Dosya Arşivi
Dosya
//php print_r ($fields); ?>
Bookshelf (Kitap Rafı) adlı blogundan ilhamla aynı adlı bir kitap çıkaran yazar Alex Johnson, bu seneki Pulitzer Ödülü'nü kazanan Huffington Post gazetesi okurları için, değişen ve elbette gelişen bilgiyi depolama yöntemlerinden en eskisi olan kitap raflarının en güzellerini seçti.
//php print_r ($fields); ?>
Bir zamanlar Lost dizisinden bihaberdik; televizyonla daha içlidışlı bir ifadeyle söylersek, Survivor gibi programlar da yoktu ortalarda. Dolayısıyla bir zamanlar, "Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?” sorusunu, Robinson Crusoe’nun deneyimlerini hatırlamaya çalışarak cevaplandırırdık.
//php print_r ($fields); ?>
Sabit Fikir'de bu ayın dosya konusu kadının edebiyatla sınavı olunca, Elif Şafak'ın geçtiğimiz günlerde İngiliz Guardian gazetesine verdiği röportajdaki şu sözlerini anımsadım: "Türkiye'de erkekler yazar kadınlar okur.
//php print_r ($fields); ?>
Elinde tuttuğun derginin kapak konusu, hem kadın hem de yazar olmak. Ne ki yazar Nihan Kaya bu çalışmada, yalnızca geçen yüzyıllarda kadın yazar olmanın ne demek olduğunu anlatıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Neredeyse yirminci yüzyılın başlarına kadar, kadının yazması 'ahlaksızlık' olarak görülüyordu. Dale Spender, Jane Austen'dan önceki 100 iyi kadın yazarı anlattığı kitabında, kadının edebi yeteneklerini satması ile vücudunu satmasının o dönemde eşdeğer olarak algılandığını vurgular (bkz: 1986, s. 14).
//php print_r ($fields); ?>
Kitabı baskısı, kapağı ve iç sayfaları yönünden değerlendirdiğimiz Karne'nin baskı kritikleri Libris Lipum, tasarım kritikleri Bila Perve tarafından yapılmıştır.
//php print_r ($fields); ?>
Keşfet’ bölümü için önereceğim romanın Türkçe baskısı hiçbir yerde yok. İnternetten aratınca da kapağının hemen altında ‘Tükendi’ yazıyor. Tavsiye ettiğim yapıtın etrafta bulunmaması anlamsız bulunabilir. Umarım bu vesileyle bir kült kitap olan Eşekarısı Fabrikası tükenişten kurtularak yeni baskı yapar.
//php print_r ($fields); ?>
Hafızamı zorluyorum, bulamıyorum, nerde yazmıştım onu da bulamıyorum, İskender’e sorsam söyler de, galiba bulamamaktan da biraz zevk alıyorum. Nedense ve nedensiz yere Michel Foucault’nun en çok Ece Ayhan’dan, belki de yalnızca Ece Ayhan’dan doğru bildiğim sözü geliyor aklıma: “Fazla anlaşıldığım için karanlıkta kalıyorum.”
//php print_r ($fields); ?>
“Biliyor musun ben çok kitap okurum. Aşk, macera, tarih, yeni çıkan ne varsa...” En korktuğum güzel okur tipidir. Sonra da kitaplığın önüne gelir şu soruyu sorar bu güzel okur: “Bu kitapların hepsini okudun mu?”
//php print_r ($fields); ?>
Aslında her şey yaklaşık bir yıl önce Andrew Crumey’in Metis Yayınları’ndan çıkan Mobius Dick’i üstüne bir yazı yazmam istenmesiyle başladı. Edebiyatla bilimi ilginç bir şekilde bir araya getiren Mobius Dick’te, yazar Andrew Crumey; okuyucusunun zekasını kışkırtmakla kalmıyor aynı anda hem kuantum fiziği hem de sanat ve felsefe tarihi üstüne akıl yormasına neden oluyordu.