Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Keşfet'in bu ayki konuğu Aydilge.
Sizlere keşfetmeniz için Antoine de Saint-Exupéry'nin Küçük Prens isimli kitabını öneriyor, hem de kendi el yazısıyla!
Bu kitaptan altını çizdiği cümle ise şöyle: “İnsanlar hızlı trenlere biniyorlar, ama ne aradıklarını bildikleri yok. Kaşıyor heyecanlanıyor, dönüp duruyorlar. Bunca çabaya değse bari…”
//php print_r ($fields); ?>
Yazar yönüyle veya müzisyenliğiyle öne çıkan sanatçıların, gizli kalmış diğer yeteneklerini keşfetmekte insanı cezbeden bir yan var. Marilyn Monroe'nun şiirleri de, Hans Christian Andersen'in çizimleri de, Flannery O'Connor'un karikatürleri de insanda böyle bir etki yaratıyor.
//php print_r ($fields); ?>
GÖLGELER VE YELKOVAN İbrahim Karaoğlu
Noktürn Yayınları (13 cm x 20 cm)
//php print_r ($fields); ?>
Patricia Highsmith’in yarattığı, edebiyat tarihinin unutulmaz antikahramanı Ripley, biri Türkçeye ilk kez çevrilen beş kitabıyla birlikte Can Yayınları’nda… Patricia Highsmith’in bütün dünyada tanınan ve beğenilen ünlü “Ripley” dizisi, Ripley ve Peşindeki Çocuk’un da çevrilmesiyle ilk defa bir bütün olarak Türkçede yayımlanmış oldu.
//php print_r ($fields); ?>
Çocuklar muzip ama bir o kadar da kalplerine dokunan metinlere bayılırlar. Bir çocuğun edebiyattan ve kitaptan beklediği şey de budur aslında. Gökhan Özcan ismini bilenler bilir. Ve kalemindeki sadeliğin yanında derinliği de fark edenler onun metinlerinin müptelâsı olurlar.
//php print_r ($fields); ?>
Hangi kitapların "klasik" unvanını hak ettiği hep tartışmalı bir konu olmuştur. Bir kitap neden klasiktir? Edebiyat tarihçilerinin onayını aldığı için mi? Çıktığı dönem edebiyatta bir kırılma yarattığı için mi? Bir şekilde insanlığa dair benzersiz bir noktayı kavrattığı için mi? Kuşaktan kuşağa aktarılırken tesirinden bir şey kaybetmediği için mi?
//php print_r ($fields); ?>
İnternet üzerinde yayın yapan “televizyon” kanalları arasındaki rekabet, bu yaz Netflix’in, janr severlere armağan ettiği Stranger Things kisvesinde o beklenen meyveyi verdi. Merkezine, onlu yaşlarının başındaki Will Byers’ın 1983 yılında, yaşadığı küçük Amerikan kasabasında ortadan kayboluş hikayesini alan dizi, 80’ler pop kültürüne yazılmış bir aşk mektubu gibi.
//php print_r ($fields); ?>
Baharın erken gelişiyle dışarıda daha çok vakit geçirmeye başlayan kelebek, pencereden, “Çiçek kokularıyla dolgunlaşan hava gönlümüzü bir saadet vaadiyle kaplar,” diyerek giriverdi. Çiçek kokularının peşinde uçup durmuş bizimki. “Saadetin daim olsun. Abdülhak Şinasi Hisar’ın Boğaziçi Mehtapları’ndan mı o alıntı?” diye sordum.
//php print_r ($fields); ?>
Bir yazar, genellikle tek başına kurar dünyasını, sonra o dünyada yazdıkça yazar ve ortaya çıkardığı yapıtlar yayın piyasası üzerinden okura sunulur. Uzunca bir süredir, yayın piyasasına başvurmaksızın, bir yazar yazdıklarını metalaştırıp hayatını bu yolla kazanamıyor. Artık parti yazarı da kalmadı pek, birtakım kudretli kişilerin desteklediği yazar cinsi de...