Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



İmge: Meşhur Ve Meçhul

Doksanlı yıllarda şiir hakkında yaptığım okumalarda “imge” kavramı farklı bağlamlarda o kadar çok karşıma çıkmıştı ki 2000’lerin başında bir arkadaşım bana “İmge nedir?” diye sorduğunda “Bilmiyorum” demekten başka çarem kalmamıştı. İmge, simge, eğretileme kavramlarının birbirleri yerlerine kullanımına çok şahit olmuştum mesela.



Sesinin gücünü keşfedenlerin hikayesi

Sessiz Kalma’nın açılışı hızlı ve çarpıcı: Genç insanlar, akşamın ilerleyen saatlerinde birlikte eğlenmek ve dans etmek için bir partide buluşuyor. Birbiriyle flört edenler, kendini müziğin ritmine bırakanlar, sohbet edenler, ‘Ben neden buradayım?’ diye soranlar; kısacası partide herkes var. Gecenin ilerleyen saatlerinde partide kavga çıkıyor ve silahlar konuşuyor.



Rüzgarın getirdiği

Göç, ayrılık, travma, acı, savaş, yas… Bastıkları yeri inleten kelimeler bunlar. Sinemada, edebiyatta, müzikte, kısacası sanatın her dalında da sıkça rastladığımız temalar. Böylesine sık rastlaşma, bu zor yaşantıları bir sağaltma yöntemi olarak da görülebilir.



Bir Veda Mehtubu: 24 Frames

“Resim sanatı mağara devrinden beri düşüşte.” Geçen yüzyılın en büyük ressamların biri olan Joan Miro’nun bu aforizması sevimli bir taşkınlık; bir esrime ve coşku anında söylenmiş yüksek bir cümle olarak anlaşılabilir. Joan Miro ve onun döneminin yaratıcı radikalizmini dışa vuran bu kabil cümleler küstahlıktan uzak bir deha gösterisidir.



DündenYarına // Sevgi Soysal’ın TRT Günleri

Türkçenin büyük yazarlarının külliyatlarını tamamlamak, gerek edebiyat tarihimiz gerekse eleştiri tarihimiz içerisindeki topyekûn yerini belirlemek zaruri bir iş olarak duruyor bugünlerde...



Meksika pembesi

"Umami," dilimizin algıladığı beşinci tat anlamına geliyor; tatlı, acı, tuzlu ve ekşiden oluşan yaygın tat algısının dışında bir kavram. Batı tarafından hayli geç keşfedilen ve Japoncada "lezzetli" anlamına gelen bu sözcüğün İngilizce karşılığıysa "savory," iştah açıcı.

 



Fenni sihirler, kadınlar, robotlar ve başka şeyler

İnsan bazı kitapları okurken müthiş bir üzüntüye kapılır. Çünkü bir daha asla, o kitabı ilk kez okumanın heyecanına ve hazzına erişemeyecektir. Bitsin istemez. Ama bir kere başlamıştır ve bitmesi gerekmektedir. İsmail Güzelsoy’un romanları insanı böyle bir kederle kucaklar. İnsan o romanları okurken kitabı da kendisini de güzelleştiren bir hüzne gark olur.



Dört taraftan kuşatılmış bir çaresizlik

İnsan, hayatın ördüğü bir duvardır. Ve bu duvar her daim kendi üzerine çöker. Hayat, insanı inşa ederken zaman da bu duvardan tuğlalar çeker. Çoğu zaman kendi üstüne çöken duvar, bazen de başkalarının üzerine çöker. Faslı yazar Leïla Slimani, Goncourt Ödüllü romanı Hoş Nağme’de, kendi içine çöküp başkalarının üzerine devrilen bir kadının hayatını konu ediyor.



Vikinglerden korkuyor muyuz?

Hayır, tabii ki korkmuyoruz. Özellikle elektriğin, televizyonun icadının ardından Vikinglere gönülden bağlı olduğumuz anlar bile var. Çocukken akıllı bıdık Viki’yi, büyüdüğümüzde ejderhasını eğiten Hıçkıdık’ı ya da koltukta usulca genişleyerek Odin soyundan gelen Ragnar ile Lagertha’yı seyrederken... Ortaçağın bu amansız topluluğunun birçok karakteristiği bize bakıyor.



Hayat size yerleşirken

Yakın bir zaman önce yayımlanan Dönüş kitabı, Avustralya’nın en önemli yazarlarından kabul edilen Tim Winton’ın on yedi öyküsünden mürekkep.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.