Dosya Arşivi
Dosya
//php print_r ($fields); ?>
Kaç gündür yazmakla yazmamak, yazmak ama nasıl yazmak sorusuyla boğuşuyorum. İki ”uyduruk” roman yazdım. Yıllardır gazete, dergi “köşe”lerinde yazıyorum ama böyle neyi nasıl yazacağımı bilmediğim günler yaşamadım. Gündemimiz malum, e ben de malumunuzum. Çoğunlukla burada tatlı sert yazdım. Sağ gösterip sol vurdum sandım.
//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz günlerde Google'ın, Kafka'nın 130. doğumgününü kutlamak için hazırladığı Gregor Samsa Doodle'ı, edebiyat temalı diğer Doodle'ları hatırlattı. İşte onlardan bazıları....
//php print_r ($fields); ?>
Alışveriş merkezinin yapılmasıyla mahallenin çarşısı, küçük esnaf çok büyük oranda maddi kayıp yaşayacak. Futbol takımının taraftarları çatışacak. Ulusalcılar bayraklı tişörtleriyle yürüyüşler yapacak. En sonunda halk ayaklanması gerçekleşecek ve o zamana kadar müdahale etmemiş polis ayaklanmayı bahane ederek mutenalaştırılması beklenen mahallelere acımasıza girecek. Tanıdık geldi, değil mi?
//php print_r ($fields); ?>
SEKS VE CEZA
Eric Berkowitz
Kolektif Kitap
Çeviren: Orhan Düz (14,3 cm x 21,5 cm)
//php print_r ($fields); ?>
Ülke itiş kakışla, gazla, yalan dolanla, nefret söylemleriyle ağzından salyalar fışkırtan insanlarla dolu. Ne yapsanız, ne yazsanız olmuyor. Okuyun o zaman… Hatta dilerseniz bu sayfayı sonuna gelmeden kapatıp gidin bir Sait Faik kitabı okuyun. Yok, çok merak ettiyseniz, buyurun.
//php print_r ($fields); ?>
2 Temmuz 1993. Belleklere unutulmaz bir acı olarak kazındı o gün. Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri düzenleniyordu. Madımak Oteli bir anda radikal İslamcılar tarafından çevrelendi ve yakıldı. 33 yazar, ozan ve düşünür ile 2 otel çalışanı hayatını kaybetti. Aralarında şair Metin Altıok, yazar Asım Bezirci, ozan Nesimi Çimen de vardı.
//php print_r ($fields); ?>
İnsanoğlu “tüm canlılar içinde bir canlı” olmaktan çıkıp, tüm canlıların ve dünyanın kendisi için var olduğu düşüncesine kapıldığından beri, çevresini kontrol altına alarak muazzam bir yayılma ivmesi yakaladı.
//php print_r ($fields); ?>
Anthony Burgess’a, 1959 yılında ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı konur ve yaklaşık bir yıllık ömrü kaldığı söylenir. Bu haberin ardından Burgess, karısının geçimini sağlamak üzere on iki ay içinde beş buçuk roman yazar. Ne var ki, durmasını gerektirecek bir durum yoktur aslında ortada, bu on iki aylık sürenin ardından teşhisin yanlış olduğu anlaşılır.
//php print_r ($fields); ?>
Haziran ayının, yani bir anlamda yaz mevsiminin gelişini adada karşılamaya karar vermiştik. Kelebek ile birlikte ilk ada vapuruna atladık ve kendimizi sahile attık. Aynı Sait Faik’in Dülger Balığının Ölümü’nde anlattığı gibi, bizim üstümüzde de etrafımızdaki güzellikten kaynaklanan cazip bir titreme vardı. “Hani bazı yaz günleri hiç rüzgar yokken deniz üstünde bir meneviş peydahlanır.
//php print_r ($fields); ?>
“Bir şeyi olmadığı yerde değil, olduğu yerde aramaktır lanetlenmiştik”. Bu sözü nerede, nasıl duyduğumu hatırlamıyorum. Ama bildiğim şu ki, duyduğum andan bu yana, tam olarak olduğu yerde arayıp da bulamadığım bazı şeylerin olduğu fikri hep kafamı kurcalamıştır. Bir odanın içindeyken o odayı aramak gibi bir şey bu. Bazen, içinde kıpırdama gücünü aramak gibi mesela.