Ülkelerin edebi gündemiyle siyasi gündeminin kesiştiği yerlerin az olduğu düşünülür. Uzaktan bakınca öyledir de aslında. Edebiyat, elindeki en büyük imkân olan “zamandan ve mekândan” bağımsız olma lüksünü kıyasıya kullanır. Bir kitabın yazıldığı koşullar önemlidir ama o kitap yazıldığı zaman ve mekânı da aşarak, dünya edebiyat hafızasının bir yerlerine yerleşir. Bu, müthiş bir tercüme ağının sayesinde gerçekleşir. Dönüp kitaplığınıza baktığınızda, Norveçli bir yazarla
Japon bir yazarı; bir Türk şairiyle, İngiliz bir şairi yan yana görebilirsiniz. Dil, kültür ve yaşayış ayrılıklarını edebiyat bir hamlede kaldırır ortadan.
Son yıllarda iki ülke edebiyatı gündemimizde. Biri Kuzey Avrupa, diğeri de Japon edebiyatı… Eskiden bu iki ülkenin köşe başı yazarları çevrilirken, şimdi Per Petterson da Haruki Murakami de neredeyse bütün yazdıklarıyla Türkçede yaşamaya başladılar. Üstelik bu iki edebiyatın kitapları görece uzaktır bize. Sadece coğrafî bir uzaklıktan da bahsetmiyorum; hâkim edebi sesin de dışında gelişmişlerdir. Öte yandan, hâkim edebî sesle de bazı ortaklıkları bulunur. Mesela Haruki Murakami’nin çok satan kitaplarındaki Japon karakterlerin isimlerini Amerikalılarla değiştirsek, okur çok da şaşırmaz buna. Per Petterson’un “kır” anlatısındaki kimi hikâyeler bizim “kır” edebiyatındaki bazı anlatılarla da benzerlik taşır. Ben bir zenginlik olarak görürüm benzerlikleri.
Bu ay Sabitfikir’de Türkiye’deki Japon edebiyatı var. Dosya yazısını ülkemizin en iyi Japonca çevirmeni H. Can Erkin kaleme aldı. Bu zamana kadar Japoncadan çevrilip ülkemizde yayınlanan isimleri biraz daha yakından tanımak ve Japon edebiyatının ülkemizdeki seyrini doğru anlamak için çok önemli bir dosya yazısı olduğunu söyleyebilirim. Umarım H. Can Erkin bundan sonra dergimizdeki başka yazılarıyla da bu seyrini genişletir. Eylül sayımızda ayrıca üç önemli söyleşi de okuyacaksınız. Biri ustamız Selim İleri’nin Ahmet Hamdi Tanpınar okumalarından süzüp yazdığı Yaşadınız Öldünüz, Bir Anlamı Olmalı Bunun adlı sıra dışı metni üzerine röportajı, diğeri de Fatma Barbarosoğlu ve Nazife Şişman’ın mektuplaşmalarından oluşan Karantina Günlerinde Evin E Hali üzerine sohbeti… Ve M. Hakkı Suçin’in kitaplarla dolu dünyası… Keyifli okumalar.
Yeni yorum gönder