Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Andrey Platonov'u niçin okuyorsunuz?
//php print_r ($fields); ?>
Sinema yapanlar “senaryo” denilen olguyu keşfetmeden önce hikaye anlatabilmek için ellerinin altındaki en güvenilir kaynağa yönelmişlerdi: Edebiyat. Georges Méliès’nin, Jules Verne'in Ay’a Seyahat ile H. G. Wells'in Ay’daki İlk İnsanlar romanlarından uyarladığı 1902 tarihli Ay’a Seyahat ise bunun ilk örneği olarak kabul ediliyor.
//php print_r ($fields); ?>
Aslında öykü yazmaya başlarken ve onları “Heveskuşu” adı altında bir araya getirdiğimde, neden öykü yazdığımı bilmiyordum. Hala da tam olarak bunun nedenini bildiğimi söyleyemem. Sanırım hayatın parçalar halinde üzerime savurduklarını birleştirmek ya da yan yana koymak istemişim.
//php print_r ($fields); ?>
Önce kitabını mı okumalı, yoksa filmini mi izlemeli? Cevaplaması kolay bir soru değil... "Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi"nin bir başka versiyonu olarak nitelendirebiliriz. Önce filmi izlemeli diyenlerin de, önce kitabını okumalı diyenlerin de haklı nedenleri olacaktır hiç kuşkusuz.
//php print_r ($fields); ?>
İnsan karakter özellikleriyle tanınır daha çok. İnsanın kelimeleri, yürüyüşü, dinleyişi, konuşması hepsi birlik olup karakter denilen hususiyetler toplamını oluşturur. Dil de bir karakter taşır sonuçta. Her dilin ayrı bir karakteri vardır. Çünkü dil, konuşulan ağızlarda, susulan gönüllerde bir kimliğe, bir aidiyet bilincine dönüşür daha çok.
//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat eseri sizi bir yerden diğerine götürebilir. Beklenen de budur zaten. Otobüste romanın sayfalarını tembelce çevirirken aslında babaannenizin mutfağındaki masada da olabilirsiniz. Ya da başka bir kitap size salonunuzda dünyayı gezme planları yaptırıyor olabilir içten içe. Aynı şekilde bir eser, size bu eserin bir benzerini yaratma isteği de verebilir. Neden olmasın.
//php print_r ($fields); ?>
Shakespeare’in ölümünün üzerinden tam 400 yıl geçti. Bu 400 yıl zarfında Shakespeare’in tüm dostları, ailesinin her ferdi hayata gözlerini yumdu. Bu durumda, Shakespeare’in, tarihin sayfaları arasında kaybolmuş olması gerekirdi. Lakin bunun tam tersi oldu. Gelmiş geçmiş en büyük edebiyatçılardan olan Shakespeare’in eserleri günümüzde hâlâ okunmaya ve sahnelenmeye devam ediyor. Ölümünün 400.
//php print_r ($fields); ?>
Kitapların sadece okumak için olduğunu düşünenlerden misiniz? Bu fotoğraflar sizin gibi birçok insanın düşüncesini tersine çevirecek.
İskoçyalı Georgia Russel, sanat için fırça ya da kalem yerine bistüri kullanıyor. Eserleri peri masallarındaki yaratıklara benziyor.
//php print_r ($fields); ?>
“Şehrin neresinde olursak olalım, ister evden işe koşturalım, ister dost akraba ziyaretine gidelim, okuldan dönüyor olalım ya da bir cenazede sessizce düşünüyor olalım, bu merkezin hayali, kafamızın içinde hayatımıza bir çeşit, bir istek ve anlam vererek ışıldar durur. Orada, hayal ettiğimiz o yerde asıl hayat vardır. Oraya doğru gidilmelidir.