Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Zenime ne demekti ki diye oturdum düşündüm dün bütün gece, gece Leyla’ya aitti, bir yazar arkadaşıma göre kuşlar sessizdi, boynuma asılı bir baykuş vardı, bakanlar belki kolye derdi, Leyla görse halimi, gülerdi. Işığın en karanlık yerini bir o bilirdi, yırtarcasına geceyi, gecenin kalbine inerdi. Gece’nin kalbine mi çöktün sen şimdi iyiden iyiye Zenime dedim? Gelen seslere kulak verdim.
//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Franz Kafka'yı niçin okuyorsunuz?
//php print_r ($fields); ?>
Kraliçe II. Elizabeth'in tahta geçişini anlatan Netflix dizisi The Crown yalnızca tarih meraklısı izleyicilerin kalbini fethetmekle kalmadı, dün gece gerçekleştirilen Altın Küre Ödül Töreni'nde Game of Thrones, Stranger Things ve Westworld gibi rakiplerini geride bırakarak en iyi televizyon dizisi dalında Altın Küre Ödülü'nü kucakladı.
//php print_r ($fields); ?>
Henüz 17 yaşındaydım elime geçtiğinde. Üniversitenin ilk senesiydi. Milyonuncu fotokopisi çekilmiş sayfaları bir sırrı paylaşır gibi vermişti arkadaşım. Yazarının yayımlanmasını istemediğini söylemişti. Yasaklanmış bir siyasi bildiri gibiydi. Ama biliyordum ki siyasi bildirileri iktidarlar yasaklar. Bir şiiri yasaklayacak muktedir gelmemiştir henüz dünyaya...
//php print_r ($fields); ?>
Bazı vakitler bir de bakmışız yaşam, içimizdeki sonsuz arayış gibi uzanıp gitmekte önümüzde, ikisi birbirinden ayrılmaz olmuş, en fenası, içinden çıkılamaz olmuş. Arayışın bir noktasında, geçmişten ve gelecekten azade bir “şimdi” de takılıp kalırız. Ama an gelir tüm tıkanıklıklar açılır, istediğimiz noktaya vardığımızda ne yapmak istediğimizi çok iyi bildiğimizi fark ederiz.
//php print_r ($fields); ?>
Rus edebiyatına ilgimiz, nedense, diğer ülke edebiyatlarına göre her zaman daha yakından olmuştur. Büyük bir çoğunluk en azından bu edebiyatın temsilcisi isimlerden birkaçını bir çırpıda sayabilir durumda: Dostoyevski, Tolstoy, Gorki, Çehov gibi...
//php print_r ($fields); ?>
İntihal, yani aşırma, hırsızlık... Bir başkasının yazmış, yaratmış olduğu herhangi bir fikri, özgün içeriği kaynak göstermeden ve hatta bırakın kaynak göstermeyi kendi fikrinizmiş gibi ortaya çıkarmak intihalin ta kendisi. Türkiye’de, edebiyatımızda, yıllardır intihal sözler, şiirler ve hatta hikâyelerin olduğu da bir gerçek.
//php print_r ($fields); ?>
“Çok satmak yazar için iyi, yayınevi içinse çok iyi bir haberdir. Yine de en iyisi Odysseus gibi azar azar, ama üç bin yıl satmaktır” diyor Mehmet Eroğlu.
//php print_r ($fields); ?>
İnternet bağlantısı hemen hepimizin hayatının ayrılmaz bir parçası artık. Bir yandan sosyal medya kanalları gündelik iletişimimizin ayrılmaz bir parçası haline gelirken internete girme yaşı da gitgide düşüyor. Eskiden tuvalete girerken yanımıza alınan kitapların yerini bile hızla akıllı telefonlar alıyor! İnternette geçirdiğimiz zaman uzadıkça okumaya ayırdığımız zaman da kısalıyor.
//php print_r ($fields); ?>
İnsanlar bana, çocuklar için kitap yazmayı düşünüp düşünmediğimi soruyorlar. Ben de onlara, 'Bir gün beynimde ciddi bir hasar meydana gelirse, o zaman çocuklar için yazmaya başlayabilirim,' diyorum.