Dosya Arşivi
Dosya
//php print_r ($fields); ?>
"Zaman zaman patlayan, yaralayan, fışkıran, içimizden iniltiler yaşlar ve beddualar koparan sayfalar okuyorsak, bilin ki bu sayfalar sırtı duvara dayanmış, tek savunması sözcükler olan bir adam tarafından yazılmıştır…" İşte böyle demişti tek savunması sözcükler olan Henry Miller.
//php print_r ($fields); ?>
1991’de, gösterişli sex, drugs & rock’n’roll müziklerinden insanın gerçekliğini daha yakalayan, “depresyon hırkalı” alternatif bir müzik anlayışına geçilmişti. Bunu sağlayan en önemli albüm ise, bugünlerde yenilenmiş baskısı raflara düşecek olan Nirvana’nın Nevermind albümüydü.
//php print_r ($fields); ?>
F. Scott Fitzgerald ismi, yakın tarihte Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi filmiyle geniş kitlelerce yeniden dillendirilir oldu. Film, Fitzgerald’ın bir kısa hikâyesinden uyarlanmıştı; o yıl örneğine çok sık rastladığımız uyarlamalardan biriydi.
//php print_r ($fields); ?>
Meraklı bir adamın şiiri de kendini merak ettirirmiş. Seyhan Erözçelik’in şiiri için çok şey söylendi mi, hayır, ama çok değerli ve özel şeyler söylendi. Tam bir ‘hem söyleyene hem söylenene bak’ durumu. Hem bizim buralarda hem dünyanın başka yerlerinde. Yani bir yabancı dile değil, dünyaya çevrilmiş bir şiir oldu.
//php print_r ($fields); ?>
Tatil. Yerleşik hayatımızın, gündemimizin hırgüründen uzaklaştığımız, paranteze aldığımız zaman. Ekseriyetle yaza tekabül ediyor, ama alışılmış olanın dışında da yaratılmış olanları var. Okurlar için tatil fark etmiyor aslında, meraklarını hiç azaltmadan faaliyetlerine devam ediyorlar.
//php print_r ($fields); ?>
İkinci Dünya Savaşı’nın son yılları ve Almanların savaşı kaybetmesi neredeyse garanti olmasına rağmen 10 yıla yakın süredir Avrupa başta olmak üzere tüm dünyayı yakıp kavuran Faşist ideolojiden Türkiye’de nasibini alıyordu. Ana akım medyanın o dönemde de güçlü olan isimlerinden Hürriyet, İsmet İnönü’nün Hitler ile görüşmesini manşetten “Büyük bir iş başarıldı” edasıyla veriyordu.
//php print_r ($fields); ?>
Hazirandı, Ağustosta hatırladım, yarısı yazın yarısı güzün olan Ağustosta. İnsanı hem kararsız bırakır hem de bu kararsızlıktan yeni kararlara varmak için, nasılsa, niyeyse, güç alır, güç verir. Konumuz Ağustos değil, hem öyle olsaydı zaten şöyle derdim, yarısı hüzün yarısı güzün olan Ağustos.
//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz yılın 4 Ocak’ı, Albert Camus’nün ölümünün ellinci yılıydı. Bu yıldönümü, her ne kadar yalnızca bazı yayınlarda küçük bir haber olarak duyurulduysa da, Albert Camus’nün bir kez daha anılmasına vesile oldu; hayatını kaybettiği kaza da yeniden hatırlandı...