Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

   

Şahane Bir Kitap


Şahane Bir Kitap

Sonsuz olasılıklar evreninde




Toplam oy: 931
Andrew Crumey
Metis Yayınları
Tesadüfler ne anlama gelir ya paralel evrenler? Mobius Dick son zamanlarda etrafımızı saran kuantum fiziği-edebiyat birleşmesi modası içinde en dikkate değer romanlardan biri.

C. G. Jung, psikanalizin babası olma yolunda yürüdüğü sıralarda bir rüya görür; rüyasında bir yalıçapkını vardır. Onun yaşadığı yerde nadir görünen bir kuş türüdür bu. Uyandıktan hemen sonra çıktığı yürüyüşte ayaklarının dibinde bulduğu ölü yalıçapkını her ne kadar bir tesadüften ibaret gibi gözükse de dünya tarihine “senkronite” kavramı olarak geçecektir. Gelecekteki keşif geçmişteki rüyaya sebep olmuştur çünkü Jung’a göre. Gerçeklik algısı ve gerçeklik deneyimi sonsuz olasılıklar evreninde bitmeyecek bir tartışmanın odağına yerleşmiştir…

 

Gerçeklik algısı ve olasılıkların büyüleyiciliği… İskoçyalı yazar ve teorik fizik doktoru Andrew Crumey’nin elinde etkileyici bir tür bilimkurguya ve aynı anda postmodern bir anlatıya dönüşmüş. Yazarın çıkış noktası büyü deyince artık aklımıza gelen ilk şey olan kuantum fiziği elbette. Kuantum fiziğinin gündelik hayatlarımıza, gerçeklik algılarımıza aheste aheste nüfus edişini bekleyen 21. yüzyıl insanının gelecek tahayyülleri ve bu tahayyüllerle iç içe geçmeye başlayan geçmiş algıları… Hepsi “Mobius Dick”in kurgusal arka planını temsil ediyor. Kahramanımız John Ringer bir fizik profesörü. Bir gün k-fon’una gelen gizemli bir mesajla hayatının akışı tamamen değişiyor: “Beni ara: H” Ringer’e göre bu mesaj eski sevgilisi Helen’den gelmiş olabilir. Kahramanımız kısa sürede bu gizemli mesajın ve Helen’ın peşine düşüyor.

 

Ancak Ringer’ın ele geçirdiği her ipucu Helen’dan ziyade öteki benliğini bulma yolunda karmaşık bir adımdan öteye pek geçemeyecek gibi. Üstelik işin içine tesadüflerle birbirine bağlı pek çok hikaye, pek çok kahraman daha karışacak. Ölümün ve deliliğin pençesinde son eserini vermeye çalışan ünlü besteci Schumann; İsviçre Alpleri’ndeki bir verem kliniğine giden bir adamı anlatan “Büyülü Dağ”ı yazan ve bu romanla Nobel Ödülü’nü alan Thomas Mann; aynı yıl bir Noel zamanı İsviçre Alpleri’ndeki bir verem kliniğine gidip kuantum mekaniğinin temel kuralını bulan ve Nobel ödülünü alan Schrödinger gibi ünlü kahramanlar… Ve basit gibi görünüp git gide karmaşıklaşan olaylar dizisi…

 

Parçacıklar ve dalgalar

 

Tesadüfler ne anlama gelir ya paralel evrenler? Tarihin bütün okları yazarımız gibi bizi de 1920’lere gönderir. Hatta tüm insanlığın evrendeki her şeyin parçacıklardan mı yoksa dalgalardan mı oluştuğunu bilmek istediği 1925 yılına. Bu yılın baharı arka arkaya iki, daha doğrusu tek bir keşfe sahne olur; önce Heisenberg, rasgele kuantum sıçramaları yapan parçacıklarla ilgili bir teori geliştirir. Birkaç ay sonra ise Schrödinger her şeyin dalgalardan oluştuğunu keşfeder. İlginç olan ikisinin de doğru olmasıdır. Her şey parçacıklardan ve aynı zamanda dalgalardan oluşur. “Doğaya dair iki farklı yorum: İki paralele hikaye”dir bu. Dünyanın dalgalardan veya parçacıklardan değil, kişinin zevkine göre ikili olarak da görülebilecek şeylerden oluştuğuna dair verilen karar; “Mobius Dick”in de roman içinde roman içinde roman formatında yazılmasının, kahramanlarının aynı anda paralel evrenlerde farklı hayatlar yaşayıp, bu hayatların birbirinin içine geçmesinin sebebi.

 

Romanın bilimkurgu tadında ilerlemesini sağlayan en önemli etken kahramanımız Ringer’ın tüm gerçeklik ve zaman algısını değiştirerek, evreni sarsacak hatta dünyayı yok edecek kuvvette bir icadı keşfedip yok etmeye çalışması. Paralel evrenleri birbirine kesiştiren bu kuantum teknolojisinin yakıcı pençelerinde zaman ve delilik var... Ringer bazen Helen, bazen Clara çoğu kez de Laura olan kadınla birlikte gerçekliğe dönme mücadelesi verirken, öteki benliğiyle yüzleşmek durumunda...

 

Doğrusu sonlara doğru iyiden iyiye dağılacakmış gibi görünen kahramanlarını ve kurgusunu son derece başarılı bir şekilde toparlamayı, etkileyici bir son kaleme almayı başarıyor Andrew Crumey. “Mobius Dick” için özellikle bu bağlamda son zamanlarda etrafımızı saran kuantum fiziği-edebiyat birleşmesi modası içinde kaleme alınmış en dikkate değer romanlardan biri diyebilirim. 
 
 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Şahane Bir Kitap Yazıları

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.

Ölmek ve gülmek kelimeleri yan yana çok da gelmez. Belki fonetik olarak ya da bir şiirin kafiyesi olduğunda yakalanan uyum kulağa hoş gelse de ölüm ne olursa olsun acı verir insana. Gülecek yanını bulmak zordur ölümün. “Sen adamı öldürürsün” diyerek kahkaha atarken bile güldürmek ve öldürmek aynı cümlede geçti diye kısa süreli bir sarsıntı geçirdiğimiz olur.

Mehmet Akif’in seciyesini en çok şu üç şey inşa etti der Mithat Cemal Kuntay: Kur’anlı ev, pehlivanlı mahalle, müspet ilimli mektep. Bu üç dayanağı anlamak, Türkiye’nin ve şiirin zeminine dair iyi bir fikir verecektir. Akif’te tarih kültürel bir miras değil. O bunu çok erken zamanda anlıyor ve Namık Kemal’in korktuğu varoluş krizinin ortasında kendisini buluyor.

Reenkarnasyon, tarih boyunca birçok coğrafyada bazı farklılaşmalarla olsa da kendisine yer buldu. Dilimize de ruh göçü adıyla aktarılan bu kavram, ruhun bir bedenden diğerine geçerek varlığını sürdürdüğüne dair bir inanç.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.