Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Edebiyatın tarihi, insanın yazıyı keşfetmesinden çok daha eskilere uzanır. Düşlerini, duygularını, düşüncelerini yazıya dökemedikleri zamanlarda atalarımız sözle ifade etmişlerdi kendilerini. Sözlü edebiyatın kulaktan kulağa fısıldanarak yayılan efsaneleri yazının icadından sonra destanlar, masallar ve folklorik hikayelerle sürmüş, onların mirası modern hikaye sanatına kalmıştı.
//php print_r ($fields); ?>
Hollandalı Rönesans ressamı Pieter Bruegel; hayatı boyunca yer yer karanlık, düşündürücü ve etkileyici işleriyle öne çıkan, sanat tarihinde oldukça önemli yer edinmiş, usta diye addedilen bir isim. Çalışmaları arasında, zamanın ve mekânın ötesine geçen, günümüzde hâlâ adından söz ettiren birçok resim var ve bunlar edebiyattan sinemaya birçok eserin de esin kaynağı oldu.
//php print_r ($fields); ?>
Modern roman Tanzimat’la başladı Türkiye’de. Robert Finn, Türk Romanı adlı çalışmasında Tanzimat romanının sancılarını, emekleme aşamasını tüm açıklığıyla anlatır. Edebiyat bilimi açısından önemsenemeyecek çalışmalardır bunlar ama dönemin toplumsal yapısını başarıyla aktarırlar. İnsanımızın portresini çizer, tüm siyasal gerilimleri aktarır, günlük yaşamın ayrıntılarını verirler.
//php print_r ($fields); ?>
İnsanın hayatı boyunca yaşadığı hastalıkları, fiziksel, psikolojik ve felsefi hastalıklar olmak üzere üçe ayırmak mümkün mü? Fizyolojik ve psikolojik hastalıklara dair epey uzun bir liste verebileceğimizi sanıyorum. Peki ya felsefi hastalıklar listesine neler dahil olabilir? Ve bunların tedavisi/ çözümü var mıdır? Örneğin can sıkıntısının? Can sıkıntısından ölünür mü?
//php print_r ($fields); ?>
Mükemmel, eşsiz bir elbise de giyseniz, eteğinizde bir şeyler eksik kalır. Söylediğiniz şarkı, çektiğiniz film, dünyaları da büyülese; camlarınız kırık, cümleleriniz eksik. Bir yanınız güneş, öbür yanınız yırtılmaya hazır kâğıt. Yüzünüz ışıklar da saçsa, bakışınızın bir yeri sonsuza dek gölge. Başarılarınız bir köşesinden yırtık, oyunlarınız durgun.
//php print_r ($fields); ?>
Pek çok yetişkin okur için çocuk kitapları da vaat ettikleri neşe verici fantastik ögeleriyle her zaman ilgi çekicidir. Bilgiyi sunmadaki yaratıcı seçimleriyle de merak uyandırıcıdırlar.
//php print_r ($fields); ?>
Nazlı Eray’ın Doğan Kitap tarafından yayınlanan Marilyn – Venüs’ün Son Gecesi adlı romanı, yıllardır magazin basınınca farklı neden ve içeriklerle gündemde tutulan Marilyn Monroe ve Kennedy kardeşler’in trajedilerini konu alıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Genç bir Kolombiyalı yazar, ilk romanını yazarken, Gabriel Garcia Marquez efsanesinin ağır yüküyle nasıl başa çıkar? Hele bir de kendi adı da Gabriel, Juan Gabriel Vasquez ise?
//php print_r ($fields); ?>
Elena Ferrante’nin "Napoli Romanları" üstbaşlığıyla yayınlanan dört ciltlik serisinin ilk kitabı Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım Türkçeye tercüme edileli henüz birkaç ay oldu. Ferrante yurt dışında epey ilgi gördü ve kitapları hızla, başta İngilizce olmak üzere, başka dillere çevrildi. Serinin ilk kitabının Türkçeye çevrilmesi içinse dört yıl geçmesi gerekti.
//php print_r ($fields); ?>
Roman dediğimiz edebi türün temel öznelerinden biri bireyse, eğer diğeri de ailedir hiç şüphesiz. İkisi de durmaksızın birbirini kapsar, birbirinin içinden geçer, birbirini var eder, yeri gelince yok eder… Romanın tarihine baktığımızda bireylerin yaşamlarına, çelişkilerine odaklanan klasikleşmiş nice eserin yanı sıra, aklımıza bir çırpıda geliverecek nice aile öyküsü buluruz.