Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

En çok okunanlar  

Eleştiri


Aynadaki kadın, korkunç güzel

Yakın tarihli kitaplarda, dili, ritim oluşturacak şekilde kullanmak ve yaşanmış bir hikayeyi kurguyla birleştirerek korkutucu bir atmosfer yaratmak popüler hale geldi. Türk yazarlarda bu durum, biçimci gelenekle ya da yapıbozum teknikleriyle kol kola ilerlerken, çeviri edebiyatta bu tekniklerin kullanımı biraz çiğ kalıyor gibi görünüyor.


DündenYarına // Sevgi Soysal’ın TRT Günleri

Türkçenin büyük yazarlarının külliyatlarını tamamlamak, gerek edebiyat tarihimiz gerekse eleştiri tarihimiz içerisindeki topyekûn yerini belirlemek zaruri bir iş olarak duruyor bugünlerde...


Müzik // Çılgın/Hüzünlü

Bojangles’ı Beklerken bir roman. İlk bilinmesi gereken bu. İkincisi, “Mr. Bojangles”ın Nina Simone’la anılan bir şarkı olduğu (Tabii Nina Simone’u bilmek ya da dinlemek, bu romanı bilmekten ya da okumaktan daha önemli). Üçüncüsü ise, bu romanın çok güzel bir aşk romanı olduğu. Güzel, çılgın ve dokunaklı... Yine de bu yazı burada bitmeyecek, biraz daha devam edecek.

 


Göle bırakılan taşlar

Tarihçi Ahmet Refik, 1918'de yazdığı yolculuk günlüğüne Hatıralar ve Tahassüsler adını verir. Bizde, edebi bir form olarak günlük tutmanın, biraz daha şekil değiştirerek deneme yazmanın tarihi pek gerilere gitmez. Edebiyat tarihimizde de bu yolu tutanların sayıca az oluşunda üzülüp eseflenecek pek çok şey vardır.


BirKlasik // Aylaklığa övgü

Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından birisi olan John Steinbeck, 27 Şubat 1902’de Salinas’ta, göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Stanford Üniversitesi’nde okudu ama mezun olamadı. New York’ta gazetecilik kariyeri yapmak istiyordu ama gazetecilikte de umduğunu bulamadı. Salinas’a geri dönmek zorunda kaldı. Yazma tutkusu hep vardı Steinbeck’in.


BaşkaDünyalar // Fantastiğin tılsımı

“Gelecek öykülerin yazarı şu anda telaşlı bir sevinç içinde çalışmasına başlıyor.


Yazarın adaleti

Ayşe Erbulak’ın yakın bir zaman önce çıkan son romanı Cinayet Sınıfı Başkanı, çocukluklarında büyük travmalar yaşamış ve bunu aşamamış ve hayatlarını da bu unut(a)mayışın üzerine kurmuş üç kişinin hikayesi; tabii, her şeyin üstünü örten bir cinayetin söz konunu olduğunu da ekleyelim...


Kalbe giden yol

Altı çizilen anlar, üstü karalanan anılar hep o durumun içindeki detaylarla özdeşir; kokular, renkler, hareketler, sesler… Hafızamızda yer eden tüm hikayeler kendi ayrıntılarını taşır. Yemek de o ayrıntıların belki de en önemlilerinden biri. Üstelik yalnızca hikayeye değil, hikayede geçen önemli/önemsiz karakterlere de bir anlam, hafızaya kazınacak bir özellik ekler.


Üzüntüyle değil, öfkeyle yaşamak

Dünya dönmeye devam ettikçe bazı kelimelerin insanın yüreğine koyduğu o sızı asla bitmeyecek; bugün bile dilimizde acısıyla duran o kelimelerden biri “sürgün.” Gidilen yer, insanın hayatını devam ettirdiği koşullar, kurduğu düzen, başına gelen iyi şeyler, peşi sıra yürüyen şans, her şeyin yolunda gittiğini ve artık hayatın iyi ve stabil olduğunu düşünsek dahi sürgün, sürgündür.


Sokrates okumamızı neden istemiyordu?

Thomas Mann, alfabenin doğuşuna ilişkin “Kanun” adlı kısa hikayesinde anlatıyor: Tanrı, Musa’dan 10 emrini dünyadaki her insanın anlayabileceği biçimde iki tablete oymasını ister. Fakat Musa işin içinden bir türlü çıkamaz; Mısır’da ve Akdeniz bölgesinde kullanılan semboller, emirleri aktarma konusunda yetersiz kalmaktadır çünkü.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.