Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Kitapları, yakın zamana kadar 30 milyon adet satmış bir yazar -ülkesi İsveç’te de 5 milyon- başarısını göremeden ani bir kalp kriziyle yaşama veda ettiğinde, sevenlerini hangi duyguları göğüslemeye yöneltmiştir, önemi var mı?
//php print_r ($fields); ?>
Metin Celal, edebiyat serüvenini en başından itibaren takip ettiğim bir yazar: Otuz yıldır onun şiirlerini, denemelerini, eleştirilerini, incelemelerini dikkatle okuyorum.
//php print_r ($fields); ?>
Günlerdir, Hakan Günday’ın sıra dışı romanlarının içinde belki de en sıra dışı olan; çünkü diğerleriyle karşılaştırıldığında, başka bir “sıra”ya ait olduğu anlaşılan Ziyan’ı okuyorum. “Askerlik” gibi bıçak sırtı bir konuyu; hem de bunca rahat ve doğal bir dille ele alması bile Ziyan’ı, günümüz edebiyatı içinde özellikli bir yere taşıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Resmi ideoloji demeye bayılıyoruz. Lakin resmi ideoloji, büyük ölçüde edebiyat ve tarihyazımı demek; biz ise siyasetçilerin kürsülerde verdiği vaazlardan ibaretmiş gibi davranıyoruz. Resmi ideolojinin kutsal bir önem atfettiğimiz sanatlar ve bilimler alanında üretildiği gerçeğini es geçiyoruz. Onu toplumun en “ileri” kesimleri üretiyor: Aydınlar.
//php print_r ($fields); ?>
1970’lerde Tutunamayanlar yayımlandığında edebiyat kamuoyunda derin bir sessizlikle karşılanmıştı. Bunun nedenleri epeyce tartışıldı ancak şurasını hatırlatmakta fayda var: Kalbi bu dünya için fazla hassas olanların sayıca artıp toplumda daha görünür olduğu dönemler ile Oğuz Atay’ın kitabının tanınıp bilinirliği arasında doğrudan bir ilişki var.
//php print_r ($fields); ?>
Bora Abdo, edebiyat dergilerinden takip ettiğim, kitabının çıkmasını merakla beklediğim son dönemin iyi öykücülerden birisi. Öyküleri Notos, Sözcükler, Kitap-lık gibi dergilerde yayımlanan Abdo’nun ilk öykü kitabı Öteki Kışın Kitabı, kendisi de yeni ve şimdiden yayımladığı iyi kitaplarla dikkat çeken Alakarga Sanat Yayınları arasında çıktı.
//php print_r ($fields); ?>
Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.
//php print_r ($fields); ?>
Stephen King’in Kubbe’nin Altında (Under The Dome) adlı romanı 2009’un sonuna doğru Amerika’da yayımlanmıştı. Hemen hemen bir buçuk yıl sonra dilimize de kazandırıldı. Kitapla ilgili kulağımıza gelen ilk iki haber, sayfa sayısının bini aşkın olduğu ve kimi okur ve eleştirmenlerce King’in başyapıtı olarak görülen Mahşer’e rakip bir romanla karşı karşıya bulunabileceğimizdi.
//php print_r ($fields); ?>
Bu ay yayımlanan bir kitap zamanın nasıl da hızlı aktığını hatırlattı bana. Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sından söz ediyorum.
//php print_r ($fields); ?>
Geç Viktorya döneminin en önemli romancılarından Thomas Hardy’nin Adsız Sansız Bir Jude’u, aynı zamanda aldığı olumsuz tepkiler nedeniyle Hardy’nin roman yazmaktan vazgeçmesine yol açması ile de ünlüdür.