Kulaklıklar da cep telefonları gibi bedenimizin bir uzantısı olma yolunda hızla ilerliyor. Çeşit çeşit, renk renk kulaklıklar şehir hayatının vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Onları yanımıza almadığımızda, neredeyse temel bir işlevimizi yitirmişçesine rahatsız hissediyoruz kendimizi artık. Kulağımızdaki bir ses bizi başka diyarlara götürmeden, şehrin gürültü kirliliğine maruz kalmak bir eziyete dönüşebiliyor.
İşittiğimiz sesleri kendimiz kontrol etmek istiyoruz. Bazen bir şeyler okumak ya da izlemek için mecalimiz olmasa da, kulaklğı takıp zihnimizin arka planındaki seslerle özgürleşmesi, canlanması mümkün oluyor. Hatta, kulaklıkta duyduklarımız bazen bizi öylesine mest ediyor ki, tüm şehir bir kurgu alanına, mizansene dönüşüyor ve ahengini buluyor.
Görsel: Talha Nazım
Seslerin giderek önem kazandığı bu çağda, sesli kitaplar ve podcast'ler henüz yeterli ilgiyi görmüyor belki ama kıymetlerinin giderek artacağına şüphe yok. Üstelik, bir şeyler dinlerken, aynı anda birden fazla eylemi kolaylıkla gerçekleştirme imkanımız da var.
Aşağıda sıralayacağımız aktivitelerden hiçbiri büyük hazırlık gerektiren, zorlu, aşina olmadığımız şeyler değil. Yine de, günlük rutinlerimiz içinde, onları kolaylıkla es geçebiliyoruz. Hem bizi şehir hayatının yavan rutinlerinden kurtaracak hem de daha çok kitap okumamızı/dinlememizi sağlayacak bir öneri listesine kim burun kıvırır?
1) Uzun bir yürüyüşe çıkın
Murakami gibi düzenli koşulara cesaret edemiyorsanız bile, semtinizin yakınında bulabileceğiniz sakin bir yürüyüş rotası muhakkak vardır. Adımlar arttıkça hem günlük sağlık egzersizinizi yerine getirip hem de hacimli klasikleri bitirerek mesai sonrası için muhteşem bir alışkanlık yaratabilirsiniz.
2) Ağaçtan meyve toplayın
İtalyan taşrasında, Call Me By Your Name'deki gibi bahçeli evlerde yaşamıyorum diye sitem edebilirsiniz. Yeterince emek verirseniz, apartmanların arasında bile birkaç ağaç bulabileceğinize emin olun. Doğa, bulduğu en küçük çatlakta bile verimli alanlar yaratabiliyor.
Görsel: Elif Demir
3) Kitaplarınızı renklerine göre dizin
Size "obsesif kompülsif bozukluk" teşhisi koyacak yakınlarınıza aldırmayın; yeni okuma listeleri yapmak için en güzel yollardan biri bu. Bir dahaki kütüphane düzenleme seansınızda, bu şekilde listenize giren kitaplardan birini dinlersiniz belki de.
4) Kullanmadığınız eşyalarınızdan bir şeyler üretin
Mukavva, kağıt, kopmuş bileklikler, fazla kumaş... aklınıza ne gelirse! "Kendin yap" kültürüne ya da geri dönüşümün önemine dair bir kitap okuyorsanız işiniz daha da kolay.
5) Kaleminizi kapıp gördüğünüz ilk şeyi çizin
Kaleminizin öyle havalı, pahalı bir şey olmasın da gerek yok. Evde bulduğunuz basit bir kurşun kalem ve boş bir sayfa yeterli. İster pencereden gördüğünüz manzarayı, isterseniz dolapta bulduğunuz meyveleri çizin. Çizdiklerinizi boyamak da fena fikir değil. Sesli kitap dinlerken kafanızda canlanan diyarları çizebiliyorsanız zaten bu konuda epey bir seviye atlamışsınız demektir.
6) Bu yıl okuduğunuz tüm kitapların adını yazıp yanlarına kısa notlar alın
Başka bir kitabı dinlerken diğer kitaplarla ilgili nasıl not alayım demeyin. Karmaşık bir eleştiri kaleme alın demiyoruz, okuduğunuz kitapların ismini hatırlayın. Yanlarına anahtar sözcükler yazın yahut da karakterlerin eskizlerini çizin.
7) Hayvan dostlarınızla vakit geçirin
Eğer kedilerinizle beraber yaşıyorsanız, onlara ayrılan zamanın hiçbir zaman yeterli olmadığını fark etmişsinizdir. "Tuğla kitap"ları hızla bitirmek istiyorsanız, her akşam kedinizin en sevdiği oyuncağını alın ve kablosuz kulaklık kullandığınızdan emin olun. Zira, kabloları görünce diğer oyuncağı tümüyle unutabilirler!
Görsel: Kaan Bağcı
8) Zevk için vapura binip dışarı oturun
Yakalanmayacağınızı düşünüyorsanız, vapurdan hiç inmeden tüm gün gezebilirsiniz. Aylardan baharsa, dışarıda yer bulup ayağınızı uzatabiliyorsanız, kulaklığı takıp en sevdiğiniz yazarlardan birinin metinlerini dinleyebilir, aynı zamanda denize bakıp hülyalara dalabilirsiniz.
9) Hamakta uykuya dalın
Yan yana iki ağaç bulduysanız ya da yakınlarda bir park varsa bu fırsatı hiç kaçırmayın. Sırf bu aktivite için pikniğe çıkılır. Favori yazarınızı bile dinliyor olsanız, bir süre sonra tatlı bir uykunun galip geleceğinden şüpheniz olmasın.
10) Termosunuzu yanınıza alıp tek başınıza "ayışığı pikniği"ne çıkın
Piknik denilince hep gündüz vakti ve kalabalık bir ekip akla gelse de, bunu tersine çevirmek çok kolay. Hava biraz ılıyınca, hafi yiyecekler, bir örtü ve içecek bir şeyler alıp, en yakındaki yeşilliğe çökebilirsiniz. Mitoloji Ajandası'ndan ayın hangi evrede olduğunu kontrol edebilir, iyi bir gün seçip kendi başınıza unutulmaz bir okuma/dinleme deneyimi yaşayabilirsiniz.
11) Arkadaşlarınızı çağırıp kalabalık bir pazar kahvaltısı hazırlayın
Genellikle üşendiğimiz o büyük zengin kahvaltıyı hazırlamak için sabah erken kalkın ve vaktinizin boşa harcanmadığı, edebiyatla dolu bir pazar sabahı yaşayın.
12) Gece kampta ateşin etrafına kurulun
Şehir ışıklarından uzaktaysanız yıldızlara bakarak bilimkurgu kitapları dinleyebilirsiniz. Elbette ateşi söndürürken dikkatli olun ve kamp alanına zarar vermemeye bakın.
13) Örgü örün
Örgü örmek hipster'lar sayesinde yeniden moda olduğuna göre, yaşınız, mesleğiniz ne olursa olsa, oturduğunuz kafede ya da parkta şişlerinizi çıkarıp atkı, bere, kazak, hırka örebilirsiniz.
14) Sokak hayvanları için pratik evler yapın
Malzemeyi nereden bulacağım, zaten ben yapamam ki, demeyin sakın, hayvanlar için ev yapımını anlatan videolar bir tık uzağınızda.
15) Dev bir puzzle çözün
Bunu birkaç kişiyle birden yapmak da mümkün. Eğer topluma açık bir yerdeyseniz, kafalarında kulaklıklarla puzzle'a gömülmüş bir topluluk görmek dışarıdan tuhaf gözükebilir gerçi.
16) Fırında nefis bir kurabiye yapın
İşitme duygunuzu ve merkezi sinir sisteminizi sesli kitapla yeterince çalıştırırken, koku ve tat alma duyularınıza da hitap etmek güzel fikir. Sesli kitap olarak da Süskind'in Koku'sunu seçerseniz ne ala...
17) Sahilde oturup denizi seyre dalın
Dünyanın en basit ve en güzel eylemi; ama sahilde kitap okuyacak yer bulmak artık hiç de kolay değil. Yine de, bir kez kendimize ait sakin bir yer bulduk mu, onun kıymetini bilmeliyiz. Sahil kenarında denize bakarak sesli kitap dinlerken, tüm gerginliğin atılacağına ve o sakinliğin ardından yaratıcı anların geleceğine şüpheniz olmasın.
18) En sevdiğiniz kahveciye gidip etrafı izleyin
Etrafı izlemek için sahil bulamıyorsanız, en azından geniş bir alana bakan, bol insanın geçtiği güzel bir kahveciye oturun. Bu mekanlardan bolca bulunduğunu da inkar edemezsiniz artık!
19) Bahçenizi düzenleyin
Lewis Carroll'ın hayal gücünden çıkan tuhaf bahçeler kadar karmaşık olmasına gerek yok, çimleri biçseniz kâfi.
20) Bir sergiye gidin
Eğer sesli rehberlerden hoşlanmıyorsanız, gittiğiniz sergiyle uyumlu bir sanat tarihi kitabı ya da kuramsal bir metin dinlemeye çalışın. Sergi deneyiminiz birkaç kat daha ilham verici olacaktır.
Kaynak: BookRiot
Yeni yorum gönder