Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
20. yüzyılın sadece en önemli sanat eleştirmenlerinden biri değil aynı zamanda en önemli entelektüellerinden biri ve iyi bir hikâye anlatıcısı olan John Berger, 2 Ocak 2017 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Ölümünden kısa süre önce yayımlanan Portreler ve Manzaralar kitapları önce Portreler ve bir süre sonra da Manzaralar olmak üzere Metis yayınları etiketiyle ülkemizde de yayımlandı.
//php print_r ($fields); ?>
Bir haber bombardımanı altındayız. Görüntüler, infografikler, yıkılan şehirler, mülteciler, cinayetler ekranlardan zihnimize bir tsunami dalgası olarak geliyor. İdrakimiz doğal olarak aciz kalıyor zamanla ve kalplerimiz olan biten karşısında taş kesiliyor. Mustafa Kutlu’nun denemelerini bir araya getirdiği Fırtınayı Kucaklamak, tam olarak bu derdimizin şifasını gösteriyor bize.
//php print_r ($fields); ?>
Meksikalı yazar Juan Rulfo (1918-1986), Ova Alev Alev’de bilinç akışı, iç monolog, geri dönüş gibi öyküleme tekniklerini kullanarak, Meksika deyince akla gelen şiddet ve sömürüyü etkileyici bir dile dönüştürüp öyküleştirir.
//php print_r ($fields); ?>
John Cheever, Amerikan rüyasının başat bir anlayış olduğu zaman diliminde, bu rüyanın nasıl insani yıkımlara neden olduğunu ve her alanda bir yozlaşmayı doğurduğunu klasikleşecek yaklaşımlarla örneklemiştir.
//php print_r ($fields); ?>
Ülkede yaşayan 5,5 milyon kişinin yılda 68 milyon kitap ödünç aldığı Finlandiya için kütüphaneler yaşamın vazgeçilmezi. Bu veri bile Oodi gibi modern bir kütüphane-yaşam alanının niçin bu ülkede olduğunun bir göstergesi.
//php print_r ($fields); ?>
Man Booker (yeni ismiyle Booker), İngiliz Milletler Topluluğu – Commonwealth - (Avusturalya’dan Kamerun’a, Malezya’dan Kanada’ya yirmiden fazla ülkeyi ifade eder) ve İrlanda vatandaşı yazarların İngilizce yazılmış kitaplarına verilen bir ödüldür.
//php print_r ($fields); ?>
Uzun bir zaman, ciddi ciddi, insanı bir yazıya başlamaya, onu sürdürmeye yönelten ya da başlamaktan ve sürdürmekten alıkoyan gerçek şeyin ne olduğunu düşünmeye çalıştım. Sanırım buna iyi bir cevabım var artık: ‘Sonra’yı düşlemek.
//php print_r ($fields); ?>
Yazın ince gömlekler, kışın kalın paltolar değil yaz kış şiir vardı vitrinde. Adam boyu kartonlara yazılırdı, çocuk eli boyunda harflerle. Önünde adamlar ve kadınlar birikirdi. Satılmazdı, satın alırdı ruhları şiir. Yeter ki bütün varlıklarıyla baksınlar vitrine. Gecenin camına böyle taş atılırdı. On beş günde bir değişirdi vitrin. Kolluk kuvvetleri gelmezse tabii.
//php print_r ($fields); ?>
William Faulkner’ın (1897-1962) öyküleri Türkçede daha önce Bilge Karasu çevirisi Doktor Martino (Yenilik Yayınları, 1956), Ülkü Tamer çevirisi Kırmızı Yapraklar (Ataç Kitabevi, 1959), Talât Sait Halman çevirisi Duman (Varlık Yayınları, 1952) adlarıyla yayınlanmıştı. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Emily’ye Bir Gül-Seçme Öyküler ile Faulkner’ın öyküleri derli toplu bir hâle geldi.
//php print_r ($fields); ?>
Dev meşe ağaçlarının gölgelediği asırlık malikâneler, unutulmuş kasabalar, bataklıklar, sıcak hava, köleliğin her yere sinmiş acı kokusu, sapkın cemaatler, suç ve gizem; güneyin en derinine hoş geldiniz. “Southern Gothic” (Güney Gotiği), Amerika’nın “Deep South” olarak tabir edilen güney eyaletlerine özgü bir alt tür.