortaya çıkmıştır derseniz, hemen söyleyeyim, elbetteki “Taşrada Düğün Hazırlıkları”nda...
“Taşrada Düğün Hazırlıkları”, bir novelladan, bir kısa romandan ziyade büyük ihtimalle, bir roman hazırlığı… O nedenle kimileri için Kafka’nın en sıkıcı çalışmasıyken özellikle kafasını kurguya, 19. yüzyıl romanına takmış kimileri içinse okuması en keyifli, en esin verici çalışması. Bu, sayfaları bir hayli eksik, topu topu üç elyazması metinde Kafka’nın çiçeği burnunda bir yazar olarak romanı teknik açıdan ele alışını, en mühimi de şu meşhur böcek imgesinin ortaya çıktığı ilk anı görürüz.
Alem buysa böcek benim
Kahramanımız Eduard Raban, dairedeki işinden çıkar ve taşrada yapılacak düğün hazırlıkları için yola düşer. Gideceğini bilmekle beraber, gitmekle kalmak arasındadır Raban, müstakbel eşinin güzel olduğu söylenen gözlerini düşünür, güzel göz ne demektir, bilemez, evlenmek zorunda hissetmektedir kendini ama bunu isteyip istemediğinden emin değildir. Yolculuğu sanayi devriminin simgesi trende, istasyonlarda, yolcular arasında geçer. Yolcular arasında gözüne çarpan, iki genç pazarlamacıdır; patronlarının dediğini yapmak, şehirden şehre geçmek, insandan insana dert anlatmak zorunda olan pazarlamacılar, tıpkı kendisine benzemektedirler. Hep çalışmak zorunda olduğunu bildiği halde çalışması gerekmeyen, taşradaki sıkıcı düğün hazırlıklarıyla uğraşmayacağı bir hayatın hayalini kurar Raban, ancak bu hayalde çalışmayan rahat bir insan değil, olsa olsa bir mayısböceğidir. Bu işlerden azade bir tür ikizi olduğu hayalidir bu: “Köye gitmem, buna gerek yok, giyinmiş gövdemi yollarım, olu biter(…) Bunlar olup biterken ben yatağımda dinleniyor olacağım, sarıya çalan battaniyeme sarınmış, aralık duran kapıdan gelen güzel esintiyi hissederek. Dışarıdaki yoldan arabalar ve insanlar yavaşça geçecekler, çünkü ben düşler görüyor olacağım. Yatağımda yatarken, sanırım, kocaman bir böceğe, geyikböceğine ya da mayısböceğine dönüşeceğim.”
“Taşrada Düğün Hazırlıkları”nda Kafka bize, kahramanının böcekliği benimsemesinin temelinde, yaşamla çalışmayı tam anlamıyla iç içe geçiren sanayi devrimiyle burjuva yaşamının dışında kalabilme arzusunun yattığını söyler gibidir. Sistemin dışında kalabilmek için, babadan ve patrondan uzaklaşabilmek için, “dikeylik emreden yasadan kurtulabilmek için”, oyunun dışına çıkabilmek için, ancak ve ancak bir böcek olunabilir.
Porno ve Kafka mı?!
Elimdeki şahane kitapta, yalnızca kırk sayfa kadar tutuyor “Taşrada Düğün Hazırlıkları”. Devamında ise Kafka’nın Max Brod’la ortaklaşa kaleme aldıkları bir roman girişimi olan “Richard ve Samuel” ve hepsine ek olarak son zamanlarda epeyce ses getiren, hatta edebiyat dünyasında küçük çaplı bir kıyametin kopmasına sebep olan taze tartışma konusu : “Kafka ve Pornografi” yer alıyor. M. Kamil Utku, önemli Kafka uzmanlarından biri olan James Hawes’ın Avrupa’da “Excavating Kafka- Kafka Kazısı”, Amerika’da ve Türkiye’de ise “Hayatınızı Mahvetmeden Önce Neden Kafka Okumalısınız?” adıyla yayımlanan 2008 tarihli çalışmasında yer alan ilginç bir iddiayı diğer eleştiriler ve araştırmalar ışığında ele almış. Buna göre Hawes, Kafka’nın Amethyst ve Opal adlı pornografik dergilere abone olduğunu söylüyor, kimi araştırmacılar buna tamamen karşı çıkarken kimileri de, bunun zaten bilindiğini ve söz konusu bilginin Kafka’ya dair farklı bir yargı oluşturmamızı gerektirmediğini belirtiyor. Sonuç, yine Kafka üzerinden yaratılan hararetli bir tartışma ortamı…
Anlaşılan o ki, Kafka’yı anlamaya çalışmaktan vazgeçmemiz için ancak bu düzenin kökünden değişmesi gerekiyor, değişmek-değiştirmek içinse hala Kafka okumak…
Tarihsel gelişimi oyalsdı daha da iyi olurdu ama bu kadar da konuyu ayrıntılı olarak ele almanız harika olmuş.
Yeni yorum gönder