Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Feminizmin kapsama alanı dışındaki kadın

Feminist farkındalığın aksesuvarlaşıp yakalara takılan rozetler, sloganlı tişörtler, pembe berelerle süslenmesi, anaakım tarafından sahiplenilmesi, edebiyattan destek alması, sosyal medyayı ele geçirmesi, popüler kültürün ta kendisi olması gözleri fazla kamaştırdı. Buna rağmen Batı’da feminizmler kavga ediyor. Farklı feminist dalgalar arasında bir nesil çatışması var.



Başlangıçlardan oluşan bir roman

Biz okurlar klasik roman kurgusunun -gerçek hayatın aksine- giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşmasına alışkınızdır. Roman “bir şey” hakkındadır ve yazar tarafından çok geçmeden bu hikayenin içine çekilen okur, hikayenin nasıl sonuçlanacağını merak etmeye başlar. İnsan hayatının sıkıcı ayrıntıları ve rutini ise, merak unsurunu canlı tutmak adına dışarıda bırakılmıştır.



Peki her şey bitti mi?

Mutluluğa Dair Bir Düşünce, belki de isminden ötürü, başta bir “kişisel gelişim” önerisi gibi gelse de; bilakis, daha iyi bir dünya için somut adımlar atmış iki mühim aktivistin imzasını taşıyarak, güçlü argümanıyla okur için tünelin ucunda -belki cılız, belki değil- bir ışık yakma ihtimali taşıyor. Bahsettiğim iki isim Luis Sepúlveda ve Carlo Petrini.



Tahammül edilemez bir fikir

Gökçe isimli bir kadın düşünün; bugün 34 yaşında olsun.



Frankenstein Ya Da Modern Prometheus

Edebiyat ve sanat tarihi, zamanın ya da kitlelerin efsaneleştirdiği ancak kendilerine atfedilen değerin ne kadarına layık oldukları şüpheli sayısız isimle doludur. Bir eseri sevmek çoğu zaman onu ortaya koyanın kusurlarını görmezden gelmemiz için yeterlidir. Ne yazık ki gerçeklerle doğrularımızın tartıldığı terazide, gerçekler daima ağır basar.



Ertelenen Nobel Ve Türler Arasında Salınan Rahatsız Edi̇ci̇ Bi̇r Roman

Şuna hiç kimsenin itirazı olmaz sanırım: Dünyanın en saygın edebiyat ödülü kuşkusuz Nobel Edebiyat Ödülü’dür. 1901 yılından günümüze kadar süregelmiş, köklü bir ödül. Edebiyatseverlerin, yazar ve okur kamusunun yakından takip ettiği bu ödül, 2006 yılında Orhan Pamuk’a, yani ilk kez Türk bir yazara verildi ve Türkiye’de de altı çizili bir dikkate mazhar oldu.



Her Dem Yeni Son İyi Şeyler

ER “Başka nasıl anlatmalı?” Eğer Son İyi Şeyler hakkında bir yazı yazılacaksa bu sorudan başlamakta fayda var. “Kitaptaki üç öykü bu soru üzerine bina edilmiş” desek hiç de abartılı olmaz? “Bina” mı dedim? Bir inşaat var gerçi ama “bina” kelimesi bu kitap için hiç de uygun olmadı. Neden mi?



"Sana insanlara gülünmez demiştim!"

Rebecca Solnit, Kaybolma Kılavuzu’nda, Borges’in az bilinen bir öyküsünden bahseder. Öykünün başkahramanı olan şair, imparatorun muazzam büyüklükteki, dolambaçlı sarayını mükemmel biçimde tarif eden bir şiir yazar.



Tüm Kapıları Kilitle

Karantina, sokağa çıkma yasağı, kısıtlamalar, “evde kal” çağrıları derken, tüm dünya olarak daha önce deneyimlenmemiş çok ilginç zamanlardan geçiyoruz.



Yuvaya dönüş

İnsanın doğadan gitgide uzaklaşarak mahkum olduğu modern yaşamı hedef alan, o modern yaşamın mağduru bireyi merkeze koyup onu yiyip bitiren sisteme hunharca saldıran ve nihayetinde kahramanımızı doğayla buluşturan neredeyse bütün hikayeleri seviyoruz.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.