Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Arşivi

En çok okunanlar  


Benden zarar gelmez, kovandaki arıya*

Kırk yılın başı sinemamıza şiir ve edebiyat gelmiş, gitmesem olmaz, yazmasam olmaz. Peki gelmiş mi sahi? Ne diyeyim, bir gişe filmine herhangi bir şey ne yoğunlukta yansıyorsa, işte o kadar gelmiş. Ama biz, söz konusu edebiyat olunca, hep azına razı, şu kadarcığına bile müptela…


Eve dönüş, yürek ister!

“Her bir penceresi ve her bir kapısı ardına kadar açık bütün Ev dev, aç bir ağızdı şimdi, derin nefeslerle içine çekip geceyi, buyur ediyordu misafirleri, hoş geldiniz ve bütün gizli odalar, mahzendeki bütün sandıklar, tavan arasındaki bütün oyuklar karanlık bir kıyamet içinde titriyordu sanki!


Bir ihbarcının güncesi

Kütüphanemde bir keşif gezisine çıktım, günlerdir kitapların önünde, gözlüğüm burnumda, ellerim arkada birleşmiş, dikilip duruyorum. Kitapları Değerlendirme ve İnceleme Komisyonları’nın varlığı beni benden aldı sevgili okurlarım, huyumu değiştirdi iyiden iyiye, kendi kendimi ihbar etme niyetindeyim.


Okunmaması gereken romanlar listesi: 1. Cüce

Bahçede, kaktüs saksılarının arasında buldum, kargocu çocuklar niyeyse oraya bırakıp gitmişler, kim bilir kaç gündür duruyor, paket kağıdı yarı yarıya yırtılmış, kapağındaki kırmızılık yarı yarıya gözümü almakta. Daldırdım elimi, kaktüslerin dikenlerine çizdire çizdire çektim çıkardım oradan. “Adı Zenime'ydi." diye kulağıma pütürlü bir ses geldi.


Ateşin karanlık tarihi

Ateş yalancı bir ışık ve ısı yayar çevresine, karanlığa gebedir her kıvılcımı, tıpkı güç gibi, tıpkı iktidar gibi. Tutuşturanın eline öyle bir güç verir ki ateş, o elin her daim karanlıkta olduğunu, karanlıktan çıkıp geldiğini unutturur. Susulur hep ateşin karşısında , çıt çıkmaz kimseden, göz gözü görmez, göz bir tek ateşi görür.


“Yabancılar, tanrılar ve canavarlar” ya da muhafazakar aşındırma

Türkiye’de her ilde Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonları kurulmuş. Bu cümleyi yazdıktan sonra uzun uzun düşünüyorum. Bu cümleyi yazmış olmanın verdiği sarsıntıyı atlatabilir miyim diye, bekliyorum, bekliyorum. Atlatamıyorum.


Karanlık çağırır, Lovecraft sinir sisteminde kalıcı hasar bırakır

 

“İnsanlığın güvenliği ve huzuru için, dünyanın bazı karanlık, ölü köşelerinin ve el değmemiş derinliklerinin olduğu gibi bırakılması mutlak bir zorunluluktur, uyuyan tuhaflıklar dirilmesin ya da kafirce yaşayan kabuslar kara inlerinden kıvrılarak dökülüp, yeni ve geniş fetihlerde bulunmasınlar.”

 

 

 

 


Yetişkinliğime çocukluğumdan yasak getirmişler…

Değil mi ki 2013, çocuk kitaplarını yasaklama talepleriyle geldi, ona kim hoş geldin diyebilir ki… En azından ben demem, diyemem… Benim çocukluğum, çocukluğumda okuduğum kitaplardır çünkü. Tesadüfen karşıma çıkmış ya da benim için alınmış, kütüphanenin kıyısında köşesinde unutulmuş ya da nice arkadaşın elinden geçe geçe bana ulaşmış kitaplardır.


Gün geçer, gece gelir yeniden

Bilge Karasu’yla ilk karşılaştığımda yaklaşık on beş- on altı yaşlarındaydım, Göçmüş Kediler Bahçesi… İlk duygum sonsuz bir şaşkınlık olmuştu.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.