Eleştiri Arşivi
Eleştiri
//php print_r ($fields); ?>
Spor muhabirliği yaparak başlamıştım metin yayınlamaya. Fenerbahçe’yle ilgili bir haber yazmıştım, ilk imzamı orada gördüm. O gazete sayfasını çerçevelettim, hâlâ saklarım. Farklı konularda yazılar yazsam da aslında üç aşağı beş yukarı aynı konular arasında gidip geliyorum. Bilmediğim hiçbir konuda da yazmamaya çalışıyorum.
//php print_r ($fields); ?>
-Queensryche / Lady Jane eşlik edebilir bu yazıya-
//php print_r ($fields); ?>
Hayranı olduğum, yarattığı “Oulipo” akımıyla edebiyat alanında yepyeni ve oldukça da neşeli bir sayfa açan şair ve yazar Raymond Queneau’nun dilimize Tahsin Yücel tarafından kazandırılan Zazie Metroda romanını bilir misiniz? (Bence bilmelisiniz!) Annesi, küçük Zazie’yi birkaç günlüğüne Paris’e, dayısının yanına getirir.
//php print_r ($fields); ?>
Başka bir şey için olmasa da yazmak için daha uygun bir zaman olamazdı sanırım! Hiçbir bahaneye sığınmadan “Hayatım roman olur” mu diyordun, belki de “harika!” bir fikrin vardı… Tam zamanı… Öyle ya, hâlâ evdeyiz, değil mi? Ama işte herkesin bir yazma ritüeli var, sırf evde olmak yeterli gelmeyebilir. “Büyük” yazarların ilham için yaptıklarını ya da çalışma ritüellerini duymuşsundur.
//php print_r ($fields); ?>
“Neyi kaybetmişlerdi? Farkında olmadan eski anıları konuşmak onlara iyi gelmemişti. Keyifle anlattıkları anılar bilmeden boğazlarında düğümlenmişti. Hiç yokmuş gibi yaşamak kolaydı. Her ikisi de geçmişle yüzleşmek istemiyordu. Çözümü, hiç olmamış gibi davranmak, duymamak, hissetmemekti.”
//php print_r ($fields); ?>
Akif Emre son dönem İslamcılığının en müstesna isimlerinden biridir. Yaşadığı tarih diliminde İslamcılığın modernleşme, selefileşme ve muhafazakarlaşma eğilimlerine rağmen o duruşunu ve tavrını yitirmeyen, İslamcılığı bir hafıza, dil, hayat nizamı ve dünya görüşü bağlamında bütünlük ve süreklilik ilkeleri ile sürekli gündemde tutan insandır.
//php print_r ($fields); ?>
Macera deyince ilk akla gelen yazarlardan biri Joseph Conrad, hiç kuşkusuz. Józef Teodor Konrad Korzeniowski adıyla Polonya’da doğan Conrad çocukluğundan beri denizci olmayı hayal ediyormuş. Annesiyle babası öldükten sonra amcasıyla birlikte Avrupa’ya gitmiş, 1874 yılında da Marsilya’dan kalkacak bir gemiye miço olarak yazılmış.
//php print_r ($fields); ?>
Kâğıthane köyünde hiç kitapçı yok. Her zaman takım elbise giyen Bahri Bey züccaciye işini bırakıp gazete bayii açtı. Ona gelen yayınların tamamı çizgi romanlardan oluşuyor. Sonradan bir tane dergi geldiğini öğreniyorum. Geldiği gibi geri gidiyormuş. Artık her ay düzenli olarak aldığım bir dergi var: Türk Edebiyatı. Önce şiirleri okuyorum.
//php print_r ($fields); ?>
Klasik kelimesinin ne anlama geldiğinden ziyade bizde klasiğin olup-olmaması mevzuunu tartışmışız anladığım kadarıyla.
//php print_r ($fields); ?>
Tamam, bir yılı daha geri bıraktık ama ne değişti hayatımızda? Zaman kavramı önemini yitirmiş gibi… Pandemi nedeniyle doğal olarak uygulanan yasaklarla zaten kımıldayamıyorduk yine kımıldayamıyoruz. Sıkıştık kaldık. Bu yıl acaba 2020’nin tekrarı gibi mi olacak? Tam da Alice Harikalar Diyarında’ki; Şapkacı, Mart Tavşanı ve Fındık Faresi gibi Zaman’ı mı kızdırdık yoksa!