Dosya Arşivi
Dosya
//php print_r ($fields); ?>
ÇOCUKLUĞUMUN TANRISI PIPER PA-25
Miyase Sertbarut
Deli Dolu Yayınları (13,4 cm x 19,5 cm)
//php print_r ($fields); ?>
Papağanlardan ne farkımız var ki? Dil dediğin koskocaman bir taklit sistemi; hepimizin her an içinde olduğu, yeniden yeniden yaratıp tekrarladığı.
//php print_r ($fields); ?>
Volkswagen 1988’de Time dergisinde yayımlanacak bir reklam dizisi için pek çok saygın düşünürden yüz yıl sonrasına birer mektup yazmalarını istedi. Projeye katılanlar arasında yazar Kurt Vonnegut da vardı.
İşte, Vonnegut'un mektubu:
//php print_r ($fields); ?>
İsveçli kimyacı Alfred Nobel anısına 10 Aralık 1901'den beri ödül dağıtan İsveç Akademisi, Leo Tolstoy, James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Joseph Conrad, Anton Chekhov, Marcel Proust, Henry James, Henrik Ibsen, Emile Zola, Robert Frost, W.H. Auden, F. Scott Fitzgerald, Jorge Luis Borges ve Vladimir Nabokov'u atladığı için eleştirildi.
//php print_r ($fields); ?>
Rus asıllı ABD'li yazar Vladimir Nabokov’un Laura’nın Aslı adlı romanını okuduysanız, yazarın kartlar üzerine not alarak, kendine has bir fihrist yöntemi kullandığını fark etmişsinizdir.
//php print_r ($fields); ?>
Kitabı okuyabilmek için uzun zamandır çevrilmesini bekliyordu. Hakkında çok şey duymuştu ve daha okumadan bile yazarın onun için bir ilham perisi olacağını biliyordu sanki. Nihayet kitabı okumayı bitirdiğinde ise onda kalan iki şey vardı: Kitabı beklerken gerçekten de heyecanlanmakta haklıydı ve o daha okumadan başkaları bu kitaptan “esinlenmişti” bile...
//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat eseri sizi bir yerden diğerine götürebilir. Beklenen de budur zaten. Otobüste romanın sayfalarını tembelce çevirirken aslında babaannenizin mutfağındaki masada da olabilirsiniz. Ya da başka bir kitap size salonunuzda dünyayı gezme planları yaptırıyor olabilir içten içe. Aynı şekilde bir eser, size bu eserin bir benzerini yaratma isteği de verebilir. Neden olmasın.
//php print_r ($fields); ?>
Julie Maroh’un çizgi romanından uyarlanan, orijinal adıyla La Vie d’Adèle (“Adèle’in Yaşamı”), namı diğer Mavi En Sıcak Renktir (Blue is the Warmest Color) filmi, yönetmeni Abdelatif Kechiche’e büyük başarı getirdi. Cannes’da hakkında çokça konuşuldu, genel olarak da hakkında çokça yazıldı ama biz burada, işin çizgi kısmındayız.
//php print_r ($fields); ?>
Birçoğumuz gibi Eric Jarosinski de Twitter'a iş saatlerinde aylaklık yapmak için üye oldu. Takvimler Ocak 2012'yi gösteriyordu ve Pennsylvania Üniversitesi'nin Almanca bölümünde yardımcı doçent olarak görev yapan Jarosinski, bir kitap yazmaya çalışıyordu. Seçtiği konuyla bir problemi yoktu, "Çağdaş Alman kültüründe bir metafor olarak şeffaflık" konusunu seviyordu. Katlanamadığı şey dildi.
//php print_r ($fields); ?>
Roland Barthes, fotoğraf üzerine düşüncelerine yer verdiği Camera Lucida isimli kitabında –fotoğraf sanatının en büyük isimlerinden biri olarak kabul edilen– André Kertész ile ilgili şöyle bir anekdot aktarır: “Life’ın editörleri 1937’de ABD’ye gelen Kertész’in fotoğraflarını geri çevirmişler, neden olarak da bunların ‘çok fazla konuştuğunu’ söylemişlerdi; bu fotoğraflar bizim