Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

   

Şahane Bir Kitap


Şahane Bir Kitap

"Susanlara hiçbir şey sormayınız!"*




Toplam oy: 1212
Sıddık Akbayır
Artshop Yayıncılık

Birkaç gündür elimden bırakamadığım, okuya okuya bitiremediğim bir kitap var. idefix'in bu yeni köşesinin ilk misafiri o oldu. Bu tesadüfe çok sevindim. Edebiyatımızla ilgili, pek örneği olmayan bir arşiv çalışması. Ancak yazarının deyişi ile "portrelerin, ilkin 'yazınsal bir metin' niteliği"ne sahip olması için kaleme alınmış ve bunu da başarabilmiş çok değerli bir kitap.

Bu, Sıddık Akbayır'ın 2006'da Edebiyat Karın Doyurmaz Çay İçirir adıyla basılan kitabının Artshop Yayıncılık'tan yeni bir isimle çıkan yeni baskısı: Bir Fotoğrafınız da Bende Kalmış.

İlk bölüm olan 'Edebiyat Dünyasından Portreler'de Türkçe edebiyatın 17 önemli ismi yer alıyor. 7 kötü adamla başlayan sinema dünyası, Üç Kartpostal: Türkân Şoray, Arzu Okay ve Müjde Ar ile devam edip Yıldırım Önal ve Tuncel Kurtiz ile sonlanıyor. Kitabın üçüncü bölümü ise edebiyat dostlarına sürpriz olsun.
 
Aralarında Ece Ayhan, Nilgün Marmara, Oğuz Atay, Tezer Özlü, Cahit Zarifoğlu, Murathan Mungan, Nevzat Çelik gibi isimlerin olduğu 17 edebiyatçımızın kendi eserleri ve haklarında yazılanlardan yola çıkılarak hazırlanan ve adeta her birisi için onların yazınsal dünyaları ile özdeşleşmeye çalışılarak yaratılmış metinler, bu isimlerin varoluş ve yaratım serüvenlerine paralel olarak insanı kimi zaman kahkalarla güldürüyor, kimi zaman da hüzünlendiriyor. Daha önce dergilerde tek tek çıkan bu portrelerin seçimini Akbayır'ın deyişiyle 'kimi zaman söz aldığı(m) mecralar, kimi zaman da rastlantılar' belirlemiş. Bu yüzden neden bu 17 sanatçı sorusu pek yerinde bir soru değil. Ayrıca yapılan arşiv taramasının, onun üzerine bu metinleri yaratmak için gereken emeğin yoğunluğu düşünülünce bize sadece saygı ve beğeni ile selam durmak düşüyor.

Hüzünle neşe arasında salınılan bu okuma serüveninden sevdiğimiz yazarlarla ilgili belki de şimdiye kadar yazılmış olan tüm detayları öğrenmek mümkün. Eserlerine yönelik olumlu, olumsuz eleştiriler, kişilik özellikleri ve hayatlarının kritik aşamaları... Cezmi Ersöz'ün Nilgün Marmara'ya yazdığı ve sonra zarfını kendisinin açmak zorunda kaldığı mektubu ; Necatigil'in odası, eşyaları; Oğuz Atay'ın çektiği kısa film (maalesef akıbeti hakkında bilgi yok); Edip Cansever'in belki de şiirlerini borçlu olduğumuz Kapalıçarşı yangını ve ortağı Mösyö Jak; Can Yücel'in Leman maceraları; Sezai Koç'un Mona Rosa'sının hikâyesi ve daha neler neler.

Fakat endişe buyurmayınız, ilginizi çekmek için listelediğim bu birkaç örnek sizi yanıltmasın; kitabımız popüler endişelerle kaleme alınmış ve bu maceralar üzerinden prim yapmak amacını taşıyan ucuz bir çalışma değil. Has bir edebiyat aşığının, uzmanının özgün bir eseri. Bu kitabın orta öğretimde okutulduğu bir Türkiye ne kadar farklı olurdu diye düşünmeden edemiyor insan. Bugün için eğitim sistemimizi zifiri bir karanlık kaplamış olsa da, umut etmek ve umutlar doğrultusunda düşünmek, üretmek gerekiyor. Eğer edebiyatı seviyorsanız bugünlerde kendinize ya da genç, yaşlı eşinize, dostunuza vereceğiniz en değerli armağan bu kitap olacaktır. Kendinizi ve sevdiklerinizi bu çok nadide insanların dünyasında Akbayır'ın rehberliğinde yapacağınız bir olağanüstü geziden mahrum bırakmayınız.

Sıddık Akbayır'a bu eser için tekrar teşekkürlerimizi sunar ve daha nicelerini beklerken, artshop yayıncılığa bizi yanlış anlamayacaklarını ümit ederek bir kaç eleştirimizi iletmek istiyoruz. İç sayfalardaki fotoğraf baskılarının fotokopi kalitesinde olması eğer özel bir tercih değilse, kitabın kapağının güzelliğinin yanında olumsuz bir nokta olarak göze çarpıyor. Tahminim Sıddık Bey'in kişisel arşivi kullanılıp, profesyonel bir çalışma yapılamadığı için bu sonucun ortaya çıktığı yönünde. Öte yandan hatırı sayılır miktarda dizgi yanlışı ve font farklılıkları bulunuyor. Umarız kitap çok satar, yeni baskılarını yapmak gerekir de, özellikle ve en azından dizgi ve font hatalarından arınmış biçimi ile içeriğine layık bir hale gelir.


* Behçet Necatigil

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Şahane Bir Kitap Yazıları

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.

Ölmek ve gülmek kelimeleri yan yana çok da gelmez. Belki fonetik olarak ya da bir şiirin kafiyesi olduğunda yakalanan uyum kulağa hoş gelse de ölüm ne olursa olsun acı verir insana. Gülecek yanını bulmak zordur ölümün. “Sen adamı öldürürsün” diyerek kahkaha atarken bile güldürmek ve öldürmek aynı cümlede geçti diye kısa süreli bir sarsıntı geçirdiğimiz olur.

Mehmet Akif’in seciyesini en çok şu üç şey inşa etti der Mithat Cemal Kuntay: Kur’anlı ev, pehlivanlı mahalle, müspet ilimli mektep. Bu üç dayanağı anlamak, Türkiye’nin ve şiirin zeminine dair iyi bir fikir verecektir. Akif’te tarih kültürel bir miras değil. O bunu çok erken zamanda anlıyor ve Namık Kemal’in korktuğu varoluş krizinin ortasında kendisini buluyor.

Reenkarnasyon, tarih boyunca birçok coğrafyada bazı farklılaşmalarla olsa da kendisine yer buldu. Dilimize de ruh göçü adıyla aktarılan bu kavram, ruhun bir bedenden diğerine geçerek varlığını sürdürdüğüne dair bir inanç.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.