Eleştiri Arşivi
Eleştiri
//php print_r ($fields); ?>
Balkanlar, başka bir deyişle Doğu Avrupa (ya da Bulgar yazar Miroslav Penkov’un kitabının adından esinle söylersek “Batının Doğusu”) tarih kitaplarında ve haritada kapladığı yer bir yana edebiyatçıların hikayelerine de sıklıkla giriyor. Üstelik sadece o coğrafyanın yazarları ve sanatçıları değil, çok uzaklardan gelenler de bu topraklardan ilham alıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Melih Cevdet Anday –hikaye, oyun, roman, deneme, şiir gibi– yazının her türünde eser vermiş bir yazar, şair... Suçumuz Edebiyat kitabı da onun edebiyat yazılarında odaklanmış bir eser. (Anday'ın kitapları bir süredir Yalçın Armağan'ın editörlüğünde bizlerle buluşuyor.
//php print_r ($fields); ?>
Edgar Allan Poe ile birlikte çağdaş korku edebiyatının üzerinde en çok etki bırakan iki yazardan biri olan H. P. Lovecraft’ın, ölümünün 80. yılını geride bırakırken, Poe’ya kıyasla özel hayatı hakkında daha fazla bilgiye sahip olduğumuz bu usta kalemin etkilerinin hangi noktalara uzandığını özellikle son zamanlarda daha fazla görür olduk.
//php print_r ($fields); ?>
Türkçeye Eva dışında –en azından şimdilik– hiçbir metni çevrilmeyen Ersi Sotiropoulos, Yunanistan’ın gözde yazarlarından. Hem evrensel öğelere hem de Yunanistan kültürüne kitaplarında hayli yer veren bir isim; ayrıca, eğitimini aldığı felsefe ve kültürel antropolojinin izlerine de sıklıkla rastlanıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Murakami'nin Türkçedeki son öyküsü Fırın Saldırısı, Murakami sevenleri sevindireceğe benziyor. Müellifin aynı tema üzerinde farklı zamanlarda yazdığı iki öyküden ve öyküye eşlik eden harika illüstrasyonlardan müteşekkil olan bu kitap, yalnız Murakami'yi halihazırda takip edenler değil, yazarın geniş külliyatına başlamaktan çekinenler için de ilgi çekici bir okuma vaat ediyor.
//php print_r ($fields); ?>
Bütün kitapların harf üzerine harf eklenerek yazıldığı bilinir. Yazılan her cümle, o kurgu eserde bir gerçeklik yaratır; olanlar ve olacak olanlar kağıda dökülür.
//php print_r ($fields); ?>
Hikaye anlatıcılığına kafa yoran, hikayenin edebiyatın türcü doğasının ötesinde, gündelik hayatın tam da ortasındaki esaslı yeri üzerine düşünen her türlü esere merakım büyük. Hikaye olmasaydı, dünya nasıl bir yer olurdu? Yeryüzünde cereyan eden herhangi bir şey, hikaye edilmeseydi neye benzerdi?
//php print_r ($fields); ?>
Kendinizden emin olarak aldığınız hayati bir kararın eşiğinde, sizi o kararı almaya iten geçmişinizin bambaşka bir gerçekliğe sahip olduğunu öğrendiğinizi düşünün. Üstelik bu gerçekliği bir türlü aslına ulaştıramıyorsunuz, çünkü bilinciniz, size oynadığı oyunlarla onu sürekli değiştiriyor... Hâlâ aynı kararı alır mıydınız?
//php print_r ($fields); ?>
Kahraman Kara yirmi dokuz yaşında; çevirmen, bir yandan editörlük ve redaktörlük de yapıyor. Tarlabaşı’nda yaşıyor. Liste hazırlama hastalığından mustarip Kahraman Kara’nın günleri senelerdir uğraşmakta olduğu “İstanbul Kitabı” için çalışarak geçiyor. Reklam yazarı sevgilisi Elif’le, iş çıkışı buluşup yemek yiyip film izledikleri, pek de tutkulu olmayan bir ilişkileri var.
//php print_r ($fields); ?>
Bir zamanlar yazarların, karakterlerinin yaşamlarını başından sonuna kurgulamakta daha rahat oldukları söylenebilir; diğer bir deyişle, önceden fazla örneği olmadığı için, daha rahat uydurabiliyorlardı! Zamanla çok fazla kitap birikti ve tekrara düşmek istemeyen yazarlar, birtakım oyunlarla daha sanatsal ve şatafatlı metinler ortaya çıkartmak istediler.