Arşivi
// En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Tarih de, felsefe sözü de sizi yıldırıp gözünüzü korkutmasın, içinde bulunduğumuz zamanı bir nebze de olsa anlamlandırabilme yolunda önümüzde açılan aydınlık kapılardan birine adım atmışçasına okuyorum “20.Yüzyıl Felsefe Tarihi”ni.
//php print_r ($fields); ?>
Yaşam öykülerini oldum olası sevmem. Gerçeklik ve samimiyet duygusu baskın olsun diye kurguyu feda ederler ya hep, işte ondan. Oysa yaşam kurgunun kendisidir, hele ki kaleme alınanlar. Ya da en basitinden şöyle sorayım: Anıların şahsi kurgularımız olmadığını kim söyleyebilir? İş ki yazarken ve anlatılırken bu göz ardı edilmesin. Kupkuru bir narsisizme kurban olunmasın.
//php print_r ($fields); ?>
Son günlerde, bütün okumalarım bir yana, 1050 sayfalık oldukça hacimli bir sözlüğü karıştırır oldum: Folklor ve Mitoloji Sözlüğü...
//php print_r ($fields); ?>
Haworth kasabası… Dik bir yamacın üzerinde, kimsenin ziyaret etmek istemeyeceği kadar yalnız, küçük, korkutucu derecede sevimsiz. Hele kilisenin tam arkasında bulunan derme çatma papaz evi… Perdeleri hep sımsıkı kapalı, içeride bir ailenin yaşadığına dair herhangi bir ipucundan yoksun, tekinsiz… Oysa öyle değil.
//php print_r ($fields); ?>
Bir tartışmadır almış yürümüş ecnebi okur-yazar çevrelerinde. Romantik aşk kitapları kadınlara zarar mı veriyor (Sabitfikir 03.06.11 tarihli haber) diye, ilk bakışta sade suya tirit gibi görünen bir soru-iddia ortaya atılmış.
//php print_r ($fields); ?>
Değil mi ki 2013, çocuk kitaplarını yasaklama talepleriyle geldi, ona kim hoş geldin diyebilir ki… En azından ben demem, diyemem… Benim çocukluğum, çocukluğumda okuduğum kitaplardır çünkü. Tesadüfen karşıma çıkmış ya da benim için alınmış, kütüphanenin kıyısında köşesinde unutulmuş ya da nice arkadaşın elinden geçe geçe bana ulaşmış kitaplardır.
//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz günlerde Gülenay Börekçi, Egoist Okur adlı blogunda safiyane sormuş; çok satmanın bir formülü var mıdır acaba diye?
//php print_r ($fields); ?>
Evet Dan Brown yazdı, bir best ve longseller daha, kutlu olsun! Ocak 2013’te adını açıkladı yazar kendi web sitesinde kutlu eserinin, sonra şubatta kitabın kapağını gösterdi bizlere. Sonra “Tapınakçı Cehennemi: İsyanın Şövalyeleri” adlı kitap zaten yardımcı kitap olarak daha önceden bildirilmiş ve basılmıştı.
//php print_r ($fields); ?>
Nobel Edebiyat Ödülü jürisi malum, her yıl bir bombanın pimini çekip bırakır ortaya, gider. Toz duman içinde, biz edebiyatsever fanilere tartışıp durmak kalır. Yarım yıl yetecek bir edebiyat tartışmasıdır bu, dile kolay. E, bu yıl da kural değişmiyor. “Murakamiseverler” pek mahzun; önceki yıl, bir önceki yıl falan derken, iyiden iyiye isyana kestiler.
//php print_r ($fields); ?>
Hiç unutmam yıllardan 1994. Günlerden, Orhan Pamuk'un Yeni Hayat'ının yayımlandığı ilk gün. Taksim'de iki kişiden birinin elinde Yeni Hayat var, diyorlar. Evet, mübalağa ediyorlar biraz ama kızılca kıyametin koptuğu doğru. Kopuyor çünkü Orhan Pamuk, edebiyat okurunun sularından çıkıp çoksatar yazar olma yoluna giriyor o gün iyiden iyiye.